Sina Koloğlu

"Biz böyle alıştırıldık. Ekran başından bir türlü ayrılmıyoruz, hayatımız televizyon oldu, uyuştuk ve dizi manyağı olduk." Hep bunlar anlatılır. Toplum olarak uyutulduğumuz söylenir. Eh, haklı tarafları var ama bizden daha fazla uyuyanlar da mevcut. Avrupa Birliği, kendi içinde en çok televizyon izleyen ve en az TV seyreden ülkeler arasında sıralama yapmış. Romanya, beş saat 45 dakikayla
birinci sırada yer alıyor.

Günde bir saat seyreden var

Bir saat dilimini zorlayan ülkeler artmaya başladı. Mesela İzlanda’da televizyon izleme oranı bir saat beş dakikaya inmiş... Letonya, Danimarka ve İngiltere, TV izleme süresi azalan ülkeler arasında. Dünyadan ise ilginç sonuçlar var. Bangladeş’te bir saat 41 dakika dizi izleniyor. Sri Lanka’da bir saat 59 dakika...

Suudi Arabistan bir numara

Dünyada en çok televizyon izleyen ülke Suudi Arabistan; altı saat 37 dakikayla... Araya Romanya giriyor, sonra Bosna Hersek beş saat 25 dakikayla ve ardından Sırbistan onu takip ediyor beş saat 13 dakikayla...

(EURODATA-One TV year In The World 2018 raporu)

Türkiye’nin ‘popüler kültür tarihi’nin resmi geçididir ‘Altın Kelebek’... 45’incisi verildi. Şimdilerde önünde ‘şampuan’ markası var. Eğlence dünyası, toplu halde salonda bir araya geldi.

MFÖ neden kocaman?

Ev ahalisinin genç üyesi, “Ne güzel söylüyorlar” dedi. Nasıl olduklarını anlatmanın en sade hali... İki gitar ve üç sesle salonu doldurdu Mazhar, Fuat, Özkan... Bazen çok kızıyorum, hatta “Nereden nereye” diyorum ama şarkıları alıp götürüyor bunu da inkâr edemiyorum. Bir de Aleyna Tilki vardı canlı söyleyen... Kendisi ‘genç star’, ‘özel bir ses’ ve ‘geleceğin yıldızı’ etiketleriyle sunuluyor. Hassas ve gidip gelmeleri fazla, ödülünü alırken, konuşmasından anlaşılıyordu.

Program mı yapmak istiyor?

Cem Yılmaz, ‘Jüri Özel Ödülü’ aldı. “Televizyona bir iş üretemediğimiz için siz güzel insanlarla beraber iş yapma ihtimalim ekranda olmuyor. Dolayısıyla bu ödülle anılmak için jürinin bu özel düşüncesi mutlu etti” dedi. Ev ahalisinin yorumu; “Televizyona çıkamamasını protesto etti güzel bir dille...”

Hadise tavrını koydu!

‘En İyi Klip’ ödülünü alan Hadise, yasaklanan bir önceki klibiyle ilgili konuştu: “Sevmek, öpmek ve sarılmak dünyanın en güzel duyguları. Yasaklanması çok saçma. Benim

Şahin Tepesi’nin son bölümü, ev ahalisinin ilgisini çekti. Oyuncu ekibi iyi. ‘Neden böyle, niye öyle?’ diye sormadıktan sonra bal gibi de izliyorsun diye içimden geçirdim.

Bahar ve Leon unutulur mu?

Efe (Boran Kuzum) ile Verda (Aybüke Pusat) merak konusu öncelikle. Arkalarında izleyicinin yana yakıla izlediği aşk geçmişleri var. Malum Bahar-Yavuz durumu. İzleyici bunu unutacak mı? Verda mı, Bahar mı? Bora kardeşimizin aşkı dünya çapında tescillendi. Hilal ile Leon olarak işi büyüttüler, ‘Dünyanın En İyi Çifti’ seçildiler. Leon unutulup, ‘Artık Efe var’ diyebilecek miyiz? Bunlar önemli sorular. Şimdi görür gibiyim nasıl da yorumlar geliyor.

EV AHALİSİ NE İZLİYOR, NEYİ ELEŞTİRİYOR?

