Hüzünlü galibiyet

9 Eylül 2015

Buruk bir mutluluk bile değil bu... İçimiz kan ağlaya ağlaya, yüreğimize taş basarak ama sesimiz kısılırcasına destek vererek bu kazanmaya söz vermiş, bütün ülkeyi ağlatan şehitlerimiz için oynayan milli takımı alkışladık...

Olağanüstü savunma ile ev sahibi Almanya’yı alaşağı ettik. Bir ilk periyot oynadık ki, anlatılacak gibi değil... Sadece yaşamak gerek... Maçı bize kazandıran bu ilk periyotta inanılmaz başarılı zone-pres ardından da gömülü adam adama savunma ile oynadık, bu oyun karşısında Almanlar neye uğradığını şaşırdı... Belki o tam saha preste istediğimiz topları kapamadık ancak Almanların oynama süresini o kadar azattık ki, asla set oynayamadılar ve mecburiyetten zorlama atışları seçtiler... Onlar zorlayarak acele attıkça biz sabredip en doğru oyuncuyu bulduk hep... O ilk periyot bize 20 sayılık farkı getirerek maçı da domine ettirdi.

Biz önceki yıllara oranla geniş rotasyonu olmayan bir ekibiz ama yine önceki yıllara oranla daha iyi savunma yapan bir takımız... Hiçbir dönemde ne Semih’i pota altında bu kadar iyi kullanabildik ne de Cedi Osman gibi milli takım yenisine bu kadar şans tanıdık... Semih de Cedi de kendilerine bu şansı tanıyanları asla mahçup

Yazının Devamı

Güç gösterisi

28 Ağustos 2015

Fenerbahçe yeniden Avrupa’da. Geç oldu, güç oldu, eksik oldu, hatta kategorisi de düşük oldu. Ama oldu işte. Olması gereken yerde Fenerbahçe. Yani Avrupa’da. Yolu açık, başarısı daim olsun diyelim. Ayrıca iki galibiyetle ülke puanına sağladığı destek için de bir başka teşekkürü daha yürekten iletelim.

Önemli detaylarla dolu, keyifli, bir o kadar da şaşırtıcı bir karşılaşma izledik. Doksan dakikada on beşer dakikalık dilimler halinde üç ayrı Fenerbahçe vardı. Hangisini tercih edersiniz, bilemeyiz. Ama tercih konusunda Vitor Pereira’nın işinin bir hayli zor olduğunu söyleyelim... Neydi o üç farklı görüntü?

Birincisi, ilk on beş dakikadaki çift santrforlu sistemdi. Zaten beşinci dakikadaki gol de iki forvetli oyunun tipik golüydü. Van Persie ile Fernandao farklı direklere çapraz koşu yaptılar. Şener de kenardan sıfıra inerek onları mükemmel besledi. Biri olmazsa diğeri atacaktı. Öyle de oldu. Yani tipik bir 4-4-2 etkili hücum uygulaması izledik. Ama bu yapı golden sonra ilk yarının sonuna kadar bir daha üretime geçemedi. Çünkü ne Şener ikinci kez sıfıra inebildi. Ne de Caner o ölçüde kanadını kullanabildi...

İkinci görüntü, 50 ila 70. dakikalar arasındaydı. Burada

Yazının Devamı

Pahalı takım ucuz kurtuldu

24 Ağustos 2015

F.Bahçe daha 2. haftada tarihinin en büyük farkını yemekten gerçekten şans eseri kurtuldu

Fenerbahçe yatsın kalksın şansına dua etsin. Sarı-lacivertliler, tarihlerinin en pahalı kadrosunu kurdukları sezonun daha ikinci haftasında tarihinin en büyük farkını yemekten gerçekten şans eseri kurtuldu. Volkan’ın biri penaltı olmak üzere çıkardığı 4 inanılmaz top ve Rizespor’un faydalanamadığı, Volkan’ın bile bir şey yapamayacağı üç pozisyon... Sonuç 1-1.
Rizespor’a yazık oldu. Neler kaçırdılar neler. Birini atsalar, arkası gelecek. Ama atamadılar. Hikmet Karaman, takım oyunu nasıl oynanır, saha içinde sistemler nasıl kullanılır, alan savunması ve tabii ki takım savunması nasıl yapılır hepsini tek tek gösterdi. Tek eksiği goldü.
Vitor Pereira, 4-1-3-2 diziliş ile başladı maça. İlk 45 dakika bu sistemle oynadı ve koskoca 45 dakikada Fenerbahçe bu yapısı ile bir atak geliştirdi. Onda da iki yıldız oyuncunun iş birliği mükemmel bir golü getirdi. Van Persie, olağanüstü bir golle ligde siftah yaparken, neden dünyanın en iyi, parmakla gösterilen golcülerinden biri olduğunu kanıtladı. Ve Nani... Dünkü kötü, hatta berbat Fenerbahçe’nin en iyisiydi. O da yalnız kalınca, çok çaresiz ve

