Mart ayında, çok uzun bir aradan sonra Cem Yılmaz’ın stand-up gösterisi ‘CMYLMZ Diamond Elite Platinium Plus’ başlayacak. Ee bir de bunun tabii ki ekran hali olacak. Yayın hakları epey tuzlu olur. Bence bu işin ‘şifrelisi’ni Netflix alır. Hatta ben Yılmaz’ın bir ‘Netflix projesi’ yapacağını umduğumu yazmıştım. Bu stand-up işine epey kafa yoruyorlar. Mesela Gad Elmaleh gibi bir konuma neden gelmesin Cem kardeşimiz Netflix’te? Büyük düşünmek diyorlar ya...
UYARLAMASI HANGİ KANALDA?
Karga 7 Pictures, uzun bir aradan sonra yeni projesiyle piyasaya girdi. Sekiz sezon ABD’de gösterilen ‘Suits’ dizisinin haklarını aldı. Yerli halini çekecekler. Senaryoyu, Kerem Deren yazacak. Kadro belli değil ama projenin yerli hali için görüşmeler devam ediyor. Kulağıma gelen bunlardan biri Kanal D...
‘KARA SEVDA’NIN İSPANYOLCASI MI ÇEKİLİYOR!
İspanya’da paralı kanallarda (NOVA ve Mediaset) bizim yerli diziler epey iş yapıyor. Hatta bu kanalların lokomotifi. ‘Kara Sevda’, artık vazgeçilmez projelerimizden. ‘Dizinin İspanyol uyarlaması olabilir mi, nasıl olur?’ tartışmaları başlamış. Kemal, Nihan ve Emir’in seslendirmesini yapan sanatçılarla bir söyleşi yapılmış. ‘Dublajlarını yapıyorsunuz, karakterlerin
'Muhteşem İkili’nin beklenen izlenme oranını almadığı ve erken final yapacağına dair yazılar çıktı. Sordum, “Nedir durum diye?” Şöyle bir yanıt aldım: “Nereden çıktı? Herhangi bir sorun yok, memnunuz.” Baktım duruma kan testi sonucuna; demir eksik ve kan şekeri yüksek gibi geldi. Takviye lazım... Bu arada diziye yeni
bir karakter gelecek, gizemli bir kadın...
Murat Yıldırım’ın dizisi
Murat Yıldırımın’ın Atv’ye yeni dizi çekeceği, hatta rol arkadaşının Hatice Şendil olduğu yazıldı. “Henüz net değil, çalışma var sadece” diye bir bilgi aldım. Yıldırım kesin mi? Anladığım kadarıyla okumalar devam ediyor. Karar buna göre verilecek. Peki ne tür bir dizi olacak? Muhtemel aile dramı gibi gözüküyor.
Efe bu sözcüğü kullanır mı?
‘Şahin Tepesi’nde Efe (Bora Kuzum) sevgilisi Ezgi’nin (Aslıhan Karalar) fotoğraf çekiminde... Ara veriliyor. Efe sıkılmış bir halde, “N’olur azad et” diyor. Ev ahalisi, Efe karakteriyle bu cümlenin uyuşmadığını, “Ya n’olur bırak gideyim” ya da “Hadi ben kaçtım” ifadelerinin daha yerinde olacağını söyledi. Eh haklılar.
Özel televizyonlar reklama, devlet televizyonları da vatandaşın vergisine mecburdur gelirleri için... Bu iş, dünyada böyle... Peki şu yeri geldiğinde bizleri fena halde sıkan reklamlar, ürün pazarlama konusunda istediği karşılığı seyirciden alıyor mu? Nielsen bir araştırma yapmış. Dört milyar kişi, alışveriş işini internet ortamında yapıyormuş. Bir de şöyle bir sıralama vermiş:
Reklamlar kaçıncı sırada?
Hâlâ dükkanları gezerek alışveriş revaçta (yüzde 40)... İnternetten alışveriş (yüzde 35), ağızdan ağıza yayılan pazarlama (yüzde 30), internetten marka seçimi (yüzde 29), internet yorumları (yüzde 27), sosyal medya (yüzde 25), web sitesi önerileri (yüzde 24).
Eh nihayet televizyon ve radyoya sıra
gelebiliyor (yüzde 23).
Gazeteler ne alemde?
