Şampiyonlukta ben de varım!

11 Nisan 2017

Evettt... Igor Tudor’un da sihiri bitti... Bakalım Galatasaray şimdi hangi takımın başarılı giden teknik adamını ayartmak için girişimlere başlayacak... Sanki elinde sihirli değnek varmış gibi bütün etik değerleri bir kenara atıp Tudor’u yangından mal kaçırır gibi takımın başına getirenler büyük ihtimalle bugünden itibaren Hırvat hocayı “Nasıl gönderiniz”in hesaplarını yapıyorlardır...

Igor Tudor’un aslında hiç bir suçu yok... Galatasaray, bulunmaz “Hint Kumaşı” misali öylesine ısrarla istedi ki, Hırvat hoca da kendini dev aynasında görüverdi. Sonrasında da akıl almaz uygulamalarla Riekerink’le kör-topal da olsa giden Galatasaray’ı paramparça etti. Dün bu parçalanışın final görüntülerini izledik... Sarı-kırmızılı takım ne savunma yapabildi ne aklıbaşında bir hücum organizasyonu geliştirebildi ne de fiziksel bir direnç ortaya koyabildi... Bireysel performans ise hak getire... Üstüne Sneijder ile Podolski kenarda... Doğrusu bu berbat yapıyı Igor Tudor nasıl anlatacak merak ediyorum... 19 yaşındaki Cengiz Ünder topu her ayağına aldığında Milli Takımın stoperi Semih Kaya’yı hallaç pamuğu gibi attı. 33 yaşında ahı gitmiş vahı kalmış denilen Adebayor topla buluştuğu üç pozisyonda da gole

Yazının Devamı

20 dakikalık Tudor takımı

4 Nisan 2017

Igor Tudor’un cesur on biri ve ona bağlı oyun felsefesi 20 dakikada 4 gol getirdi. Hem de Sneijdersiz oynarken... Formül basit; daha az pas, daha çok koşu... Bu formüle en uygun isimler de beklenene yakın bir performans ortaya koyunca, Galatasaray hem kolay bir galibiyet elde etti, hem de önemli miktarda moral depoladı.

Ligin, ürettiği pozisyonu değerlendirme konusunda en fakir, daha doğrusu en beceriksiz takımı Adanaspor... Dün ikinci yarının ilk yirmi dakikası hariç kalan 70 dakikada hiçbir takımın bulmadığı kadar pozisyona ulaşmasına karşın hem son vuruş becerisi hem final pası organizasyonunda sınıfta kaldı.

Galatasaray işte bu beceriksiz takımı çok çabuk çözdü. Özellikle sarı-kırmızılı formayı giydikleri günden bu yana en iyi performanslarını sergileyen Rodrigues ve Martin Linnes sayesinde... Bu ikili, kendilerine ait olan kanatlardan her uzun topla çıkışlarında tehlike yarattı. Özellikle Rodrigues, tek başına Adanaspor savunmasının kabusu oldu.

İkinci yarının hemen başındaki müthiş tempo, Rodrigues ve Linnes’in eseridir. Josue-Selçuk ikilisinin müthiş uyumu da kanat hücumcularının yüksek performansının diğer bir etkeniydi. Bu gruba, attığı şans golüne rağmen ne Podolski ne de

Yazının Devamı

Bir Yanal klasiği

19 Mart 2017

Görünen o ki, üçlü savunma sistemi Igor Tudor’un başına çok işi açacak... Hem kanat bekleri hem de stoperleri daha dörtlü savunmayı doğru-dürüst yapamazken defansın tamamı hava topu almakta belki de tarihinin en beceriksiz dönemini geçirirken Igor Tudor tuttu bu takıma üçlü savunmayı zorunlu kıldı... İşte dün gördük; daha önce hiç yanyana oynamamış Cavanda, Semih, Carole üçlüsü yaptıkları hatalarla maçı Trabzonspor’a daha ilk yarıda bıraktılar...

Tudor’un ısrarı sadece şuana kadar ki kayıpları değil, sezon sonu daha da fazlalarını getirecek gibi... Hadi üçlü savunma ile çıktın, peki dünkü önde oynayan beşliye ne demeli? Galatasaray ya da Tudor, Trabzonspor’dan öylesine korkmuş ki, üç değil tam sekiz kişi ile savunma yaptı... Oysa, üçlü savunma sisteminin amacı güçlü koşan, çift taraflı oynayabilen beşli orta saha ile daha fazla hücum etmektir... Ne zaman ki Sneijder ve Linnes çıktı, yerlerine de Josue ve Rodrigues girdi işte o zaman sistem doğru işlemeye başladı. Ancak atı alan Trabzonspor çoktan Florya’yı geçmişti bile...

