Başlığı okuyunca herkes “ne kadar çok yabancı dil bilirsek o kadar iyi” diye düşündü sanırım. Farklı ülkelerle farklı insanlarla ne kadar çok etkileşime girersek o kadar iyi evet fakat bugünün şartlarında artık tüm iş dünyasının bir başka dil daha bilmesi gerekiyor. Programlama dili. Nasıl her disiplinde fizik, kimya, matematik gibi temel bilimleri öğrenmek gerekiyorsa günümüzde bilişim teknolojilerinin de artık tüm disiplinlerde temel beceri olarak anlatılması gerekiyor.
Yazılımcı yetiştirme, dil öğrenme konularında bu hafta çok güzel bir gelişme oldu. Türkiye, dünyanın önde gelen yeni nesil yazılımcı okulu Ecole 42'nin küresel ağına İstanbul ve Kocaeli 42 okullarıyla dahil oldu. TÜBİTAK TÜSSİDE, Bilişim Vadisi, Türkiye Açık Kaynak Platformu, İstanbul ve Doğu Marmara Kalkınma Ajansları gibi bir çok paydaşın desteğiyle kurulan okullarda binlerce yazılımcı adayına ücretsiz eğitim verilecek. Yani dil bilen binlerce kişi aramıza katılacak. Açılışla ilgili canlı yayından gördüğüm kadarıyla oldukça
Son bir haftada mentorluk ve diğer sebeplerle yirmiden fazla girişimle görüştüm. Benzer sıkıntılar görünce de derli toplu bir şekilde bu hafta tavsiyeleri ve sıkça karşılaşılan sıkıntıları yazayım istedim.
Ürün Takıntısı:
Genelde girişimcilerin en büyük takıntısı ürün. “Ürünü biraz daha geliştireyim, ürüne biraz daha özellik ekleyim” diyen çok görüyorum. Satışlarınız düşük dediğimde de ürünü öne sürüyorlar, büyümeyi düşük bulduğumda da ürünü öne sürüyorlar, “onboarding” süreniz uzun dediğimde de ürünü öne sürüyorlar. Ürününüz tabiki önemli fakat başarınızı bol basamaklı bir sayıya (1000000 gibi) benzetirsek ürün en soldaki haneyi temsil ediyor 1 de olabilir 9 da olabilir. Satış gücünüz, ekibiniz, bulunduğunuz pazar ise en soldaki haneden sonraki basamak sayısını gösteriyor. Yani günün sonunda elinizde 10 da olabilir, 9000000 da olabilir. Ürününüz
Enerji sektörü değişen kaynaklar, sürdürülebilirlik gibi gündemler değerlendirildiğinde en hareketli sektörlerden biri olması gerekirken, araştırma ve geliştirme süreçlerinin uzun olması sebebiyle girişim sayısı anlamında da yatırım anlamında da istenilen seviyelerde değil.
Elektrikli araçlardan sanayiye kadar bir çok alanın enerji konusunda bir çok ihtiyacı var ve enerji konusu savaşlar çıkartan milli bir mesele. Türkiye’de enerji girişimleri konusunda durum nedir derseniz bu sene ilk yedi ayda 3 girişim toplamda 2 milyon dolar yatırım almış ki hem adet olarak, hem miktar olarak çok az. Geçen sene enerji alanında kurulan startup sayısı ise 13. Hatta tüm Türkiye’de şimdiye kadar kurulmuş tüm enerji teknolojisi startup sayısı ise 290. Bu girişimlerin de 20 tanesi yatırım almış. Yani %7 civarı yatırım almış diyebiliriz. Bu sayının da çokca artması lazım ki aralarından daha çok iyi girişim çıksın, yatırım alsınlar, enerji sektörünü etkilesinler.
Bu nedenlerle enerji alanındaki girişimlere fırsat vermek, yatırımcıların karşısına
Girişim ekosistemindeki son dönemdeki güzel gelişmelerin yurt dışındaki yatırımcıların da ilgisini çektiğini daha önceki yazılarımda aktarmıştım. Bu yazımda isim vermeden yurt dışından bir yatırımcının Türkiye Girişim Ekosistemi ile ilgili bana sorduğu soruları aktaracağım.
Son 5 yılda yatırımlar artıyor mu?
Bu sorudan kasıt, büyüyen bir ekosistem misiniz, yatırım alabilecek girişimler çoğalıyor mu, daha büyük düşünen girişimler çoğalıyor mu… Bu seneki mega yatırım turlarını çıkardığımızda bile bir artış var. Sadece 2018 yılında yatırım miktarında bir düşüş var, onun sebebini de daha önceden söylemiştim, çoğu fon o sene yeni fonunu kurmakla uğraştı, o nedenle geçiş döneminde yatırım biraz azaldı.
Son 5 yılda yatırımlar artıyor mu?
