Araştırmalar gösteriyor ki alerji hastalarının yüzde 74'ü gece boyunca alerji semptomları nedeniyle uyanıyor. Alerji hastalarının yüzde 90'ından fazlası uyumakta zorluk çekiyor. Alerjiler her ne sebepten olursa olsun; küf, evcil hayvan tüyü, polen veya başka bir şeyden kaynaklansın, ortak bir semptom kümesine sahip olma eğilimindedirler.
Burun akıntısı ve tıkanıklık, sulu ve kaşıntılı kırmızı gözler, hapşırma, öksürük, postnazal damlama, kaşıntılı burun, ağız çatısı veya boğaz, göz şişliği veya koyu halkalar görülür. Toz akarı ve hamamböceği alerjileri benzer semptomlara sahip olabilir ancak aynı zamanda deri döküntüleri ve genel kaşıntıyı da içerebilir. Bu belirtiler sizi geceleri uykusuz bırakıyorsa, iyi haber şu ki tetikleyicileri evinizden yok etmek için gerekli adımları atabilirsiniz.
Döküntüler, besin alerjileri veya alerjilerin tetiklediği mide rahatsızlığı uyku sorunlarına neden olabilir ancak en yaygın uyku bozucu olanlar burun alerjileri ve astımdır. Uyku bozulmasından en sık sorumlu olan alerjenler ise genellikle
Purdue Üniversitesi'nden araştırmacılar, mutfaktaki ocakların nano boyutlu parçacıklar saldığını ve bunun insanlarda astım ve diğer solunum yolu hastalıkları riskini artırdığını buldu. Yapılan çalışmalara göre ocakta yemek pişirmek sanıldığı kadar sağlıklı değil.
Doçent Brandon Boor ve ekibinin yaptığı çalışmaya göre, gazlı ocakta yemek pişirmek araba egzoz borusundan 100 kat daha fazla tehlikeli parçacık üretiyor. Üstelik gaz sobalarının nano boyutlu parçacıklar saldığını ve bunun insanlarda astım ve diğer solunum yolu hastalıkları riskini artırdığını buldu. Bu süper küçük nano parçacıklar o kadar küçük ki onları görmemiz imkansız.
Yapılan çalışmada gazla pişirme sırasında bu kadar yüksek nano-küme aerosol konsantrasyonlarını gözlemledikten sonra, bu nano boyutlu parçacıkları artık görmezden gelemeyiz.
Deneyler ocak açıkken kişinin solunum yollarına ve akciğerlerinde 10 milyar ile 1 trilyon arasında parçacık birikebileceğini gösterdi. Araştırmacılar bu partiküllerden etkilenmeyi en aza indirmek
Sıcak duş almanın sağlık üzerindeki gerçek etkisinin hedef alındığı bir araştırmada beklenmeyen bir sonuç elde edildi. Bugüne dek sıcak suyun vücuttaki yağı kuruttuğunu ve sebum dengesini bozduğunu duymuştuk. Ancak birazdan duyacaklarımız bugüne dek sıcak suyla duş almanın hata olduğunu düşündürtecek.
Sıcak suyla duş alırken suyun klorlu olup olmadığına dikkat etmek gerekiyor. Eğer duş alacağınız bölgedeki su klorlu ise orada sıcak duş almamanız gerekir. Çünkü siz sıcak suyu açtığınızda su buharlaşırken klor da açığa çıkar ve buharlaşır. Kloru solumak ise alerjik astımları, kan zehirlenmelerini tetikleyebilir. Sıcak su ile buharlaşan ve cilde yapışan klora maruz kalmamak için uzmanlar ılık suyla yıkanmanın en doğrusu olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.
Klor sorununun yanı sıra eğer alacağınız duş sizi ferahlatsın dinlerdirsin istiyorsanız suyu mutlaka ılık bir seviyede tutmalı hatta duşun sonuna doğru yapabiliyorsanız soğuk su ile durulanmalısınız. Ilık suyla yıkanıp soğuk suyla durulanmak sağlığımız için en iyisidir.
Derin bir uykuya dalmak ve gece uykusu alma şansını artırmak için yapabileceğimiz birkaç şey var. Uzmanlar akşamları kafeinli içeceklerden uzak durmanızı, gün boyunca düzenli egzersiz yapmanızı ve her gün aynı saatte yatıp uyanmayı öneriyor. Ancak yaşam tarzı değişikliklerinin hiçbiri işe yaramıyorsa oyunun kurallarını değiştiren bir nefes alma tekniğini denemek isteyebilirsiniz.
Sosyal medyada viral olan bu tekniği deneyen binlerce TikTok kullanıcısı, nefes egzersizin daha hızlı uykuya dalmalarına yardımcı olduğunu söyledi. Uyku bozukluğunu ortadan kaldırdığı iddia edilen bu nefes tekniğine 'moon breathing' deniyor. Uzmanlara göre bu egzersiz eski bir yoga tekniğinden geliyor. Japonca 'Kaizen' kavramına (daha iyiye doğru değişim veya sürekli iyileştirme) dayanıyor.