Yazılı basın, 14 alışveriş tercihi arasında 11’inci sırada (yüzde 21). Şu kağıdı eline almak, o gazetenin kokusu koklamak sona erer mi? Zannetmiyorum. Unutmayın, moda eşittir ,‘demode olan’ın tekrar keşfedilmesinden başka bir şey değildir. Tabii bir de bize özel durumlar var, onların da hallolması şart gibi...
Rahat bir alışveriş yapmak
Sabah uyku mahmurluğunu attıktan sonra, gündelik dedikoduları toplu halde izleyebileceğiniz Kanal D’nin programı ‘2. Sayfa’da bir haber dikkatimi çekti. ‘AVM Bank’ diyorlarmış, ünlü şahsiyetlerin yeni gelir kapısına... Ülkede 396 AVM olduğu belirtiliyor. Böyle bir rakamın gelir kapısı olmaması mümkün değil... Bir saatlik şarkı ya da sohbet karşılığının kaşesi, 20-120 bin TL arasında değişiyormuş. Peki kimler ne alıyor?
Hadise ve Gülşen ilk sırada
AVM’lerde en büyük kaşe Hadise ve Gülşen’e aitmiş. Bir saatlik ‘play back’ karşılığı 120 bin TL alıyorlarmış.
‘Genç kızların sevgilisi’ olduğu belirtilen Edis’in AVM konser fiyatı 85 bin TL... Onu Gülben Ergen, 60 bin TL’yle takip ediyor. Takdir etmek lazım, bunca yıl ayakta kalmak ve hâlâ aranılan isim olmak...
Aleyna’nın durumu ne?
Geleceğin star ismi olarak hâlâ hazırlık aşamasında olan Aleyna Tilki, AVM konserleri için ‘şimdilik’ 40 bin TL alıyormuş. Genç kuşak beste fabrikası Sinan Akçıl kardeşimizin de fiyatı aynı.
Şarkı söylemek kadar, sohbet etmek de paralı. ‘Değerli vakitlerini ayırmanın’ karşılığı da paha biçilmez. “Ne var bunda, iki lakırdı ediyorlar?” diyeceksiniz. Ee kolaysa sen yap! Hadi, çık konuş. Sosyal medya fenomenliği
Gündüz programları soba dumanı kokan mahalle hikayelerini anlatır. Kendine has bir üslubu ve ilişkiler yumağı vardır ve bazen anlamak güçtür. Muhafazakârlık sınırları epey zorlanır. “Türk toplumu tarafından kabul edilemeyecek bir aile yapısı içinde oturuyorsunuz” dedi avukat Esra Erol’un programında. Menekşe ile Ahmet’in hikayesi ekrana geldi. Menekşe de Ahmet de evli. Menekşe, iki çocuğunu eşi İbrahim’e bırakıp, Ahmet’e kaçmış. Uşak’ta alt katta Ahmet’le eşi Döndü, üst katta Menekşe oturuyor. Bu arada Menekşe Ahmet’ten hamile... Menekşe’nin daha önce alınmış bir özürlü raporu var. Menekşe artık bunun yüzde 20 olduğunu ve Ahmet’i bırakmayacağını, onu hem bir baba hem de bir koca gibi sevdiğini söylüyor. Menekşe’yi evlatlık alıp büyüten Ayşe Teyze de stüdyoda... Asıl meselenin mal varlığı olduğu ve Ahmet’in buna konduğu iddiası var. Stüdyoda Ahmet’le Menekşe el ele oturuyor. Avukat Hülya Kuran: “Şu an (Menekşe’ye) eşine karşı zina yapıyorsun” diyor. Ahmet’in kızı bağlanıyor Erol soruyor: “Babanızın, annenizin gözü önünde başka bir kadınla ilişki yaşamasına müsaade ediyor musunuz, altlı üstlü oturuyorsunuz?” Yanıt: “Ama bizim evmiz ayrı.”
