Galatasaray, istediği gibi bir başlangıç yapamadı Pendikspor maçına. Bunun en büyük nedeni, konuk takımın üçüncü bölgede uyguladığı birebir markajdı. Aynı uygulamayı orta sahada Torreira ve Kerem Demirbay’a da yaptı kırmızı- beyazlılar. Öte yandan hızlı çıkışlarla da gol bulma çabasındaydılar.
Kendi sahasından çıkmakta sorun yaşayan Galatasaray, rakip kalede de baskı kuramadı. Diğer kanattaki Barış Alper Yılmaz’ın gösterdiği çabanın aksine, geçen hafta oyuna dâhil olduktan sonra sergilediği etkili performans nedeniyle Okan Buruk’un Pendikspor karşısında ilk on birde görev verdiği Ziyech’in etkisiz kalması da işin tuzu biberi oldu. Ziyech’in geleneksel problemi bu. Sonradan girdiği maçlarda göz dolduruyor, ilk on bir başladığı karşılaşmalarda ise hayal kırıklığı yaratıyor.
34 dakika her şey Pendikspor’un istediği gibi gitti karşılaşmada. Derken Icardi geçti dümene! Baktı ki top gelmiyor, kendisi gitti orta sahaya ve onun kurduğu oyun neticesinde yine onun ayağından harika bir gol buldu Galatasaray. Bu gol
Son bir aydaki ikinci maçına, ligde yedi haftadır kaybetmeyen Alanyaspor karşında çıktı Galatasaray ve bu bir ayın hiç de iyi değerlendirilmediği özellikle ilk yarıda net olarak kendisini gösterdi.
İkinci ve üçüncü bölgede yapılan top kayıpları ve Davinson Sanchez’in yokluğunda bu topların tekrar kazanılamaması nedeniyle sürekli geri koşmak zorunda kalan Galatasaray’da fiziksel yetersizlik de kendisini açık bir şekilde hissettirdi. Koca kırk beş dakikada Galatasaray adına akılda kalan Mertens’in direğe takılan güzel vuruşu ve Nelsson’un kritik hamleleriydi. Geriye kalan koca bir hiç ve bu hiçliğin içerisinde kaybolan aktörlerdi. Şimdiye kadar Galatasaray’ı ayakta tutan ve maç kazandıran orta saha çöktü. Torreira geçmiş performansının çok uzağındayken Kerem Demirbay yaptığı top kayıplarıyla dikkat çekti. İlk kez forma giyen ve Okan Buruk’un kırk beş dakika sabredebildiği Aurier, ne defansif ne de ofansif anlamda etkili olabildi. Kerem Aktürkoğlu yine yokları oynadı. Oğuz Aydın karşısında zor anlar
Uzun zamandır içime hâkim olan umutsuzluk ve hüzünle izledim Şanlıurfa’da yaşananları... Ve yine aynı duygularla oturdum klavyenin başına...
Zorlanıyorum yazarken...
Esasen uzun zamandır zor geliyor yazmak...
Yorgunum... Çünkü ülke futbolu bu kadar saha dışına taşmışken, futbolumuzun geleceğine kapkara bir karamsarlık hâkimken ve üstelik en küçük bir ümit de gözükmüyorken bu kara bulutları dağıtmak adına, ısrarla ve inatla sahanın içinde kalmaya çalışmak yoruyor insanı...
Futbolumuzun geldiği nokta çok vahim! Kavga ve şiddet sarmış futbolumuzu... Ve futbolumuzu yönetenler başta olmak üzere bu oyunla ilgili neredeyse tüm paydaşların suçu var geldiğimiz bu süreçte!
Yaklaşık bir yıldır bir Süper Kupa maçını oynatamayacak ve 7 Nisan da dâhil olmak üzere hep kötü tarihleri seçecek kadar beceriden yoksun ve futbolu yönetemeyen bir federasyon, milyonları arkalarına aldıklarını iddia eden kulüp başkanlarının her gün dozajı artan kavgaları, ortamı daha da kızıştıran sözde yorumcular,
Şampiyonluktaki rakibi Fenerbahçe’nin Trabzonspor ile deplasmanda yapacağı zorlu maç öncesinde, ligin etkili takımlarından Kasımpaşa karşısında çok kritik bir geri dönüşe imza attı Galatasaray.
Kasımpaşa’nın Galatasaray’ın üçüncü ve ikinci bölgesindeki baskısı nedeniyle oyun kuramayan sarı- kırmızılılar, uzun oynamak zorunda kaldılar. En etkili olduğu bölge olan orta sahayı kaybeden, basit top kayıpları ve son tercihlerdeki hatalar gibi klasik defolarını sıkça sahaya yansıtan, Davinson Sanchez’in yokluğunda kaybettiği toplara erken ve önde müdahale yapamadığı için çok fazla geriye koşmak zorunda kalan Galatasaray’ın Muslera’nın yine uzun oynadığı bir top sonucunda Barış Alper Yılmaz’ın çabası ve Mertens’in harika vuruşu ile öne geçmesi, sarı- kırmızılılarca değeri bilinmesi gereken kritik bir eşikti. Fakat kötü oynadığı maçta bunun değerini bilemedi Galatasaray ve sonrasında maçın hikâyesinin üzerine yazılacağı Icardi’ye çarparak kendi ağlarına giden golle devreye 1-1
Şampiyonluk yarışında artık her bir puanın çok daha fazla önem taşıdığı son düzlükte stoper ve bir nebze de sağ bek handikabı ile çıktı Galatasaray, Çaykur Rizespor karşısına. Davinson Sanchez ve Abdülkerim Bardakcı’nın yokluğunda stoperde Nelsson’un partneri olarak Berkan Kutlu’yu oynatan Okan Buruk, olası stoper adaylarından Kaan Ayhan’ı sağ bekte görevlendirdi.
