Mart toplan-tısına iki hafta kalan Fed’in faiz artırıp artırmama kararının büyük ölçüde enflasyon verisiyle şekillenmesi bekleniyor. İşte bu nedenle Fed’in yüzde 2’lik hedefini belirleyen PCE enflasyon verisinin yüzde 0.7’den 1.3’e yükselmesi oldukça önemli. Bu gelişme bir taraftan Yellen’in bir süredir söylediği “Petrol fiyatı ve güçlü doların etkileri azaldıkça enflasyonun yükselişini görmeye başlayacağız” söylemini doğrulayarak Fed’in ekonomik öngörülerini doğrularken bir yandan da acaba martta faiz artırımı gelir mi sorusunu gündeme getiriyor. Gelen enflasyon verisi güçlü olmasına rağmen bu verinin martta faiz artırımı getireceğini zannetmiyorum. Böyle düşünmemin sebeplerini özetleyecek olursam:
1) Fed önceden sinyalini vermeden faiz artırımına gitmiyor. Mart toplantısı öncesi Başkan Yellen ve Başkan Yardımcısı Fischer’den gelen sinyaller güvercin bir tonda olup ocakta finansal piyasalarda görülen bozulmanın yarattığı tedirginliğe işaret ediyordu.
Fed’in aralık toplantısı sonrasında yaşanan global çalkantılar ABD borsalarında yüzde 8 gibi ciddi düşüşlere sebep oldu. Fed borsayı stabil tutmak gibi bir amaç gütmese de, borsadaki bu düşüş global fırtınanın ABD ekonomisine yansımasından duyulan endişeleri dile getiriyor. Ocak toplantısından sonra verilen güvercin tonda açıklamalar bile borsayı yüzde 2 yükseltebildi. Bu nedenle Fed piyasaların ABD ekonomisine olan inancını tekrar sağlamlaştırmadan yeni faiz artırımına gitmeyecektir.
Peki son enflasyon verisi piyasa algısını yükseltir mi?
2) Piyasaların ABD ekonomisine olan inancını son gelen enflasyon rakamından çok bu verinin bundan sonraki aylara ait beklentileri nasıl etkilediği belirler. Geçen hafta açıklanan veri ocak ayına ait enflasyon rakamını yansıtıyordu ve hizmet sektöründeki fiyat artışları ile şekillenmişti. Eğer petrol fiyatlarında ocak ayında görülen düşüşün etkileri gecikmeli gelirse bu durum şubat ayı enflasyonunu da aşağı çekebilir. Nitekim hafta başında Euro bölgesi için açıklanan negatif şubat ayı enflasyonu için yapılan açıklamada petrol fiyatlarının rolü vurgulandı. Bu şartlar altında Fed tek ocak ayı verisine bakarak faiz artırım kararı vermeyecek ve bekleyecektir.
3) Son olarak geçtiğimiz hafta sonu yapılan G20 toplantılarında liderler dünya ekonomisini içinde bulunduğu rehavetten kurtarabilmek için her türlü para ve maliye politikası aracını kullanma konusunda hemfikir olduklarını dile getirdiler. Böylesine hassas bir ortamda Fed’in faiz artırım kararında çok da kafasına göre hareket edemeyeceğini ve adeta mayın tarlasında yürüyormuşçasına dikkatli ve yavaş ilerleyeceğini söyleyebiliriz.