Dolarizas-yon, bir ülke vatandaşlarının yerli para birimi yerine yaygın olarak ABD Doları ya da başka bir yabancı para birimini kullanması anlamına geliyor. Türkiye’de yılların getirdiği bir alışkanlıkla süregelen bu uygulama kökeninde yüksek enflasyonla yaşadığımız yıllardan gelen bir alışkanlığı yansıtıyor. Enflasyona karşı tasarruflarının değerini korumak, uzun vadeli kontratlardan elde ettiği geliri sabitlemek isteyen vatandaş TL yerinde doları tercih ediyor.
Dolarizasyon döviz kurunun sakin olduğu dönemlerde sınırlı boyutlarda kaldığı için gündemi meşgul etmiyor. Ama ne zaman ki döviz kuru ani sıçramalar gösteriyor, o zaman dolarizasyon tekrar hızlanıyor ve gündeme oturuyor.
Türkiye de şu anda böyle bir dönemden geçiyor. Kasım başında 310 TL’ye aldığınız 100 doların kasım sonunda 342 TL’ye yükselmesi ne anlama geliyor?
1) Sözleşme gereği kira, maaş gibi ödemesini dolar cinsinden yapacak olan ama geliri TL cinsinden olan işletmeler ciddi bir yük altına giriyor. Önce kâr marjları azalıyor, dalganın devam etmesi durumunda iflas tehlikesi başlıyor. Ödemeyi yapan mağdur durumundayken, eğer alacaklı durumundaysanız, kurdaki yükselişi göz önünde bulundurup TL cinsinden sözleşme imzalamaktan daha çok kaçmaya başlıyorsunuz. Yani dolarizasyonun dalga boyu artıyor.
2) Dolar cinsinden borcu olup geliri TL cinsi olan şirketler keza benzer bir kıskacın içine giriyorlar.
3) Dolarla bir işi olmayan sokaktaki vatandaş ise kurdaki artışı uzun vadede fiyatlarda genel bir artış yani yükselen enflasyon olarak görürken, daha kısa vadede fiyatları dolara endekslenmiş ithal ürünlerin fiyatlarında ani sıçramalar olarak hissediyor. Böyle olunca, ister istemez tasarruflarda TL yerine dolar tercih edilmeye başlanıyor. Yani bir kere daha dolarizasyon dalgası ivme kazanıyor.
Peki, dolarizasyon nasıl engellenir? Dolara olan talebin artmasında, işlemlerin dolar cinsinden yapılmasında ana sebep TL’nin dolara karşı değer kaybı olduğuna göre çözüm de bu değer kaybını asgariye indirerek olabilir. Dolardaki yükselişin yurtdışı ve yurtiçi kaynakları var. Fed’in faiz artırımlarına aralıkta devam etmesi burada önemli bir etken ve bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok. Bizim yapabileceğimiz, yükselen faiz nedeniyle ABD’ye kaçan parayı içeride tutabilmek için ne yapabiliriz onu düşünmek. Kısa vadede dolar talebini azaltabilmek için TL getirisini artırmak yani reel faizi cazip bir seviyede tutmak gerekiyor. Yani bir taraftan dolar talebinin arttığı bir ortamda, diğer taraftan bankalardan mevduat faizlerini düşürmelerini istersek, zaten dolarizasyona çanak tutmuş, yangına körükle gitmiş oluyoruz.
Uzun vadede öncelikle enflasyonu düşürmek suretiyle dolarizasyonun geleneksel sebebini ortadan kaldırmak gerekiyor ki vatandaş sürekli parasında bir erozyon hissetmesin. Yine ilave olarak TL’yi cazip hale getirebilmek için yatırımlara uygun bir ortam yaratılması, iş hukukunun Batı standartlarına çekilebilmesi, demokratik, şeffaf bir hukuk devleti olduğumuzun yerli yabancı tüm yatırımcılara ispatlanması gerekiyor.