Bu tekniği denemeden önce sakin, rahat ve uykulu hissetmeniz gerekiyor. Ardından rahat bir pozisyona geçin ve gözlerinizi kapatın. Sağ baş parmağınızla sağ burun deliğinizi kapatın ve yavaşça nefes alın. Daha sonra dördüncü parmağınızla sol burun deliğini kapatın ve sağ burun deliğinden
Bileğinize saç tokası takmanın sağlığınız açısından kötü olabileceğini duymuş olabilirsiniz ancak buna pek dikkat etmemiş olabilirsiniz. Fakat durum kulak arkası edilemeyecek kadar ciddi. Saç tokanızı bileğinize takıp tüm gün onunla dolaşmadan önce bir kez daha düşünmeniz gereken 3 neden.
1- Dolaşım sorunlarına neden oluyor
Bileğinize lastik bir toka taktığınızda farkında olmadan kan akışının gerçekleştiği damarları sıkıştırırsınız. Bu, vücuttaki kanın normal hareketine müdahale eder. Sonuç olarak basit bir toka, uzun süreli ağrı ve parmaklarda uyuşma ile kendini gösteren karpal tünel sendromu gelişebilir.
2- Enfeksiyon yaratıyor
Saç tokası uzun süre bileğe takıldığında sürtünme ve sıkışma nedeniyle cilde zarar verir. Cilt yüzeyinde olan sürtünme bir yaraya sebep olabilir. Elastik bandın kendisinden ve deriden gelen bakteriler bu yaraya girebilir ve onu enfekte edebilir. Bu da istenmeyen bir enfeksiyonla sonuçlanabilir.
3- Görünümü kötü etkiliyor
Bileğe saç tokası takmanın üçüncü
Rahat, tanıdık, sıcak bir odadasınız, yatağınızda oturuyorsunuz, sizi iyi bir gece uykusundan ne alıkoyabilir? Hiçbir şey, değil mi? Aslında bu kadar basit değil. Belki de koşullar tam olarak uygun değildir. Belki de rüyaları yakalamak o kadar kolay değildir ve akşam kaygısı sizin yatakta dönüp durmanıza tam dalacakken uyuyamamanıza sebep olur.
Böyle geçen bir gecenin sabahı da çok yorgun kalkarsınız. Gece kaygısı gözlerimiz kocaman açıkken yaşadığımız bir kabus gibidir. Ancak bununla yüzleşmenin ve hatta üstesinden gelmemizin yolları var.
1- Kaygıyı tespit edin
Gece kaygısına kapıldığınızda, birden fazla kaygıya aynı anda takılıp kalırsınız. Ancak gerçekten çözmek istediğimiz şeyin ne olduğunu belirlememiz gerekir.
2- Gün içerisinde meşgul olun
Gün boyunca çok fazla fiziksel ve zihinsel egzersiz yapıyorsanız gece yatağa girdiğinizde tek bir seçeneğiniz olacak: uyumak. Eğer gün içinde çok fazla enerji harcarsanız vücudunuz bitkin düşecek ve herhangi bir şey düşünmeye vaktiniz kalmadan uykuya dalacaksınız.
3- Gece rutini oluşturun
Mutl
Çoğu mutfağın buzdolabının üstünde çok fazla şey vardır. Bu nedenle dolaplarınızı veya tezgahınızı dolduran şeyleri saklamak için bu alanı kullanmak inanılmaz derecede caziptir. Ancak cazip olması doğru olduğu anlamına gelmiyor olabilir. Uzmanlar buzdolabınızın üzeriyle ilgili bakın ne uyarıda bulunuyor.
Buzdolabınızın üstü mutfak eşyalarını saklamak için ideal bir yer değildir. Dolabın üstü içini serin tutabilmek için ısınır ve buna ek olarak tozları üzerine çekme eğilimindedir. Üstüne yerleştirilen eşyalar buzdolabınızın ısı yaymasını engelleyebilir, kompresörünüzün daha fazla çalışmasına ve faturanızın artmasına neden olabilir. Ancak yine de bundan vazgeçemiyorsanız o zaman buzdolabınızın üstüne ne koyacağınızı seçerken, ısıdan zarar görebilecek veya orada saklandığında sizin için tehlikeli olabilecek eşyalardan kaçınmalısınız. Uzmanların buzdolabınızın üstünden uzak tutmanızı önerdiği şeyler şunlardır:
1- İlaçlar
Çoğu ilacın serin ve karanlık bir yerde saklanması gerekir ve
Her gün düzenli olarak yürümenin daha uzun yaşamanıza nasıl yardımcı olabileceğini biliyor musunuz? Araştırmalar attığınız her adımın sizi gençleştirdiğine işaret ediyor.
Akşam yemeğinden sonra yapacağınız yürüyüş, yiyecekleri sindirmenize yardımcı olmanın kolay bir yolundan daha fazlasıdır. British Journal of Sports Medicine tarafından yayınlanan yakın tarihli bir araştırmada, artan fiziksel aktivitenin özellikle günlük yürüyüşlerin yaşam beklentisini 11 yıla kadar artırabileceğini buldu. Çalışmada gün içinde düzenli yürüyüşlere zaman ayırmanın, anlık faydalarından daha fazlasının elde edilebileceği yaşam sürenizi uzatabileceğiniz yer alıyordu.
Araştırmacılar günlük yürüyüşler ile artan uzun ömür arasındaki bağlantıyı belirlemek için 2003-2006 Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'nden PA verilerini incelediler ve fiziksel aktiviteye dayalı yaşam beklentisi sonuçlarına baktılar. Çalışmada, "Yürüyerek geçirilen saat başına yaşam boyu en büyük kazanç, en