10 kişi kadar vardık. Sevgili eşim, apartman zilini çalarken “Birden kendimi ‘Yemekteyiz’de hissettim” dedi. Düşünün televizyon hayatımızın ne kadar içinde. Eş tarafının amca, hala, çocukları ve baldızlar... Televizyon açıktı. Ev sahibi yarışma programlarını seviyor. Teve 2’deki ‘Kelime Oyunu’nu izliyor. Bilmece bulmacaya merakla tayfanın bu yarışmanın hastası olduğu iddiasında. Atv’nin ‘Kim Milyoner Olmak İster?’i listede. 15 gün önceydi, “İki sorunun cevabı yanlıştı” dedi. “Hangi gün?” diye sordum, “Vallahi

'Çarpışma'da Elçin Sangu, Kadir’in kapısının önünde... Duygu dolu sahnelerin, dram yüklü kareleri ekranda... Bir tık ötede ‘Avlu’nun tekrarında Demet Evgar (Deniz) ile Kudret’in oğlu Deniz’i (Deniz Can Aktaş) vurduğu sahne... “Sangu’da mimik yok” diyor ev ahalisi... “Bir de Demet Evgar’ın oyununa bakın” diye de ekliyor. Bu arada belirteyim, ev ahalisinin ‘dizi listesine’ bu hafta ‘Çarpışma’ da dahil oldu. Konusu, gidişatı ve genel olarak oyuncuların performansı tam not aldı.

Quaresma profiterol gibi

‘Muhteşem İkili’nin izlenesi sahnelerinden biri MKC’nin, (Kerem Bürsin) amiri Yüksel (Zafer Algöz) ile muhabbetleriydi. Amirin canı kazandibi çekmiş, MKC almış. Tatlının bir futbolcuyla alakası bu kadar mı güzel anlatılırdı: “Beşiktaş’ta bir tane Yankov vardı. Sayesinde maçı alırdık. Taraftara sorsan, golü atan adamı anlatır. İşi o bitirirdi ama yıldız değil. Kazandibi gibi... Sana sorsam şöbiyet ya da profiterol dersin. Onlar artiz, işin Quaresma’sı... Ama Yankov kazandibi.” Amir, MKC’ye, “Hayatta ‘artiz olma, Yankov gibi ol” diyor.

Bipli bipli izledik

Türk sinemasının komedisi bol, güldüreni az örneklerinden biriydi ‘Kaçma Birader’... Örf ve adetlerimize uygun, gençleri kötü

Kanal D’nin dizisi ‘İkizler Memo Can’, total izleyicide en son, yüzde 7.02 gibi çok yüksek bir izlenme oranıyla gün birincisi olmuş. AB grubunda ise yüzde 3.49 ile sekizinci... Hani 2-3 puan oynar, anlarım. Bu kadar büyük gel-git durumu neden oluyor diye merak ettim, sordum.

Hedef kitle total

İş, Erler Film’in... Yani Türker İnanoğlu imzasını taşıyor. Sektörde konuştuklarım şu yorumu yaptı: “İnanoğlu, baştan sona bütün bir kariyeri boyunca gişeyi amaçlayan ticari filmlere ağırlık vermiştir. Böyle olunca, televizyon dizilerinde de hedef kitlesi, total grubudur. Ağırlıklı olarak gecekondu mahallesinde geçen bir hikayenin öncelikle total
izleyicinin ilgisini çekmesi doğal.”

AB, ne kadar entel?

Yeri gelmişken deneklerle ilgili de bir yorum ilgimi çekti: “Total nerede biter, AB nerede başlar? Orası epey karıştı” diyor sektördekiler. “AB’si yüksek öyle havalı diziler biliyoruz ki-bunlar çoğunlukta- hayatın olağan akışına asla uymayan, ortalama insan zekasını hafife alan, ‘zorlama’ hikaye yapıları ve yapay entrikalarıyla varlıklarını gül gibi sürdürüyorlar.”

REYTİNG İÇİN BU KADARI DA FAZLA!

‘Yemekteyiz’ bizde haber öncesi izlenir. Yarışmacı seçiminin ‘reyting’ beklentili olması doğal. Komik,

Avrupa’da paralı TV aboneliği artıyor. Kablolu TV doyum noktasına geldi, Çanak anten sayısı dondu.
Yapılan araştırmalar böyle diyor (Avrupa Görsel İşitsel Gözlemevi).