Yazının Devamı

Acı tecrübe

26 Mayıs 2015

Maç başlamadan Abdullah Avcı Lig TV mikrofonuna diyor ki; “İlk yirmi dakika Fenerbahçe’nin baskısını kırmaya çalışacağız”... İlk yirmi dakika geçiyor, ikincisi de, üçüncüsü de ve dördüncüsü de... Avcı’nın beklediği baskıdan eser yok. Çünkü Fenerbahçe adına sahada baskı yapan, hatta yapar gibi davranan ne bir futbolcu var, ne de onları kenardan uyaran “HERHANGİ BİRİSİ”... Başakşehir Teknik Direktörü Avcı futbolun doğrularını İŞİ GEREĞİ bildiği için, mutlak kazanmak zorunda olan rakibinin risk alıp ileride basacağını ve sürekli hücum etmeye çalışacağını düşünmüş olsa gerek... Oysa Fenerbahçe Teknik Direktörü koltuğunda kimin oturduğunu aklına getirmiş olsa, bir hafta boyunca oyuncularını sıkıntıya sokmaz, kendisi de toplantı üzerine toplantı düzenlemezdi... Doğal olarak bu açıklamayı da yapmazdı.

Fenerbahçe’nin yenilmesi durumunda kaybedecek hiçbir şeyi yok. Büyük bir performans sergilenerek (!) elde edilen ikinciliğini yitirmesi matematiksel olarak mümkün değil. Ama maçı kazanması durumunda “çıkmadık candan umut kesilmez” deyip şansını son haftaya saklayabilir. Bu konuda en büyük tecrübeyi Denizli’de ve iki kez de Saracoğlu’nda kendisi yaşamış. O maçlarda şampiyonluklar

Yazının Devamı

Tek periyot yetti

16 Mayıs 2015

Basketbolda “gününde olmak” diye bir deyim vardır. Bir, bilemediniz iki ekstra oyuncuyu devreye sokarsanız o takım gününde olur... Ama eğer neredeyse takımın tamamı devreye girer ve olağanüstü yüzdelerle oynarsa o zaman yapacak hiç bir şey kalmaz... İşte dün gece Real Madrid aynen böyleydi... Olağanüstü yüzdeyle atmayan, bu sezonki total performansını ikiye katlamayan sanırım bir tek kenarda coach vardı. Hele bir ikinci periyot var ki, ev sahibi takım inanılmaz oynadı.

Gerçekten inanılmazdılar... Tam 14 hücumdan arka arkaya sayıyla döndüler... Bu periyotta yüzde yüz de üçlük attılar... Hiç bir ribaundu boş bırakmadılar. Tüm bunlar olurken de Fenerbahçe kaçırdıkça kaçırdı. Bu yıkım periyodunda Fenerbahçe Ülker normale yakın bir sayı diyebileceğimiz 14’e ulaşırken Real Madrid 35 sayı bıraktı sarı-lacivertlilerin potasına...

İlk periyotta 21-20 üstünlük yakalayan Fenerbahçe işte bu ikinci periyottaki gerçekten olağanüstü Real Madrid performansı altında yitip kayboldu...

Doğrusu şu ki, Real Madrid Fenerbahçe’ye oranla çok daha tecrübeli bir takım... Bu seviyede oynamayı çok iyi biliyor... Hakemlerle de oynamayı beceriyor... Ama işin en önemli tarafı bence çok etkili ve

Yazının Devamı

İstifa et İsmail Kartal

14 Mayıs 2015

Henüz lig bitmedi... Bir mucize olur... Kuş taşa çarpar... İnek ağaca çıkarsa... Fenerbahçe de şampiyon olabilir... Ama böyle bile şampiyon olsa sarı-lacivertliler İsmail Kartal’ın buna katkısı sıfır değil, sıfırın bile altındadır... İsmail Kartal’ın, ben bu maçın bitiminde yazımı yazdığım anda istifa etmesi gerekir... Bugün bile çok geç...

