Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir pazar sabahını Büyükçekmece Kaya Ramada Otel’de düzenlenen kahvaltıya ayıran işadamları, eski bir hesap uzmanı olan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun meslekte aldığı ilk hayat dersini dinlediler.
Beylikdüzü, Çatalca, Hadımköy, Küçükçekmece, Büyükçekmece, İSTOÇ, Silivri sanayici ve İşadamlarının yanı sıra, kahvaltıya katılan çeşitli meslek gruplarının temsilcileri ve sivil toplum gönüllüleri, Kılıçdaroğlu’na iş yaşamından hayvan haklarına kadar çeşitli konularda sorular yönelttiler.
Aldıkları davet çok cazipti: “Açık açık her soruyu sorabilirsiniz!”
Kılıçdaroğlu’nun hayat dersinden başlayayım...

Memur teşekkür eder!
Kılıçdaroğlu, “Hayata bakış açımı değiştirdi” diye, hesap uzmanı olduğu sırada yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor:
“Küçük bir işletmeyi inceliyoruz... Taslak hazırladık, tutanak tuttuk, raporumuzu yazdık. 1971 yılı. 35 lira matrah farkı bulduk. Üstad, raporumuzu okudu ‘Bu adam ne kadar vergi beyan etmiş?’ diye sordu. Bakmamıştık, gördük ki, 100 bin lira beyan etmiş. Üstad bize ‘Çağırın bu adamı, önce kendisine teşekkür edin. Şurada Galata Vergi Dairesi’ne gidip, vergisini ödesin’ dedi. İnsanları iflas ettirmek değil, işletmeleri yaşatmak önemli. Kurumlaşmayı bu yüzden istiyoruz. Kurumlar Vergisi’ni niye yüzde 10’a düşürmek istiyoruz? İşletmeler kayıtlı hale gelsin. Profesyonel yöneticiler atanır. İstanbul Sanayi Odası’na (İSO) bana ‘Sanayiciler hakkında ne düşüyorsunuz?’ diye sordular, ‘Sanayici kamu görevlisidir’ dedim, köklü ve güçlü firmalara ihtiyacımız var. Bana oy vermedi diye iki vergiciyi gönderip ceza kesmeyeceksin!”
Kurumların “plaket” töreni bu kadar yaygınken, acaba devlette “halka” teşekkür etme kültürü neden gelişmedi?
Kılıçdaroğlu, çıkarılan mali affı hatırlatarak “Bu kanunda, CHP olarak vergisini zamanında ödeyenlere ödül önerdik, kabul görmedi” diyor.

Kayıt dışılığı anlatacak
Kılıçdaroğlu kayıt dışılık ve yolsuzluk arasındaki farklara değinme gereksinimi duyuyor.
“Kayıt dışılığı önlemenin yolu, herkesi mücadelenin içine çekecek politikalar oluşturmaktan geçer. Piyasaları ürkütmemek gerekir. TOBB, TİSK ve DPT’nin bu konuda kapsamlı çalışmaları bulunuyor” diyor.
“Kayıt dışılığı önlemek sabır ister” diyen Kılıçdaroğlu, yolsuzluk ile kayıt dışılık kavramları arasındaki farkı vurguluyor:
“4 şekilde kayıt dışılık oluşuyor: Sosyal sigortalı göstermiyor, primleri ödemiyor- Pirimi eksik yatırıyor- Aylık eksik gösteriliyor- Pirim ve aylık pirim eksik gösteriliyor. Bu durumlarda kamunun gelir kaybı oluyor. Yolsuzluk ise, vatandaşın ödediği verginin başkasının cebine girmesidir. Bütçeden halka gitmesi gereken payın, birilerinin cebine aktarılmasıdır.”
Kılıçdaroğlu toplumun yolsuzluklar karşısında sessiz kalmasını eleştirerek, hedef kitleye işaret ediyor:
“Maliye Bakanı yolsuzluk yapıyorsa; buna önce TOBB ve TİSK gibi işveren kuruluşların tepki göstermeli.”
8’inci 5 yıllık planda “kayıt dışılık” bölümünü hazırladığını da belirten Kılıçdaroğlu, “Bir toplantı düzenleyin 12 Haziran’dan sonra size bu konuyu anlatayım” sözleriyle, “bir seçimlik” lider olmayacağı duygusunu aşılıyor!

Edmon ve insan olmak
Kılıçdaroğlu’na, İstanbul 3’üncü Bölge turu yapacağı seçim otobüsüne bindiğimizde toplantıda anlattığı “hayat dersini” hatırlattım.
Dersin ikinci bölümü de varmış...
Kılıçdaroğlu “İskenderun’da Edmon diye büyük bir işadamının vergi defterlerini incelemiştim. Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezasını rapor ettim. Aradan zaman geçti, SSK Genel Müdürü olarak yine yolum İskenderun’a düştü. Baktım Edmon beni karşılayanlar arasında. Kendisine ‘Ceza az mı geldi?’ diye espri yaptım. Edmon ‘Siz haklıydınız. Yaptığınız teftişten çok şey öğrendim. Ancak siz ben geldiğim zaman ayağa kalkıp, adam yerine koymuştunuz. Onun için geldim’ karşılığını verdi. Meslek hastalıklarına kapılmamak gerekir” sözleriyle, görev ve insanlık arasındaki o belirgin çizgiyi görünür kılıyor.

Erdoğan istifa eder mi?
Büyükçekmece’den Halkalı’ya kadar katıldığım seçim otobüsünden gözlemlerimi aktarmak isterim.
“El Tüzmen” kitabının yazarı İstanbul 2. Bölge Adayı Prof. Dr. Aydın Ayaydın, Kılıçdaroğlu’nun hatırlattığı “yolsuzluk yapan bakanlar” polemiğine giren AK Parti eski bakanlarından Kürşat Tüzmen’e sesleniyor: “Senin muhatabın benim, benim karşıma çık!”
İstanbul 3’üncü Bölge Adayı Muhammed Çakmak “Artık ne CHP toplumu, ne toplum CHP’yi ötekileştiriyor” diyerek, politika evrenindeki değişime işaret ediyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin cesaretlenmiş, “Erdoğan seçim bölgesinde birinci seçilemezse, istifa edecek mi?” diye soruyor. Beylikdüzü’nde bir genç adam kalabalığı yırtarak Kılıçdaroğlu’nun eline sarılıyor: Çoluk çocuk sana yıkıldık!
Otobüs yolunun üzerindeki MHP seçim büroları, Kılıçdaroğlu’nun selamı ile moral buluyor.
Sokaktaki vatandaş her fırsatta CHP’li yöneticileri uyarıyorlar: Aman ha oyumuza sahip çıkın!