Bu soru ile, global oynayan ve bunu başarabilen kaç girişim çıkarabildiğimiz soruluyor. Yani kendi bahçesinde oynayan bir ekosistem miyiz, yoksa yeni kıtalara açılan bir kaşif miyiz? Bu sorunun cevabını 2 yıl önce sorsalar, boynumuzu bükerdik, şimdi milyar dolarlık girişimler yıl bazında şı,
Bu hafta Trendyol aldığı 1.5 milyar dolarlık yatırım ile şirket değerini 16.5 milyar dolara ulaştırdı ve “Decacorn” yani 10 milyar dolar üstü şirkete değerlemesine sahip şirketler kategorisine girdi. Öncelikle şunu söyleyim, şirketin çoğunluğunun Alibaba’ya ait olmasının bir önemi yok. Aynı şey Seri D turuna gelmiş ve kurucularda %15-20 pay kalmış bir girişim için de geçerli olabilirdi. Yani Seri D turu yatırım alıp kurucularda %20 hisse kalması ile %80’nini satmış bir girişim arasında fark olmayabilir. Ortaklar sözleşmesinde ne yazdığını, kontrol, oy hakları vs. bilmediğimiz için Trendyol’un decacorn olmasına hep beraber sevinmeliyiz ve “as bayrakları” demeliyiz.
Bu yazıyı hazırlarken Financial Times’da “Türkiye nasıl Avrupa’nın teknoloji yıldızı oldu?” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda en dikkatimi çeken konulardan biri zamanında Türkiye’ye giren ve çok hızlı hareket ederek ekosisteme dinamizm katan Rocket Internet’in ekosisteme yetenek anlamında çok şey kattığından bahsediliyordu. Benim de Rocket
Fintech son yılların en sıcak konusu ve regülatif değişikliklerle her geçen gün girişimciler için yeni fırsatlar çıkıyor. Özellikle son bir yılda en çok hangi alanda fintech girişimi çıkmış derseniz bankacılık karşımıza çıkıyor. Daha önceki yıllarda ise kriptoparalar birinci sıradaydı.
Açık Bankacılık En Sıcak Konu
Bankacılık alanında şu anda en sıcak konu açık bankacılık konusu. Açık bankacılık alanındaki girişimlerin çoğu ise şu ana kadar en çok kurumsal tarafta çözümler sundular. O yüzden açık bankacılığın faydalarını henüz bireysel kullanıcılar hissetmemiş olabilir. Hatta kişisel olarak beklentimi sorarsanız açık bankacılığa en hızlı adapte olması gereken kurumlar doğalgaz, elektrik, su, internet gibi temel hizmetleri sunanlar olmalı. Bildiğim kadarıyla hala otomatik ödeme talimatları dosyalar ile ilerliyor ve bankalar ile bu kurumlar arasındaki işler çoğunlukla API ile yürümüyor. Bu da mesai saati dışında talimat verememe gibi çağ dışı uygulamalarla karşılaşmamıza neden oluyor.
KVKK Uyum Süreci Bitmedi
KVKK
Geçtiğimiz günlerde pazarlama ve reklam teknolojilerine yönelik 7 girişim canlı yayında yatırımcıların karşısına çıktı. Girişimlerin en dikkat çekici yanı çoğunun birkaç ülkede kullanılmaya başlamış olnasıydı. İki girişimci ise yurt dışından katıldı. Bunlar girişimcilerimizin globalleşme kafa yapısına hızlıca adapte olma yoluna girdiğimize dair güzel ipuçları.
Sunum yapan girişimler şu şekilde:
Arvia
Arvia firmaların yüz yüze yaptığı tüm görüşmeleri web sitelerine taşıyarak, hızlı ve verimli bir şekilde satış & pazarlama yapabilmelerini ve hizmet verebilmelerini sağlayan bir görüntülü görüşme altyapısı. 10’dan fazla ülkede aktif olarak kullanılan Arvia, telesağlık, e-ticaret, sigorta, bankacılık, eğitim ve gayrimenkul sektörlerinde yoğun bir talep görüyormuş.
Bilbordia
Biboardia açık havada reklam vermeyi kolaylaştıran bir platform. Bu sayede küçük bir firma bile kolayca açık havada bir reklam alanına reklam verebiliyor.
Earnado
Earnado, Google, Facebook ve rakiplerden aldığı veriler ile dijital pazarlama kararlar
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere bir ekosistemin sağlığı için tüm paydaşların motive olması, kazanç sağlaması gerekiyor. Yıllardır en çok söylenen şey, “ekosistemimizde yatırım az çok var fakat exit sayısı az”dı. Exit diyince de sadece girişimcimizin değil yatırımcımızın da exit etmesi gerekiyor ki daha büyük fonlar kurabilsin, daha çok yatırım yapabilsin. Bunu en iyi son dönemdeki doğa felaketlerinden anlayabiliriz. Örneğin denizi temizleyen bir canlının yok olması veya azalması denizdeki ekolojiyi nasıl bozuyor ve yaşanamaz hale getiriyorsa girişim ekosisteminde de durum aynı. Hızlandırma programından kuluçka merkezine, girişimcisinden yatırımcısına, iyi mühendisinden iyi tasarımcısına herkesin mutlu ve umutlu olması gerekiyor. Denge bozuldu mu toparlamak zorlaşıyor.
Son dönemdeki exit’leri düşününce Türk fon ve melek ağlarından 212, 500 Istanbul, ACT, DCP, Earlybird DEF, F+ Ventures, Finberg, Galata Business Angels, Growth Circuit Ventures, iLab, Keiretsu Forum, Revo Capital, StartersHub, TR Angels, Vestel Ventures ve ZMT Ventures exit