Koskoca Fenerbahçe takımı dün sahasında doldur-boşaltla kazanmaya çalıştı. Ligin en tecrübelisi, şampiyonluğun en önemli favorisi, geçen senenin şampiyon kadrosunu Diego ile takviye eden takım evinde ligin sonuncusuna karşı kontratak oynuyor...

Seyredenler şahit, seyretmeyenler inanmıyorsa açıp seyretsinler görecekler... Olacak iş değil ya... Mutlak kazanmak zorunda olduğun bir maçta hangi akla hizmet Selçuk ve Mehmet Topal’ı yan yana savunmanın önünde oynatırsın... Bir Emre’nin yokluğu bu kadar mı takımı etkiler? Emre’nin olmayışında İsmail Kartal bu kadar mı çaresiz kalır? O teknik ekipten bir Allah’ın kulu, “Hocam Meireles’le başlayalım, Alper’i de at sola rahat kazanırız” demiyor mu?

Demediği için olacak ki, “Azizsilin” devreye giriyor... Şimdi İsmail hoca, “İkinci yarı gerekli değişiklikleri yaptım ama atamadık” demesin... Benim

Yazının Devamı

Hafıza kaybı!

3 Mayıs 2015

Bazı teknik direktörlerin kolay kazanılacak maçları zora sokan şu maceracı yapılarını oldum olası anlamamışımdır... İşte son örneğini dün İsmail Kartal’ın uygulamalarında gördük... Aslında Kartal’ın macera araması bu sezon sıklıkla yaptığı bir şey olduğu için dün Balıkesirspor karşısındaki ilk 11 tercihini görünce çokta şaşırmadık...

Bursaspor kupa maçının daha dumanı tütüyor... Yani o maçın dersleri hâlâ hafızalarda... Taş olsanız dört günde unutmazsınız... Bu seviyede bir takımın teknik direktörüyseniz zaten asla unutmamanız gerekir... Neydi o maçtan çıkardıklarımız? Çok uzun bir aradan sonra Alexli sistemin bir benzerini Diego için Bursa’da uygulamıştı Kartal... Doğrusu şu ki, korkudan 6 stopere dönüp “Çanakkale geçilmez” oynamaya başlayıncaya kadar Diego için uygulanan sistem işe yaramıştı... Ama orada çok ciddi bir emniyet sübabı vardı... Mehmet Topal’ın yanında Selçuk oynuyordu... İşte bu yapı sayesinde Fenerbahçe’nin savunması Bursaspor karşısında 60 dakika sağlam durmuştu...

Gelelim düne... Bir kere motivasyon sıfır... Belli ki Fenerbahçe, Balıkesir’i “çantada keklik” görmüş... Hem oyuncular hem de ilk 11 tercihi ile İsmail Kartal, “kolay kazanırız” diye

Yazının Devamı

Kazandı ama nasıl?

21 Nisan 2015

Futbol sonuç oyunu, kazanan daima haklı... Ne var ki, kazanırken ortaya konan teknik beceri, oyuncu kapasitesi, saha koşulları, hakem faktörü, rakibin yumuşaklığı ya da sertliği ve benzer etkenler mutlaka dikkate alınmalıdır...

Fenerbahçe kazandı, liderlik koltuğuna oturdu, o zaman İsmail Kartal’ın hanesine bir artı daha yazmak gerekir... Ancak İsmail Kartal, gerçekten teknik direktörlük becerisi Fenerbahçe çizgisindeki bir takımı yönetebilecek seviyede olsaydı sarı-lacivertiler dün ne sahaya o Emenikeli kadroyla çıkarlardı, ne rakipten bu kadar çok baskı yerlerdi, ne kendi evlerinde bu kadar mahkum oynarlardı ne de bir karambol golünün arkasına sığınırlardı.

Bakın İsmail Kartal iyi bir insan olabilir -ki öyle olduğuna da hiç kuşkum yok-, oyuncuları tarafından çok sevilebilir, takımı iyi antrene edebilir ve fizik kapasitelerini yükseltebilir yani iyi antrenör olabilir... Ama eldeki veriler iyi bir teknik direktör olmadığını bize gösteriyor...

Diego Ribas’ın kadroya alınmamasını kurumsallaşma ve Fenerbahçe prensipleri doğrultusunda haklı bulabiliriz... Peki Emenike’yi 11 başlatmayı nasıl değerlendirmek lazım? “Kuyt sakatlandı, o nedenle zorunlu olarak 11’e girdi” diyenlere

Yazının Devamı