İş dünyasının çok önemli bir ismi, yaşam koçundan tüyo alırken oradaydım. Yılbaşı yemeğine oturmadan ne yapılmalı, ertesi sabaha nasıl başlamalı, öğle ve akşam ne yemeli, artık hepsini biliyorum. Gelin size de anlatayım
Mustafa Taviloğlu’yla yaşam koçu Şeyda Coşkun ve ben Bebek’te karşılaşıyoruz. Ayaküstü sohbette konu, sağlıklı beslenme. Şeyda Coşkun, Taviloğlu’nu zayıflatan uzman. Mustafa Bey altı kilo vermiş, çok fit görünüyor. Şeyda Coşkun, beslenme ve spordan oluşan, ‘alışkanlıkların yeniden formatlanması’ diyebileceğimiz bir sistemle zayıflatıyor. Beslenme uzmanı değil ama çeşitli programlara katılıp kendini bu konuda da eğitmiş. Asıl uzmanlık alanıysa spor, zaten beden eğitimi hocası. Danışanlarıyla birlikte yürüyüş yapıyor. Sabahları Boğaz’da Ahmet Hotiç, Dilara Endican, Yiğit Şardan, Fatih Aksoy ya da Taviloğlu’yla yürürken görebilirsiniz onu. Bu yürüyüşlerde, danışanlarının kontrollü beslenmeleri için uyarılarda bulunuyor. Onların beslenme düzenini belirliyor. Kalorisi düşük yemekleri üç öğün evlerine yolluyor. Hatta danışanlarının mutfağını düzenliyor, sağlıklı yemek pişirme konusunda yardımcılarını eğitiyor, hatta gittikleri restoranları arayıp ne yiyeceklerini
Zarflardan artık sadece faturaların çıktığı günümüzde mektubun hâlâ yaşadığını öğrendiğimde içimi umut kapladı. Söz konusu gerçek bir hanımefendi ise dostların durup ince şeyleri düşünecek vakti oluyor
Soldan sağa:Esra Tokar, Feyyaz Tokar, Serra Tokar, Berna Tokar
Berna Tokar yaşam zevki, tarzı, yaşanmışlıkları, hayat tecrübesiyle efsane bir kadın. İstanbul’da dört baba davetin olduğu geçen pazartesi gecesi... Ancak ağır cemiyetin hepsi Reina’da... Berna Tokar’ın, internet ortamında yayın yapan kadın dergisi ‘womenist.net’ sitesinde yayınlanan yazılarından derlenen ve geliri TEGV Van Feyyaz Tokar Parkı’nın yapımına bağışlanan kitabı için.
Rahmi Koç, Tülin-Revna-Reyhan Demirören, Çiğdem Simavi, Berna Yılmaz, Semahat Arsel, Caroline-Mustafa Koç, Ayşe-Selahattin Beyazıt, Sema Doğan, Vuslat Doğan Sabancı, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Dinç -Güler Bilgin, Tülay Ulusoy o gece Reina’daydı. Hepsinin ortak arkadaşı Berna Tokar. Evet, en yakın arkadaşları gibi kendisi de toplumun en seçkin kesiminden ama asla sınıf dertleri yok.
Rahmi Koç da mektup yazdı
Önünden geçtiği manava ilk selamı veren, balıkçısını yanaklarından öpen, herkesin zor günlerinde yardımına koşan, özveriyle
Taşı toprağı altın şehir yine başımı döndürüyor. Aynı akşam hem bir derginin organizasyonu, hem bir fotoğraf sergisi açılışı, hem bir söyleşi, hem bir konser. Tümü 1 kilometrekarede... Üzerine bir de mekan keşfi...
Son günlerdeki en büyük korkum, İstanbul’un yüksek dozda ‘kültür’ yüklemesinden şoka girme tehlikesi! Her gün onlarca etkinlik, açılış, organizasyon... Yakınmıyorum, sakın yanlış anlamayın. Aksine umut verici bir yoğunluk bu. Gerçi etkinlik trafiğinin artması biraz da takvime bağlı ama insanın bir dünya metropolünde yaşadığının farkına vardığı anlar bunlar.
