UEFA Kupası şampiyonluğu gibi büyük hedefleri, sıradan gösteren ve sıklıkla bu başarıya ulaşıyormuş gibi “Hedeflerimizden biri” söylemiyle değerlendiren yorumları oldum olası tehlikeli bulmuşumdur... Yönetici, teknik adam ya da futbolcu farketmez, bu tür yorumlar hangisinden çıkarsa çıksın “Kendini dev aynasında görüyor. Normal bir aynada boyunun ölçüsünü alır, o zaman anlar ne kadar sıradan olduğunu” diye değerlendiririm...
Benim bu değerlendirmem, dünkü Fenerbahçe ile bire bir örtüşüyor...
Yani, “Sıradan bir takım” ve başta Advocaat olmak üzere boy ölçüsü veren bir kalabalık...
Bu sezon hiçbir maçta, (Ki buna 4-1 yenildikleri Kayseri karşılaşması da dahil) Fenerbahçe bu kadar mahkum oynamadı. Koskoca 90 dakikada tek bir pozisyonu olmayan ama kalesinde pozisyon üzerine pozisyon gören Fenerbahçe’de elle tutulur kaptan Volkan dışında oyuncu yoktu. Rakip kaleye doğru isabetli üç pası bir arada bir kez bile yapamayan ama kaleciye pas konusunda rekor kıran sarı lacivertli ekip hâlâ turu geçme şansına sahip... Ne ilginç değil mi?
Advocaat’ın “Emenike aşkı” anlaşılır gibi değil. Adam haftalardır yatıyor. Spor olarak yaptığı tek iş AVM dolaşmak. Hollandalı önce, “Herkese ikinci bir şans verilmeli” deyip affediyor, ardından da en kritik maçta kurtarıcı diye onbirde sahaya sürüyor. Emenike de doğal olarak kendini vazgeçilmez sanıp umarsamazlığın zirvesine çıkıyor. Futbol ya da azıcık mücadele ise hak getire... İnanılmaz ama bu Emenike’den hâlâ beklenti içinde olanlar var... Sadece Emenike dersek küçük çaplı haksızlık yapmış oluruz. Sow, Lens ve Alper de tel tel döküldüler. Lens kenardan ortaları artık otomatiğe bağlamış, ceza alanında takım arkadaşı var mı diye bakmak aklına bile gelmiyor. Sow’un aklı da bedeni de hâlâ Afrika Kupası’nda. Dönebilse çok iş yapacak, hatta röveşata gol bile atacak... Ama dönemiyor bir türlü...
Peki Alper’e ne demeli. Daha Bursa karşısında sergilediği başarılı performansla ilgili yazılan yazıların mürekkebi kurumadı, oysa dün o kurumuş gibiydi. En çok top kazanan olması gerekirken, en çok kaybeden oldu. Ne hücuma destek verebildi ne de savunmaya. Genç ve koşan rakip orta sahanın baskısı altında kaybolup gitti...Yazık gerçekten çok yazık... Hedefler bir bir Kaf Dağı’nın arkasına gidiyor, Fenerbahçe sıradanlaşıyor, seyirci kaçıyor, bir zamanlar tepeden bakılanlar tepene çıkıyor ve birileri bunu normal karşılıyor...