Gerek bu handikap gerekse de forvet bölgesindeki oyuncuların formsuzluğu nedeniyle Rizespor mücadelesine çekinerek çıkan sarı- kırmızılılar, farklı bir galibiyetle sahadan ayrıldılar. Elbette bunda konuk takımın açık bir oyunu tercih etmesinin de etkisi oldu.
Gerek tribündeki gerekse de ekran başındaki futbolseverlerin tam bir gol resitali izlediklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Galatasaray’ın penaltı dışındaki diğer beş golü birbirinden güzeldi. Hele Kerem Demirbay’ın golleri, sanat eseri kıvamında şaheserlerdi. Özellikle de ilk golü. Çaykur Rizespor’un ilk golü de çalışılmış, çok güzel bir goldü.
Muslera’nın 400. Süper Lig
Kronometre henüz daha 01.29’u gösterirken Al-Musrati'nin kendi kalesine attığı ve Beşiktaş - Galatasaray derbileri tarihindeki en erken gol olma özelliğini taşıyan golle derbiye adeta 1-0 önde başladı Galatasaray.
Maç öncesindeki pek çok planı, senaryoyu soyunma odasına gömen bu golün ardından seyirci avantajına rağmen Galatasaray’ı rahatsız edemedi Beşiktaş. İki defansif orta saha Al-Musrati ve Amartey, sarı- kırmızılı orta saha karşısında çok etkisiz kaldı ve çok top kaybetti.
Esasen siyah- beyazlılar, sağda Rashica ve ortada da Muçi üzerinden rakip kaleye gitmeye çalıştılar. Nitekim bu iki oyuncu, Necip Uysal’la birlikte Beşiktaş’ın en iyileriydi.
Diğer maçların aksine Cenk Tosun’u santrafor, Semih’i de sol açıkta görevlendiren Santos, iki oyuncudan da beklediği verimi alamadı. Derbiye 1-0 yenik başlayan Santos’un 60 dakika iki defansif orta saha ile oynaması doğru değildi. Nitekim 60. dakikada Ghezzal’ın oyuna girmesinden sonra Beşiktaş hücumda ivme kazandı. Portekizli teknik adamın, derbide Beşiktaş’ın en iyi oyuncusu
Bu sezon Süper Lig’e erken havlu atan Beşiktaş’ın en büyük hedefi ve umudu olan Türkiye Kupası’ndaki rakibi, önceliği ligde kalmak olan Konyaspor’du. Nitekim yeşil- beyazlılar, Hatayspor maçına göre daha farklı bir on bir ile çıktılar sahaya.
Beşiktaş, bu durumdaki rakibi karşısında belki de Santos geldiğinden beri en iyi oyun başlangıcını yaptı. Fakat rakip sahaya yıkılan bu oyun, pozisyon doğurmadı. Bunun en büyük nedeni, mesafe tanımadan şut çeken ve takım halinde kapanan Konyaspor kilidini açabilecek Muçi’nin Santos tarafından sol kanada hapsedilmesiydi. Nitekim 32’de duran toptan aldığı pasla kendisini ortada bulan Arnavut futbolcunun çektiği sert şutun kaleciden sekmesi sonucunda gole ulaştı Beşiktaş. İkinci yarıda yine Muçi’nin kendi sahasından alıp rakip kaleye kadar sürdüğü topun sonucunda oluşan kornerde Cenk Tosun’un attığı gol de skoru belirledi.
Fernando Santos, 4-1-4-1 oyun düzeninde orta sahada Al-Musrati'nin önünde Salih Uçan ve Gedson Fernandes’i görevlendirmiş ve Muçi’yi
Perşembe gecesi Prag’da derin bir travma yaşayan Galatasaray, Antalyaspor karşısında bu travmanın etkilerini ciddi bir biçimde hissetti. Tıpta “ Travma Sonrası Stres Bozukluğu ” olarak adlandırılan olayın sahaya yansımış biçimini izledi futbolseverler.
Gerçekten de şampiyonluk yarışındaki kritik Antalyaspor mücadelesinde, özellikle de ilk yarıda etkili bir görüntü sergileyemedi Galatasaray. Bunun temel nedenleri olarak Prag’da yaşanan ağır travmanın getirdiği mental ve bunun tetiklediği fiziksel yorgunluk, ikinci ve üçüncü bölgede kaybedilen toplar, Tete ve Vinicius’un etkisiz oyunları ile bununla alakalı olarak maçtan yedi saat önce açıklanan ceza nedeniyle sahada yer alamayan Icardi’nin yokluğunda hücum bölgesinin pusulasız gemiye dönmesi sayılabilir. Tabii rakip Antalyaspor’un başarılı performansını da göz ardı etmemek gerekir. Kırmızı- beyazlılar, kompakt ve temaslı oyunla Galatasaray karşısında etkili oldular. Özellikle kendi sağ kanatlarını çok etkili kullandılar. Elbette bunda, Kerem Aktürkoğlu’nun