Trabzonspor çok hak ederek, çok da izleyene keyif, taraftarına mutluluk vererek bu üç puanı kazandı. Ersun Yanal nihayet istediği gibi bir yapıyı oluşturmuş...

Yazının Devamı

Tudor'un riski!

12 Mart 2017

Şurası bir gerçek, bu sezon seyrettiğimiz en iyi Galatasaray performanslarından bir tanesiydi ve hakkını teslim edelim bir başka iyi performans da Fırat Aydınus’unkiydi... Ümit Özat’ın Gençlerbirliği lige heyecan, kalite ve korku salmaya devam ediyor. Kaybeden taraf olmalarına karşın en az kazanan kadar alkışı hak ettiler...

Igor Tudor’un ciddi biçimde tartışılması gereken fizik geliştirici yüklemeleri Galatasaray’a nefes getirmiş... Daha fazla koşan bir takım olmuşlar... Ama sezon başında yeterli derecede çalışmayan hatta önceki yıllardan yata yata gelenler tek tek lastik patlatmaya başladılar... Sneijder’ın iki haftalık dinlenmesi ve dün oynadığı kısa süredeki bitkin görüntüsü, de Jong’un hiç olmaması, Hakan Balta’nın erken sakatlığı, Carole’ün maçın sonlarına doğru da olsa sakatlanarak çıkması, kalanların da karşılaşmayı dilleri dışarıda tamamlamış olmaları bunun en güzel örneği... Aydınus maçı üç dakika değil de 7-8 dakika uzatsaydı Rodrigues ve Muslera dışındakiler büyük ihtimalle saha ortasında baygınlık geçirirlerdi...

Igor Tudor, bu riskli yüklemelere devam eder mi, yoksa yeterli mi bulur bilemeyiz... Ama görünen net bir durum var, o da Galatasaray takımının üçlü savunmalı

Yazının Devamı

Fenerbahçe havlu attı

27 Şubat 2017

Artık net bir gerçek var. Fenerbahçeli futbolcularla, teknik direktör Dick Advocaat ve perşembenin gelişini çarşambadan göremeyen yönetim, lige havlu atmış durumdalar... Advocaat şafak sayan asker gibi, lig bitse de şu Fenerbahçe’den tezkeremi alsam diyor. Oyuncular da ondan farklı değil. Biraz istekli gibi görünüp tribündeki bir avuç Fenerbahçeliyi kandırmak ister gibiler, oysa kendilerini kandırmaktan öteye gidemiyorlar.

İnanılacak gibi değil ama koskoca Fenerbahçe takımı bütün yükü tek bir oyuncunun sırtına yığmış, Süper Lig oynuyor. Savunmaya yardıma giden de Lens, orta sahaya kadar gelip kendisine birkaç pozisyon sonra olası pas imkânı yaratmaya çalışan da Lens... Neredeyse tüm hücum çıkışlarını yapan oyuncunun adı da Lens, zorlukla bulunan 3-4 gol pasını üreten de Lens, golü atan da ister inanın ister inanmayın yine ama yine Lens. Sormak lazım Jeremain Lens olmasa bu takım acaba ne yapacak?

Fenerbahçe’de oynayabilecek şansı yakalamış olan bazı oyuncuların futbolun temel eğitiminden geçmediği izlenimine kapılıyorum. Özellikle Ozan Tufan’ı izlerken bu izlenimim tavan yapıyor. Futbolda topsuz oyun diye de bir uygulama vardır. Bunun karşılığında öncelikle ‘top sizde değilken

Yazının Devamı

Ne oldu acaba???

23 Şubat 2017

Aslında her şey iyi başlamıştı... Onca kırgınlığa, arka arkaya gelen kötü sonuçlara rağmen seyirci tribündeydi... Takım baskılı girmiş oyuna, hatta Sow’un ayağından gol kaçırmış, hemen ardından bir başka pozisyonda penaltımız verilmedi diye tepki gösterenler dahi olmuştu. Ve Fenerbahçe tüm bunları ilk 5 dakikanın içine sığdırmıştı... Ne var ki darbeyi tam da bu bölümde yedi sarı-lacivertli ekip. Gol geldi geliyor dediğimiz anda hiç beklenmedik bir oyuncudan hatanın en büyüğü geldi. Formasının her yerinden “tecrübe” akan Martin Skrtel adeta Rus meslektaşına asist yaptı... Sonrası malum, plansız programsız topyekün hücuma çıkılan bir anda gelen bir şans golü... Ardından şuursuz bir baskı, ahlar-vahlar arasında Sow ve Alper’in kaçırdığı goller ve elveda Avrupa...