AB kapısından içeri girmeye hevesli ülkemizde durum nedir? Ee birgün hani girersek, dengeleri nasıl değiştiririz? Evlerin damında, balkonunda ve penceresinde çanak anten devri kapanmadı. Bahsi geçen rakam, 17 milyon ve üzeri... TV’yi aboneli yayınlar dahil, çanaktan izliyoruz. Merkezi sistemle kablolar yeni binalara dairelere kadar geliyor ama daha iş çok. Ücretli platformların çanak antenleri dahil, TV yayınlarını uydu üzerinden izleyen hanelerin oranı, TİAK’ın son veri tabanı araştırmasına göre, yüzde 95... Son iki yılda bu oran, yüzde 88’den 95’e yükselmiş. Tabii ki ağırlık, üyelik gerektirmeyen ‘Free to Air’ uydu yayınlarında...

Paralı doyurmadı

2018 yılının ikinci yarısı itibarıyla rakamlar, Türk Telekom kablolu abone sayısı
1 milyon 218 bin 953... Sayısal yayın Teledünya’nın abone sayısı, 1 milyon 55 bin 316... Paralı platform abone sayısı, imzalanan abonelikle hizmet kullanıcı sayısı toplam 4 milyon 418 bin 255 kişi... Uydu platform geliri, bu yılın ikinci çeyreğinde 64.5 milyon TL... Kablolu sistem için “Doyma

‘Ufak Tefek Cinayetler’de “Sağlık sorunları var” dediler Aslıhan Gürbüz için özellikle... Gerekçe olarak söylendi. Yapım cephesi de bu durumu kabullenirken, hayallerinin daha farklı olduğunun sinyalini verdiler; “Ama hazırladığımız hikayeyi yazamadık.”

“Anlatacak çok şey vardı” demek istiyorlar... Seyircinin bu nedenle diziye ilgisinin hangi boyutta olacağını tahmin edemedikleri de bir başka konu... “Güzel bir final yazıldı” diyorlar. ‘Ufak Tefek Cinayetler’i bu ‘telenovela’ soslu sektörde, farklı bir deneme olarak görüyorum. Entrikalardan uzaklaşmadan, araya zeki polisiye bilmeceleri katan, ‘beyaz Türk’ haliyle ‘total’ kitlemizi de bir şekilde ilgi alanına katabilen bir yapımdı.

ANA HABERDE SERBEST, DİZİDE YASAK

‘Söz’de Karabatak, Erdem Komutan’ın eşi Güler Hanım’ı öldüren ve nişanlısı Nazlı’yı da vuranların peşinde... Polis de onun izinde... Yavuz, komutanın tamirhanesine gelir. “Yurt dışına çıkacağım ş... ellerimle gebertip” diye başlayan bir cümlesi vardı. Yavuz, “Ya tabutta dönersen, seni komutanıma teslim edeceğim” dediğinde, “Komutanım ş....sizi ellerimle geberteyim, neyle dönersem umrumda değil” gelen cevaptı. Devam ediyor Karabatak, “Ş....sizi bir Türk subayının eşini

"Ben hoş beşe gofret dersem, sen hoş beşe gofret dersen bakkal Refik Amca’nın, başlayıp da, duramayan milyonların yüzüne nasıl bakarız?" diyordu reklamda... Yani ‘Ben yanmasam/Sen yanmasan/Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?’ dizelerinin ‘tüketim endüstrisinde’ kullanılmış haliydi ekrana gelen... Reklam dünyası ‘Che’den başlayarak, John Lennon ‘Imagine’dan çıkarak ‘solcu’ unsurları da kullanmıştır. Mesela ODTÜ’nün ‘Devrim’ yazısı, “Kariyerde devrim yap” diyerek tüketilmiştir. Reklam, sağ-sol bakmaz, işine geleni kullanır. Reklam, çok güleçtir, sevecendir fakat hayli sinsidir. Her reklam, “En iyisi benim” diyerek bir diğerinin ne kadar kötü olduğunu anlatmaktır. Hoşumuza giden zeki reklamlar yok mu? Var, izliyor muyuz? Evet... “Kahrolsun reklam” diyor muyuz? Belki yalandan, vazgeçemiyoruz... Ama huyunu suyunu da bilmek lazım. Ev ahalisi, “Yahu bu Nazım’ın şiirine benziyor” dediğinde aklıma geldi bu satırlar...

ÜZÜLEREK SÖYLEYELİM...

‘Çarpışma’ dizisinin ikinci bölümünün ardından, “Peki ne yapalım çarpışmışlarsa?” dedirtti. O kadar havada, o kadar zorlama olaylar silsilesi var ki... Kıvanç Tatlıtuğ, rakip defansın arasında kaybolan, buna rağmen çabalayan, gol atmaya çalışan bir forvet