Sonra? Ahmet ile Menekşe stüdyoyu el ele
Yeni sezonun ‘beklenenler’ listesinin başındaki diziydi ‘Çarpışma’... Türkiye’de olabilecek en iyi işlerden biri yapıldı diyebilirim. Kıvanç Tatlıtuğ ‘star olmanın farkındalığını’ ortaya koymak için gerçekten büyük bir çaba sarf ediyor. Dersini çok iyi çalışmış. Mustafa Uğurlu (Selim), Erkan Can (Haydar) ve İsmail Demirci (Galip) gibi, ‘Abi sen rolü bir anlat, gerisine karışma’ kapasitesinde oyuncular var. Ben onları Roman müzisyenlere benzetirim. “Şöyle içinde makam olsun blues da olsun” dersin, bu yeter onlara. Bizim ev ahalisi, kadın oyuncu kontenjanında Rojda Demirer’in (Belma) performansını merak ediyor. Ne kadar ön plana çıkar? Senaryo, Elçin Sangu (Zeynep) ve Melisa Aslı Pamuk (Cemre) üzerine yoğunlaşacak muhtemel... Şimdi milletimiz Sangu’yu bekliyordu en az Kıvanç kardeşimiz kadar. Kendisine “Sana oyunculuğunu ispat edeceğin ağır bir rol veriyoruz” demişler. O da elinden geldiğince oynuyor. Tam kıvamı önümüzdeki bölümlerde belli olur. Onur Saylak (Veli) öyle korkutan, ürküten bir mafya babası değil. Tehditlerinde bile iyi bir hali var. Mesela Alperen Duymaz (Korkmaz) öne çıkan oyuncuydu. Kıvanç
gibi hal ve tavırları olsa da, kendi kıvamı var genç kardeşimizin.
Finalin
‘Yasak Elma’da Yıldız’ın hamile olduğunu öğrenen Ender, küplere biniyor. “Hamileliğin ilk aylarında düşük olayları hep olur zaten. Bizim yaptığımızı kim bilebilir?” diyor kardeşine... “Abla katil mi olacağız?” tepkisine ise şöyle yanıt veriyor: “Yıldız doğursun, bir de mirasa ortak olsun öyle mi?”
Ev ahalisi, “Böyle kötülükleri izlemeyi kaldıramıyoruz” dedi. Ben de dedim ki: “Bu dizi, gerçek hayat böyle değil...”
Onlar da “Peki bu Talat Bulut ile Şevval Sam kavgası senaryo mu?” diye sordu!
DİZİ İZLİYORUZ VE DE BORÇLUYUZ
Bloomberg kanalında Ali Çağatay, konuğu Adnan Dalgakıran’la ‘Türkiye’nin Röntgeni’ diyerek bir tablo üzerine konuştu. Kitap okuma yüzde 1, gazete okuma yüzde 0.3, TV izleme yüzde 78, dizi izleme yüzde 37, belgesel seyretme yüzde 1, haber izleme yüzde 32, evlilik programı seyretme yüzde 76.1, dini habere ilgi yüzde 78, pornogafiye ilgi yüzde 78.3, borçluluk oranı yüzde 78.3...
Adnan Bey, “Temel konulara kafa yormuyoruz. Kendimizi bir şeylere emanet ediyoruz” dedi. 1980 Darbesi’nden sonra, böyle bir toplum için epey bir uğraş verildi. Sanırım onun sonucu olsa gerek... Ama yine de mutluyuz, dizi ihracatında ABD’den sonra ikinciyiz.
KARE DONUNCA
SURİYELİLER NE ALEMDE?
Javier Tebas, İspanya La Liga Futbol Birliği Başkanı (La Liga de Futbol Profesional) bir kitap yazmış ‘El Futbol No Es Asi’ (Futbol Böyle Değil)adında... Bundan esinlenen Mediapro yapım şirketi, ‘Todo Por El Juego’ (Her Şey Oyun İçin) diye bir TV dizisi çekmiş, dört sezonluk...
İlk bölümü Latin Amerika’da Direct TV’de (Arjantin, Uruguay ve
Kolombiya izliyor) ve İspanya’nın izlenen platformu Movistar Plus’ta yayında...
Peki ne anlatıyor? Bahis dünyası, futboldaki yolsuzluklar ve şikeli maçları... Yönetmen Daniel Calparsoro yapımı şöyle özetliyor: “Bu dizi, siyasetle başa baş giden futbolun karanlık yüzü kadar, ona duyulan tutkuyu da anlatıyor. Futbol büyük bir iş ve heyecan bileşeni...” Sekiz bölümlük ilk sezon hazır. Bizde böyle bir dizi çekilebilir mi?
Hayali sadece bizde değil!
İspanyol El Pais gazetesinde bir yazı ‘Telebrexit’ başlığıyla yayımlandı. Anonsu şöyleydi; ‘İngiliz toplumu bugün kendine eski bir aynadan bakıyor. Küflenmiş ve kaybedilen zaferle soluklanan bir aynadan’... Sergio del Molino imzalı yazının özeti bu cümlede... Yazar, toplumu Victoria döneminde
yaşıyormuş gibi hissettirdiğini belirtiyor.
2000’li yıllarda patlama