Özellikle Nişantaşı bize iyi dayanıyor. Tek bir günden örnek vereceğim. Çarşamba akşamı benim bildiğim ‘InStyle’ dergisinin organizasyonu, Okan Bayülgen’in fotoğraf sergisi, Ece Şirin’in Beymen’deki söyleşisi ve Şişli Belediyesi’nin Lütfi Kırdar’da düzenlediği Sibel Can konseri vardı. Bütün bunlar 1 kilometrelik bir alan içinde oldu. Hepsine katılamadım tabii...
Ece’nin aşkını gördüm
Ece Şirin, aşkla yarattığı mücevher koleksiyonu Bee Goddess’ın hikayesini, Beymen Nişantaşı’nda düzenlenen sohbet toplantısında katılımcılarla paylaştı. Şirin’in Rosa Mundi adlı koleksiyonu, toplam 26 parçadan oluşuyor.
Türk asıllı eşiyle aralarına kara kedi girdi ve milli damat Tommy, bavulunu alıp bir otelin yolunu tuttu sandınız değil mi? Hayır! Tommy, markasını ve markasının ruhunu bir otel zincirine taşıyor. Zincirin bir halkası da deli gibi aşık olduğu eşinin ülkesine, Türkiye’ye geliyor
Geçen hafta gerçekleştirilen ELLE Style Awards ödül töreninin en havalı konuğu Tommy Hilfiger’dı. Nam-ı diğer damadımız... Az buz şey değil onu Türkiye’ye getirebilmek. Amerika demek biraz da Tommy Hilfiger demek zira. Markanın logosu da Amerikan bayrağının renklerinde. ABD’de McDonalds kadar yaygın, uluslararası popüler bir marka. 60’tan fazla ülkede bini aşkın mağazası var. Ve biliyor musunuz, 25 yıl önce kimse Tommy Hilfiger’ı tanımıyordu. Üstelik bundan 36 yıl önce (23 yaşındayken) bir de iflas yaşıyor, her şeyini kaybediyor. Sonra küllerinden doğuyor ve Tommy Hilfiger’ı yaratıyor.
Dilini yitirdiğine pişman
Türkiye’ye Türk asıllı eşi Dee’yle (Deniz Carolina Erbuğ) geldi. Ben de bu sayede babası Türk, annesi İngiliz Dee’nin bir pişmanlığını öğrendim; Türkçe konuşamamak. Zira gençliğinde okumak için ABD’ye giden ve Chicago’ya yerleşen babası, ileride zorlanmaması için kızıyla hep
Çoğu insan için üzüntüyle paraleldir, iç kemiren, bitiren bir duygudur özlem. Özlemlerinden çoğalanlarsa yalnızca sanatçılardır. En güzel eserler, özlem kamçısını yüreğinde hissedenlerin ellerinde vücut bulur
Nazlıcan Göksu
Estetikle zekanın ortak ürünü olan şeyler, insanı heyecanlandırıyor. Hele de bir gencin elinden çıkmışsa... Henüz algılamalarının önüne önyargı duvarları örülmemiş olan gençlerin, birbirinden yaratıcı işlere imza attıklarını görmek çok güzel.
Ancak daha da güzel olanı, bu yaratıcılıklarını, toplumsal ve kültürel birikimle beslemeleri. Bu bileşenler bir araya gelince ortaya öylesine farklı şeyler
çıkıyor ki, “Bu hangi ustanın elinden çıkmış böyle” diye şaşırıp kalıyorsunuz. İşte bugün sizlere böyle bir koleksiyondan ve onun yaratıcısı olan gençten söz edeceğim.
Koleksiyonun adı ‘Türkizm’. Nedeni her tasarımın öyküsünün bir atasözünden, bir deyimden gelmesi. Genç tasarımcı Nazlıcan Göksu güldüğünü, ağladığını, yediğini, içtiğini, soluduğunu biçimlendirmiş. “Neyse halim, çıksın falim” diyen yüzüğü Türk kahvesini özleyenler için... İçinde bir yudumluk kahve var. ‘Yarasın’ yüzüğüyse rakı özlemi çekenler için... Kimi zaman ‘arap saçına dönüveriyor’
Bu yılbaşında konuklarınızı nasıl bir sofrada ağırlayacağınızı düşündünüz mü? Cemiyet hayatının önde gelen isimleri ve ünlü tasarımcıların kurduğu sofralar, Harbiye Divan Otel’de sizi bekliyor
Gülden Büyükuçak, Ayten Danışman(sağda)
Yaşadığımız sürat çağında ‘atıştırma’, ‘yemek yemenin’ tahtına göz dikiyor. Fast-food tüm dünyada her geçen gün daha fazla kişinin alışkanlığı haline gelse de ‘sofra kültürü’ne sahip toplumlarda bu kültürün daha uzun yıllar sürdürüleceğini tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. Çünkü bu toplumlarda ‘sofra’ sadece yemek yenen değil, aynı zamanda belki de daha önemlisi bir sosyal mecra.
