Dünyanın bittiği, ticaretin başladığı ülke: ŞİLİ
Türkiye’den Şili’ye yaptığım 24 saati aşan yolculuk sonrası, Hotel Atton’da bir saatlik bir mola verdikten sonra, başkent Sandiago’yu tepeden seyreden döner kuledeki Giratorio restoranında, Türk Büyükelçiliği İkinci Sekreteri Can Kanadoğlu ile buluştuk.
Yemeğimize eşlik eden Şili şarabı ve somon bu ülkenin tarım dışı ihracatında listenin başında geliyor.
Bir gazeteci klasiğini tekrarlayarak, dışişlerinden gördüğüm ilk diplomata “Burada kaç Türk yaşıyor?” sorusunu yöneltiyorum.
Kanadoğlu, Şili’de toplam 200 kadar Türk nüfusu bulunduğunu belirtiyor ve hemen ekliyor.
“Orta sınıf işadamları ağırlıkta. Daha çok Amerika ve Almanya gibi üçüncü ülkelerden satın alıp, perakende piyasalarına ikinci el satışı yapan işadamları çoğunlukta. Son dönemlerde buradaki işadamlarından Antep ve Adana’ya ceviz ihracatı hareketlendi.”
İkinci el mağazalar Şili’de olağan “alışveriş” alternatiflerinden biri. Orta sınıf yeni görünümlü ama kullanılmış, tekstil ürünleri ve oyuncaklar almaktan kaçınmıyor.
Şili bir ihracat ülkesi. 2009 yılına göre ihracat yüzde 32.2 artarak, 2010 yılında 75 milyar dolar seviyelerine yükseldi. Aynı dönemde 17 milyar 663 milyon dolar olan ithalat ise 44 milyar dolara çıktı. Şili, Türkiye’nin şimdilik önemli bir iş ortağı olarak görünmüyor. İki ülkenin dış ticaretlerinde aldıkları pay “yüzde” yerine, “binde” olarak ifade edilebiliyor.
Şili ihracatının yüzde 88’nini STA imzaladığı ülkelere yapıyor.
Ticaret anlaşmaları bulunan ülkelerden 2010 yılında Çin’e 16.5 milyar dolar, AB ülkelerine 12.1 milyar dolar, Japonya’ya 7.1 milyar dolar, ABD’ye 6.9 milyar dolar ve komşuları Arjantin, Paraguay, Brezilya ve Urugay’ın dahil olduğu MERCOSUR ülkelerine 5.5 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi.
2007 yılında dünya GSYİH’sindeki artış yüzde 4.8 olurken, OECD ülkeleri ortalaması yüzde 2.7’ydi. Şili aynı yıl yüzde 5.1 artışla, kişi başına yıllık gelirini 13 bin 896 dolara yükselterek, Latin Amerika ülkeleri içinde büyüme liginin liderliğini üstlendi. Bu olumlu tablo BM tarafından hazırlanan 2007-2008 İnsani Kalkınma İndeksi Raporu’na da yansıdı.
Söz konusu rapora göre 0.867 indeks puanı ile 177 ülke arasında 40. ülke olmayı başaran Şili, kalkınmış ülkeler grubuna girmişti. Aynı raporda Türkiye 84. sırada yer alabilmişti.
2010 yılına gelindiğinde ise Türkiye 8.9 oranında büyürken, Şili yine yüzde 5.2 oranında büyümeyi yakalayarak OECD ülkeleri içinde 33’üncü sıraya oturdu.
Son 20 yılda Şili’ye 70 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı geldiğine dikkat çeken Kanadoğlu, 1926 yılında Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk Latin Amerika ülkesinin Şili olduğunu hatırlatarak, Dışişleri Bakanlığı’nın desteği ile Sandiago’da Atatürk’ün adının verildiği bir devlet okulunun hizmet verdiğini anlatıyor.
Ülkede 1910-1920 yıllarında Osmanlı topraklarından göç eden 350 bin göçmene “Turco” deniyor. O nedenle Türkiye Türkleri ile Osmanlı’dan göç eden Suriyeli, Filistinli ve Lübnanlı göçmenler ile tarihsel yakınlık bu ülkede canlılığını koruyor.
Şili TV’lerinde bu nedenle, içinde bulunduğumuz günlerde verilen ilk haber Suriye’den Türkiye’ye sığınanların görüntüleri ile “Arap baharı” ya da “Ortadoğu krizi” olabiliyor.
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun torunu olan Kanadoğlu bu görüşmeden 10 gün sonra yeni görev yeri Filipinlere doğru yola çıkacak.
Kanadoğlu, geride bırakacağı Şili’nin “Dünyanın bittiği” yer olmadığını gösterecek fazla zamanı yok!