Avrupa Merkez Bankası (ECB) dünkü toplantısında ekonomiyi canlandırmak amacıyla yürüttüğü sıradışı para politikalarının dozunu artırma kararı aldı.
“Avrupa’da en kötü, geriye kaldı” diyebilmek için henüz çok erken... En son açıklanan veriler 2015’in son çeyreğinde büyümenin yüzde 0.3 olduğunu gösterirken şubat ayında fiyatlar yüzde 0.2 geriledi. Bu şartlar altında ECB’nin genişlemeci para politikalarını artırma kararı makul bir adım.
Hafta içerisinde misafir olduğum Barış Esen’in programında sıradışı para politikalarının etkinliğine dair kafalardaki yaygın soruları tartıştık. Bu vesile ile tekrar özetleyelim:
1) Avrupa’dan gelen veriler hâlâ son derece zayıfken tahvil alımı ve negatif faiz politikaları başarılı diyebilmek mümkün mü?
Evet, bence mümkün. Örnek vererek açıklayalım. Başınız ağrırken aldığınız ağrı kesiciye rağmen baş ağrınız geçmediyse buradan ağrı kesicinin işe yaramadığı sonucunu çıkaramazsınız. Çünkü eğer ağrı kesiciyi hiç almasaydınız baş ağrınızın şiddetinin daha da artabileceği ihtimalini göz ardı edemezsiniz.
Çıkarabileceğiniz sonuç, ağrı kesicinin yeterli olmadığı sonucu olabilir. Bu şekilde bakıldığında ECB’nin de neden ilacın dozunu giderek artırdığını anlamak mümkün.
İşe yarar mı?
Keza ECB’den iki iktisatçı ile negatif faiz politikalarının ve tahvil alımlarının bankacılık sistemi üzerinde etkilerini inceleyen araştırmamız yukarıdaki argümanı destekliyor. Elde ettiğimiz bulgular Avrupa bölgesindeki bankaların negatif faiz döneminde ellerindeki likiditeyi ECB’de daha az tutup bu fonlarla daha çok kredi verdiklerini, daha çok riskli ülke bonolarına yöneldiklerini ve borçlarını azalttıklarını gösteriyor.
2) Talep yokken faizi negatife de düşürseniz kredileri artırabilir misiniz?
Cevap, yine evet. Para politikası zaten esas olarak ekonomi yavaşladığı zaman borçlanma maliyetlerini düşürmek sureti ile kredi talebini artırma prensibine dayanır. Yani negatif faizin olmadığı normal para politikası uygulamalarında da amaç ekonominin durgunlaştığı dönemlerde faizi indirerek ucuz kredi maliyetinin talebin canlanmasına vesile olmasıdır.
ECB’nin bankaların kendilerinde tuttukları mevduatlara uyguladığı negatif faiz, politika faizinde sıfır alt bandına dayanılan bir ortamda geliştirilmiş yaratıcı bir uygulama. Belki son çare...
Mevduat faizinin negatife inmesi önce piyasa faizlerine daha sonra kredi faizlerine yansıyor. Düşen kredi faizi de araştırma bulgularımızda da gözlemlediğimiz gibi borç almayı teşvik ediyor.
Sonuç olarak söyleyeceğim, ECB’nin bir merkez bankası olarak para politikası adına elinden geleni yaptığı şeklinde. Peki bütün bunlar yeterli olur mu? Zor... Başkan Mario Draghi işte bu nedenle maliye politikasından yardım istiyor.