Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çoğu insan için üzüntüyle paraleldir, iç kemiren, bitiren bir duygudur özlem. Özlemlerinden çoğalanlarsa yalnızca sanatçılardır. En güzel eserler, özlem kamçısını yüreğinde hissedenlerin ellerinde vücut bulur

LONDRA’DAN GÖRÜNEN iSTANBUL SiLÜETi

Nazlıcan Göksu

Estetikle zekanın ortak ürünü olan şeyler, insanı heyecanlandırıyor. Hele de bir gencin elinden çıkmışsa... Henüz algılamalarının önüne önyargı duvarları örülmemiş olan gençlerin, birbirinden yaratıcı işlere imza attıklarını görmek çok güzel.
Ancak daha da güzel olanı, bu yaratıcılıklarını, toplumsal ve kültürel birikimle beslemeleri. Bu bileşenler bir araya gelince ortaya öylesine farklı şeyler
çıkıyor ki, “Bu hangi ustanın elinden çıkmış böyle” diye şaşırıp kalıyorsunuz. İşte bugün sizlere böyle bir koleksiyondan ve onun yaratıcısı olan gençten söz edeceğim.
Koleksiyonun adı ‘Türkizm’. Nedeni her tasarımın öyküsünün bir atasözünden, bir deyimden gelmesi. Genç tasarımcı Nazlıcan Göksu güldüğünü, ağladığını, yediğini, içtiğini, soluduğunu biçimlendirmiş. “Neyse halim, çıksın falim” diyen yüzüğü Türk kahvesini özleyenler için... İçinde bir yudumluk kahve var. ‘Yarasın’ yüzüğüyse rakı özlemi çekenler için... Kimi zaman ‘arap saçına dönüveriyor’ işler. O zaman devreye ‘pirincin taşını ayıklayan’ yüzük giriyor.

Haberin Devamı

Sözler parmağımıza yüzük
“Mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır” diyenler ‘ellerini sallayınca ellisini’ bulabileceklerini iddia edebiliyor yüzüklerde. ‘Kırık kalpler,’ ‘aldatan ve özür dileyen’ de unutulmamış koleksiyonda. ‘Babasından bir masal anlatmasını isteyen’ tasarımcı Nazlıcan Göksu, koleksiyonunu yüzüğün doğuş öyküsüyle bitiriyor: “Erkek, kadını himayesi altına almak için parmağına çim dolar.”

Takıları özlem kokuyor
Türkizm koleksiyonunu hazırlayan Göksu 21 yaşında, Londra’da Central Saint Martins School of Art and Design’da öğrenim görüyor. Aslında endüstri ürünleri tasarımı üzerine eğitim alıyor. Ama o kendine sınır çizmiyor. İlk koleksiyonunda neden takı tasarladığı sorusunu da şöyle yanıtlıyor: “8-9 yaşlarında başladım küpe, kolye yapmaya. Eminönü’nden boncuk almayı severdim. Önce kendime yaptım, sonra satmaya da başladım. Duygularımı, özlemlerimi, yaşadıklarımı takı aracılığıyla anlatmak istedim. Takılarım özlem kokuyor çünkü özlüyorum. Sıcaklığı özlüyorum, denizin hışırtısını özlüyorum, parlak güneşi, sesleri özlüyorum, silueti özlüyorum. İstanbul’dayken göremediklerimi binlerce kilometre uzaktan daha da iyi görüyorum, duyuyorum. Ve tabii aşk. Ama benim kalbim kırık değil, elimi de sallamıyorum.”
Alexander Mcqueen, Hüseyin Çağlayan gibi ünlü moda tasarımcılarının mezun olduğu okulda okuyan Nazlıcan Göksu, özlemi yaraya değil yaratıcılığa dönüştürmeyi başararak tasarım dünyasında umut vaat ediyor.

Haberin Devamı

Ekavart Gallery’de ‘Dikkat! Kadın’ var

Kadın çoğu kez ‘sorun’la tanımlanıyor, farkında mısınız? Lütfen farkında olun. Çünkü bu durumun olumsuzluğunu, farkındalık arttıkça yeneceğiz. Bu farkındalığı güçlendirme adımlarından birini de Eğitim Kültür Araştırma Vakfı (EKAV) attı. 20’nci yılında toplumsal sorumluluk anlayışıyla ‘kadın sorununu’ büyüteç altına alan EKAV, Denizhan Özer küratörlüğünde 20 çağdaş sanatçının katıldığı ‘Dikkat! Kadın’ sergisini açtı. EKAV Vakfı Başkanı İnci Aksoy, 15 Ocak’a kadar Ekavart Gallery’de (Süzer Plaza) görülebilecek serginin, daha sonra farklı kentlerde izleyiciyle buluşacağı bilgisini veriyor. Sergi, ayrıca Türkiye’nin ilk online sanat televizyonu ’www.ekavart.tv’den de izlenebilir.