Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

Bu haftanın önemli bir gelişmesi hızlı artışıyla dikkatleri üzerine çeken enflasyon rakamı oldu. Her ne kadar geçen haftaki enflasyon raporu sunumu sırasında Başkan Çetinkaya’dan temmuz enflasyonunun yüksek olacağına dair uyarı almış olsak da gelen rakam yüzde 0.6 olan piyasa tahminlerinin iki katı olunca senelik enflasyon yüzde 8.8’e yükseldi. Enflasyondaki aylık artışın temel belirleyenleri gıda ve tütün kalemleri oldu. Para politikası gıda fiyatlarını etkileyemez deyip sadece çekirdek enflasyona baksak onun da hâlâ 8.86 seviyesinde olduğunu görüyoruz.

Haberin Devamı

Hedef % 5’e çekmek

Şimdi enflasyon ve para politikası arasındaki ilişkiyi inceleyelim. Malum, para politikasının birincil hedefi enflasyonu yüzde 5’lik hedefe çekebilmek. Enflasyonu düşürebilmek içinse para politikasının elindeki tek silah politika faizini yüksek tutmak. Merkez Bankası uzunca bir süredir iki sene sonra yüzde 5’lik hedefe ulaşılacağı sözünü veriyor ama hedef malesef yakalanamıyor. Karne böyle kötü olunca Merkez’in inandırıcılığı da zedelendiği için konulan hedefler enflasyon beklentilerini de en ufak bir şekilde etkilemiyor. Temmuz itibarıyla iki sene sonrasının enflasyon beklentisi yüzde 7 civarında seyrediyor. Oysa ki enflasyonla mücadelede belki faizden de daha önemli olan unsur beklentileri yönetebilmek. Kredibilitesi bu kadar zarar görmüş bir Merkez Bankası eğer hedefi tutturma niyetinde samimiyse bence daha agresif bir para politikası izlemeli ve belki hedefin biraz altına düşebilecek bir enflasyon riskini de göze almalıdır. Aksi takdirde kemikleşmiş olan rehaveti silkeleyip beklenti kanalını tekrar devreye sokmak mümkün olmayacaktır.

Oysa Merkez’in icraatına baktığımızda, olması gerekenden daha agresif bir para politikası şöyle dursun, bilakis, bir faiz indirim döngüsü içinde olduğumuzu görüyoruz. Merkez para politikası koridorunu daha simetrik bir hale getirmek için marttan beri üst bandı 2 puan indirdi. Bu indirim bankaların Merkez’den aldıkları borcun ortalama fonlama maliyetini de 1 puan indirdi. Fonlama maliyetindeki azalış mevduat ve kredi faizlerine de belirli ölçülerde yansıdı. İyi güzel de bu hikâyede garip bir durum var. O da bu gelişmelerin “sıkı” para politikası değil “gevşek” para politikasıyla bağdaşan adımlar olması. Çünkü kredi faizlerindeki azalış talebi canlandırır, talepteki artış fiyatları tetikler. Mekanizma böyle çalışır. Hem talebi canlı tutup hem fiyatları düşük tutamazsınız.