Bu hafta Amerikan Merkez Bankası Fed, bir kez daha beklentilere paralel hareket ederek faiz artırımına gitmedi. Ancak toplantı metinine eklenen “yakın vadede ekonomik görünüme ait riskler azalmıştır” ifadesi, bir sonraki toplantıda faiz artırımına kapı açabilecek “şahin” bir ifade.
Toplantı öncesi, Fed’de çalıştığım son üç yılda bölüm direktörlüğümüzü yapan Vincent Reinhart’ın bir yorumu dikkatimi çekti... Reinhart şöyle demiş:
“Fed Temmuz toplantısında Eylül ayını tekrar canlı hale getirecek bir hamle atar, ancak faiz artırımını Aralık ayından önce yapmaz.”
Gelişmeler şimdilik Reinhart’ın bu yorumuyla oldukça tutarlı. Eylül ayının gerçekten masada olup olmadığını ise ağustos sonunda yapılacak Jackson Hole toplantılarında konuşacak Fed Başkanı Janet Yellen’in vereceği mesajlardan anlayacağız.
ABD ekonomisinde ikinci çeyrek verileri giderek güçlenirken, Fed’in hala neyi beklediğini soranlar artmaya başladı.
Temel neden
Fed’in bekleyişinin temel sebebi, risk almak istememesi... Yani ikinci sıkılaştırıcı adımı atmadan önce, ekonominin kazanmış olduğu momentumdan emin olmak ve eğer yavaşlatıcı bir adım atmazsa enflasyonun hedefi aşacağından emin olmak istiyor. Bunun için de sırf içerideki gelişmeleri takip etmesi yetmiyor. Çünkü ABD dışında özellikle Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) tarafından uygulanan gevşek politikalar, ABD ekonomisi üzerinde bire bir etki yapıyor. Ancak bu etkiler çelişebiliyor ve net etkiyi önceden kestirebilmek zorlaşıyor.
Bunu daha iyi anlatabilmek için şekilde mavi çizgi Dolar endeksini (sol eksen), kırmızı çizgi ise ABD 10 yıllık tahvil faizini gösteriyor (sağ eksen).