Örneğin Fransa’da arkadaşların buluştuğu bir öğle yemeği, çoğu zaman akşamüstüne dek sürer. Rusya’da bir sofranın etrafında toplananlar sırayla ayağa kalkıp, duruma özel birer konuşma yapar ve her konuşmanın ardından “Nazdrovya” diyerek havaya kaldırılır votka kadehleri. Bizdeyse özellikle akşam yemekleri çoğu zaman aileyi, dostları bir araya getirir.
Kristaller, gümüşler
Çiğdem Simavi’nin başkanlığını yaptığı Kültür ve Sanat Varlıklarını Koruma ve Tanıtma Vakfı’nın (KÜSAV) organize ettiği masa ve yaşam sanatı sergisi ‘L’art de la Table&L’art de
Moda, baş döndüren fırtınasını tüm dünyada estiredursun bizde de on binleri kendi stilleriyle sarhoş edenler var! 2 Aralık gecesi stilin ışığı Esma Sultan’dan tüm Boğaz’a yayılacak
Türkiye’nin stil ödülleri için ünlü isimler birbirleriyle sıkı bir şıklık yarışına girdiler.
Geri sayım başladı, yarış sona eriyor. ELLE dergisi, Türkiye’de bir ilke imza atarak stili ve stil sahibi olanları ödüllendiriyor. 2 Aralık Cuma akşamı, Esma Sultan’da gerçekleşecek ELLE Style Awards (ELLE Stil Ödülleri) gecesine yerli ve yabancı ünlülerin yanı sıra, derginin Fransız, Alman, İtalyan, Belçika ve Orient edisyonlarının yöneticileri, editörleri de katılacak. Gecenin onur konuğu, eşi Türk asıllı olan Amerikalı modacı Tommy Hilfiger. ELLE’in ocak sayısının konuk editörü tasarımcı Türkiye sevgisiyle de tanınıyor. Konsepti Rock&Royalty olan gecenin, en merak edilen bölümü, geçen senenin stil ikonu seçilen Ajda Pekkan’ın, bu yıl bu unvanı kime teslim edeceği...
Coco Chanel, “Moda geçicidir, stil kalıcı” demiş. Trendler bir parfüm gibi uçup giderken, stil her daim, köklerini derinlere salmış bir çınar ağacı gibi sabit, kalıcı ve etkileyicidir. Stil, tüm dünyada göklere çıkarılıyor,
Dünyadaki pırlanta stokunun tükenmek üzere olduğunu öğrendim. Birkaç yıl içinde pırlanta fiyatlarının tırmanışa geçmesi bekleniyor. Bu tırmanış başlamadan tektaşınızı kendiniz mi alırsınız yoksa kırmızı bir gülün içinde kabul mü edersiniz orası size kalmış
Bu haber çok önemli! Lafı hiç dolandırmadan söylüyorum: Dünyada dokuz yıllık pırlanta stoku kalmış! Bu bilgiyi veren dünyaca ünlü Christie’s Müzayede Evi’nin Mücevher Bölümü Direktörü David Warren. David Warren geçen hafta İstanbul’daydı. Elizabeth Taylor’ın aralık ayında New York’ta satışa çıkarılacak mücevherlerinin tanıtımı için geldi. Taylor’ın mücevherlerini konuştuk. Ama uluslararası bir mücevher uzmanını yakalamışken, bu alanda doğru yatırım formülünü sormamak olmazdı. İşte tam bu sırada dünyanın sayılı mücevher uzmanlarından Warren, baklayı ağzından çıkardı.
Milyon dolarlar cebe sığıyor
Yatırım için kıymetli maden ve taşları seçenler öncelikle altına yönelir. Warren bu klasik tarzın doğru olduğunu, uzun yıllar, belki dünya durdukça doğruluğunu koruyacağını düşünüyor. Ama dünyadaki pırlanta stoklarının da 2020 yılında tükeneceği uyarısını yapmaktan da geri kalmıyor.
Warren, “Bence pırlanta da, altın da doğru