Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yeni dünya düzenine “kural temelli ilişkiler” deniliyordu; ülkeler “dışlanmış, aşağı tabaka, parya ülke” sayılmak istemiyorlarsa bu kurallara uygun davranıyorlardı. Gerçi bu ilişkiler kümesi artık o kadar birbirinin içine girmiş karışmış bir halde ki, bu dışlamaya gerçek bir yalnız bırakma eylemi, bir aşağılama söylemi eşlik edemiyor; ülkelerin yaptıkları yanlarına kalıyordu. Kınamalar bile yasak savma cinsindendi.

Kurallara bağlı düzen ve normlar, Trump öncesinde de düzgün işlemiyordu. ABD ve Batı’nın işine geldiği sürece öyle bir düzen varmış gibi görünüyor. Gelmeyince, o kuralları koyanlar, kuralların etrafından dolaşmak için usturuplu bir yol buluyor ve güya kurallar delinmemiş oluyordu. Şimdi, Trump, bu “usturuplu davranma” nezaketini de kaldırıp attı; görünüşte zevahiri kurtaran bir kulp takma gayretini de reddetti.

Haberin Devamı

Kural-temelli ilişkinin zıddı, “orman kanunları” dediğimiz düzendir. Trump, bu gidişle blöf yapmadığını, pazarlıkta el yükseltmeye değil, gerçekten kanıtlayacak söylemlerle bir orman düzenine doğru ilerlediğini göstermektedir.

Jeopolitik analizlerinde bir çok uzman, “American Exceptionalism” anlayışının (Amerika’nın benzersiz ve üstün olduğu görüşü) artık bittiğini, “American Supremacy” tanımının sona erdiğini, yani Amerika’nın dünyadaki bütün denizleri ve karaları her an takip edip beğenmediği her duruma istediği her an müdahale edemeyeceğini söylüyor. Ancak, ne kadar analiz düzeyinde geçerli görünse de, bu iddia, sahada hiç test edilmedi.

Hele bugün ABD’nin başında, işe başladığının ilk üç haftasında sadece mevcut kanun ve yönetmelikleri değil, aynı zamanda temel anayasal ilkeleri, Kongre’nin tahsis ettiği bir ödeneğin harcanmasını engelleyerek, yasaları sadakatle uygulama yükümlülüğünü gözardı ederek ve ABD vatandaşlığının doğumla edinilen bir temel hak olduğu kuralını kaldırarak, çiğneyebileceğini gösteren bir başkan var. Bu kişinin, “Bizim güvenliğimiz için gerekli!” diye bir NATO ülkesinin topraklarını ilhak edeceğini, dost bir ülkenin olan deniz kanalına “Bizim olmasında fayda var!” diye el koyabileceğini açıklayan Trump’ın “Kural temelli ilişkiler” düzenine lafta bile saygı göstermeyeceği açıktır.

Haberin Devamı

ABD’nin NATO’da büyükelçiliğini yapmış, bugün Chicago Küresel İşler Konseyi başkanı olan Ivo Daalder, Trump’ı ancak ve sadece Amerikan mahkemelerinin ve federal savcılarla yargıçların durdurabileceğini söylüyor.

Demokratik bir hukuk sistemi bulunan bütün ülkelerdeki gibi, ABD’de de bakanlıklar yasayla kurulur ve bütün devlet dairelerine alınacak memurlar bir güvenlik soruşturmasından geçirilir. Trump, önceleri hiç hoşlanmadığı, sosyal medya, uzay ve Tesla milyarderi Elon Musk’a kurması için izin verdiği Hükümet Verimliliği Bakanlığı (DOGE) elemanlarına güvenlik soruşturmasından geçmeden, ABD’nin bütün kamu verilerine, kimin ne kadar kazandığı ve ne kadar vergi verdiği dahil, hükumetin bütün harcamalarına, gizli-açık bütün uluslararası yardım listelerine erişim izni verdi.

DOGE aslında yasayla kurulmadığı için resmen bakanlık değil; Musk da bakan sayılmıyor. Ancak Musk, hakkında ırkçılık yaptığı iddiasıyla soruşturma açılmış kişileri bile bu hassas (ve çoğu mahrem) bilgileri inceleyerek, yaklaşık 2 milyon federal memurun işine son vermekle görevlendirdi. Dahası, Musk, bugün emeklilik dilekçesi verirlerse altı ay tam maaş alacaklarını söyleyerek 3 milyon federal memura çağrıda bulundu. 65 bin kişinin bu teklifi kabul ettiği söyleniyor.

Haberin Devamı

Federal Memur Sendikası ve bir çok dernek ile 18 eyaletin adalet bakanı mahkemelere başvurarak Musk ve adamlarının ABD Hazine Bakanlığı bilgisayarlarına erişimini yasaklattılar. Bu yasak ne kadar geçerli olacaktır? Trump başkanlık kararnameleri ile bu kişilere yetki verme hakkına sahip olduğuna göre, mahkemeler Trump’ı ne kadar durdurabilecektir? Grönland, Panama veya Gazze’yi işgal için asker gönderirse, Kongre’de tam desteği olan Trump’a kim engel olabilecektir? Yeni dünya düzensizliğine doğru gidiyoruz.