2020 yılının Türkiye Girişim Ekosistemi için en sıcak konusu nedir derseniz hemen herkes oyun sektörü der sanırım. Peak, Rollic çıkışları ile iyice hareketlenen oyun sektörü WePlay Ventures’ın kurulması, Game Factory Booster gibi oyuna yönelik hızlandırma programlarının kurulması ile iyice hareketlendi.
Geçmiş yıllara baktığımda 2016 yılında oyun sektörüne en fazla 7 yatırım yapılmış, sonra senelik ortalama dört beş yatırım yapılmış. Bu seneye geldiğimizde ise daha açıklanmayan iki oyun yatırımına rağmen şu ana kadar 9 yatırım yapılmış. Bu şu ana kadar ki yatırım turu anlamında bir rekor. Tabi bu kadar az sayılara sevinecek miyiz derseniz evet derim. Daha önceden de anlattığım gibi oyun sektöründeki finansman modeli biraz farklı işliyor. Özellikle yayıncılar oyun geliştiricileri daha farklı modellerle finanse edebiliyorlar. O yüzden o tip finansman modeli olmasına rağmen bu yatırım adedi oldukça iyi. Tabi bir de toplam şu ana kadarki 137 olduğunu düşünürseniz 9 tanesinin oyun sektörüne olması iyi. WePlay Ven-tures’dan edindiğim bilgiye göre bu sene bitmeden 2 oyun yatırımını daha netile-cendirmeye çalışıyorlar, hatta Ocak ayında da 5 yatırımı daha neticelendirmek istiyorlar. Bu da 2020 yılını en az 11 oyun yatırımı ile kapatacağımız, 2021 yılına ise 5 oyun yatırımıyla başlayacağımız anlamına geliyor.
Axell Studio, Bigger Games, Click Game Studio, Daxe Games, enny Games, Fabrika Games, Gnarly Game Studio, Jib Games, Veloxia bu sene şu ana kadar açıklanan oyun yatırımları olarak karşımıza çıkıyor.
Oyun stüdyosu sayılarına baktığımızda Avrupa’da Londra’dan sonra en çok oyun stüdyosunun olduğu şehir İstanbul. Ankara’nın da özellikle oyuna özel Atom ön kuluçka merkezi ile oyun ekosistemine desteğini düşünürsek , İstanbul ve Ankara oyun konusunda öne çıkarabileceğimiz iki güzide şehrimiz. Tabi oyun stüdyosu sayımızın çok olması sektörün de diğer Avrupa şehirleriyle karşılaştırdığımıza büyük olduğu anlamında gelmiyor. Rovio gibi markalar çıkardığımız zaman veya bir oyun firmamız halka arz olduğu zaman çok şey başarıldı diyebileceğiz. O yüzden oyun ekosisteminin yan sanayisinin, destek mekanizmalarının da gelişmesi lazım. Yani bir çok grafiker yetişmesi lazım, bir çok animasyoncunun yetişmesi lazım. Markalaşma, uluslararası hukuk gibi konularda bu oyun firmalarının etra-fında deneyimli bir ekosistem oluşması lazım. Bu sayede sadece oyun stüdyosu sayısı anlamında değil yetenek sayısı, uluslararası marka sayısı gibi konularda da övünmeye başlayabiliriz. Bunun için de yapılması gereken ilk iş oyun sektörünü birincil öncelikli sektör haline getirmek ve bir endüstri gözüküyle bakmaktan geçiyor. “Oyun ciddi bir iştir” gibi sloganları içselleştirmemiz gerekiyor. Oyunun dinamiklerinden daha önceden bahsetmiştim, oyun en evrensel endüstri ve ilk günden dünyanın her yerine oturduğunuz yerden ihracat yapabiliyorsunuz.
Son söz, geçtğimiz günlerde sosyal medyada Fırat İşbecer’in sorduğu bir soru vardı, “önümüzdeki 3-4 yıl içinde 1 milyar TL değerlemeye ulaşabilecek girişimler var mı?” diye. Şöyle söyleyim, önümüzdeki 6 ay içinde bir veya iki tane daha en az 1 milyar TL değerleme ile çıkış (exit) yapacak oyun firması olacak.