Çarşamba akşamı açıklanan, Fed’in nisan toplantısına ait tutanaklar benim toplantı sonrası düşüncelerimle oldukça tutarlı geldi. Hatırlanacak olursa, 29 Nisan’da yaptığım değerlendirmede Fed’in politika metninde yaptığı şahin revizyonların haziranda olası bir faiz artırımına kapı açtığını ifade etmiştim.
Tutanaklar Fed üyelerinin haziranda faiz artırımını ciddi şekilde değerlendirdiklerini gözler önüne serdi. Bu gelişmenin ardından daha önce haziranda faiz artırımı olasılığına yüzde 4 ihtimal veren piyasalar bu tahminlerini yüzde 34’lere yükseltti. Tutanaklarda Fed üyeleri ara dönemde gelecek veriye dikkat çekmişler. Şayet gelen veri ekonomik büyüme ve enflasyonda artışa işaret ederse, haziranda bir faiz artırımının uygun olacağını dile getirmişler.
Veri ne diyor?
O zaman nisan toplantısı sonrası dönemde gelen ABD verilerine bir göz atmakta fayda var. Sanayi üretimine baktığımızda, önceki iki ayda düşen endeksin nisan ayında yüzde 0.7 artış gösterdiğini görüyoruz. Ekonomik büyüme ayağında işler zaten uzunca bir süredir rayına oturmuş görünüyor. Dolayısıyla, bu cephede ani bir düşüş görülmediği sürece bence Fed kararı için haber teşkil etmez.
Kararı etkileyecek asıl veri kanımca enflasyon. Enflasyon cephesinde ise 17 Mayıs’ta açıklanan nisan Tüfe rakamının 40 baz puanlık bir artışla yüzde 1.14’e yükseldiğini görüyoruz. Fed kararları için baz alınan seri PCE enflasyonu olsa da PCE’den yaklaşık iki hafta önceden gelen Tüfe özellikle şu sıralar PCE’ye çok yakın hareket ediyor ve öncü sinyal görevi görüyor.
Bu noktaya kadar incelediğimiz verilerin hepsi Fed’in haziranda faiz artırımı konusunda elini güçlendiren gelişmeler. Uzun vadeli enflasyon beklentilerini etkileyecek diğer faktörler petrol fiyatları ve dolar endeksi. Petrol fiyatları nisan sonundan bu yana yaklaşık 5 dolar yükseldi. Fed’in bakacağı bir diğer değişken dolar endeksi. Doların güçlenmesi ithalat fiyatlarını ve dolayısıyla enflasyonu düşürdüğü için Fed’in işine gelmiyor.
Dolar endeksi nisan sonundan bu yana hemen hemen sabit kaldı. Ancak endekste ani değişikliklere sebep olabilecek iki risk var. Bunlardan biri, bir süredir geri planda olan ve her an yüzeye çıkabilecek Çin tehlikesi. Çin’den gelen haberler bir süredir sakin ama veriye tam olarak güvenilemiyor. İkinci risk ise Brexit referandumu. Fed’in haziran toplantısından hemen sonra yapılacak bu referandumda Britanya Avrupa Birliği’nden çıkma kararı alırsa, bunun yaşatacağı finansal sarsıntı dolara karşı güvenli liman talebini tetikleyecektir. Tutanaklarda da dile getirilen bu risk yabana atılamaz. Bu noktada anket sonuçları önemli. Eğer Fed Brexit referandumuna rağmen faiz artırırsa, o zaman Fed’in referandumdan hayır sonucu çıkacağına olan inancı tescillenmiş olur.