Fenerbahçe yeniden Avrupa’da. Geç oldu, güç oldu, eksik oldu, hatta kategorisi de düşük oldu. Ama oldu işte. Olması gereken yerde Fenerbahçe. Yani Avrupa’da. Yolu açık, başarısı daim olsun diyelim. Ayrıca iki galibiyetle ülke puanına sağladığı destek için de bir başka teşekkürü daha yürekten iletelim.
Önemli detaylarla dolu, keyifli, bir o kadar da şaşırtıcı bir karşılaşma izledik. Doksan dakikada on beşer dakikalık dilimler halinde üç ayrı Fenerbahçe vardı. Hangisini tercih edersiniz, bilemeyiz. Ama tercih konusunda Vitor Pereira’nın işinin bir hayli zor olduğunu söyleyelim... Neydi o üç farklı görüntü?
Birincisi, ilk on beş dakikadaki çift santrforlu sistemdi. Zaten beşinci dakikadaki gol de iki forvetli oyunun tipik golüydü. Van Persie ile Fernandao farklı direklere çapraz koşu yaptılar. Şener de kenardan sıfıra inerek onları mükemmel besledi. Biri olmazsa diğeri atacaktı. Öyle de oldu. Yani tipik bir 4-4-2 etkili hücum uygulaması izledik. Ama bu yapı golden sonra ilk yarının sonuna kadar bir daha üretime geçemedi. Çünkü ne Şener ikinci kez sıfıra inebildi. Ne de Caner o ölçüde kanadını kullanabildi...
İkinci görüntü, 50 ila 70. dakikalar arasındaydı. Burada Fenerbahçe’nin el freni diye eleştirdiğimiz (dün zaman zaman yine bildik yapıdaydı) Diego’nun sorumluluk alıp tek pasla takımı yönettiği anlardı. İşte bu dönemde tam da Pereira’nın istediği gibi hızlı, dikine paslarla rakibi hapsetti Fenerbahçe. Bir on beş dakika hayli keyif aldık bu paslaşmadan. Caner’in golü de bunun sonucuydu zaten. Bu süre içinde top herkesin ayağında ama anlık duruyordu, zaten olması gereken de buydu.
Ve gelelim üçüncü bölüme. Açıkçası benim en keyif aldığım bölüm bu bölümdü. Yani Diego ve Van Persie’nin kenarda, takımın ise 4-2-3-1’e döndüğü dönemden bahsediyorum. Bir kanatta Alper, bir kanatta Volkan ve onların hemen arkalarındaki zaman zaman üçlü, zaman zaman ikili güçlü orta alan, mükemmel bir Fernandao golü, en az üç tane de pozisyon...
Görüldüğü gibi bu takım her türlü sistemi oynayabilecek kadro yapısına sahip. Ve bunu maç oynanırken kolaylıkla yapabilecek becerisi de var. Bundan sonrası demin de dediğim gibi Vitor Pereira’nın tercihidir. Gelelim küçük detaylara. Takım elbise, capriden sonra hocaya çok yakışmış. Lütfen böyle devam etsin; Souza müthiş bir transfer nazar değmesin, Ba böyle oynamaya devam ederse Alves’e yedek kulübesi görünür haberi olsun.