Dün bir kez daha gördük, koskoca Fenerbahçe’nin pas trafiğini organize edecek bir tane oyuncusu yok. Alper Potuk bu işi becerebilir diye büyük beklenti içine girenler bile sanırım dün bu düşüncelerinden vazgeçmişlerdir. Zaten Alper’i anlamak için özel eğitime ihtiyaç var. Daha iki hafta önce Bursa maçının yıldızıydı. O maçtaki performansının yarısını sergilese Krasnodar’ın işi ilk maçta biterdi... Potuk bir maç var, beş maç

Yazının Devamı

Tudor'un işi hepten zor

19 Şubat 2017

Igor Tudor’un, Galatasaray’a bir heyecan getirdiği kesin... Ama dün gördük ki, bu heyecan saman alevinden farksız... Oyuncuların bir kaç dakikalık bireysel çabaları, formasına kavuşan Chedjou’nun Riekerink’e mesaj gönderme hevesleri, 11’e dönen Rodrigues’in (ben kenarda unutulacak futbolcu muyum?) mesajları için ortaya koyduğu çabası ve elbette Ayhan Akman’ın yeni hocaya takımla ilgili uygulamalı bilgi aktarmaları ancak beraberliği getirebildi.

Tudor’un bildiğimiz Karabük’ü sahada olsa Rizespor asla dünkü kadar rahat oynayamaz, tempoyu bu kadar iyi kontrolünde tutamaz ve Galatasaray’a okuduğu gibi meydan okuyamazdı...

İstediğiniz kadar teknik direktör değiştirin... Bu değişiklik sezon başında veya devre arasında olmadığı taktirde beklenen sonucu vermesi haftalar alır, o süre içinde de atı alan Üsküdar’ı geçer... Galatasaray sancılı takım... Galatasaray’da papaz oyuncu bir hayli fazla... Kafa olarak çoktan hedeften uzaklaşmışlar... Tudor onlara, “Rize’yi yenin, haftaya Beşiktaş evimize geliyor, onları da yener şampiyonluğun en büyük favorisi oluruz” demiştir mutlaka... Dememişse, Galatasaray’ın Tudor’la da işi zor. Ama düşündüğümüz gibi demiş ve futbolcular bunu algılamamışlarsa işte

Yazının Devamı

Yazık çok yazık

17 Şubat 2017

UEFA Kupası şampiyonluğu gibi büyük hedefleri, sıradan gösteren ve sıklıkla bu başarıya ulaşıyormuş gibi “Hedeflerimizden biri” söylemiyle değerlendiren yorumları oldum olası tehlikeli bulmuşumdur... Yönetici, teknik adam ya da futbolcu farketmez, bu tür yorumlar hangisinden çıkarsa çıksın “Kendini dev aynasında görüyor. Normal bir aynada boyunun ölçüsünü alır, o zaman anlar ne kadar sıradan olduğunu” diye değerlendiririm...

Benim bu değerlendirmem, dünkü Fenerbahçe ile bire bir örtüşüyor...

Yani, “Sıradan bir takım” ve başta Advocaat olmak üzere boy ölçüsü veren bir kalabalık...

Bu sezon hiçbir maçta, (Ki buna 4-1 yenildikleri Kayseri karşılaşması da dahil) Fenerbahçe bu kadar mahkum oynamadı. Koskoca 90 dakikada tek bir pozisyonu olmayan ama kalesinde pozisyon üzerine pozisyon gören Fenerbahçe’de elle tutulur kaptan Volkan dışında oyuncu yoktu. Rakip kaleye doğru isabetli üç pası bir arada bir kez bile yapamayan ama kaleciye pas konusunda rekor kıran sarı lacivertli ekip hâlâ turu geçme şansına sahip... Ne ilginç değil mi?

Advocaat’ın “Emenike aşkı” anlaşılır gibi değil. Adam haftalardır yatıyor. Spor olarak yaptığı tek iş AVM dolaşmak. Hollandalı önce, “Herkese ikinci bir şans

Yazının Devamı