Haftanın en flaş gelişmesi şüphesiz Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı bırakacak olması haberi oldu. Davutoğlu başbakanlığı öncesi dönemde de oldukça yüksek bir profile sahip olmakla birlikte, ekonomi ve özellikle para politikasının işleyişi konularında yorum yapmadığı için benim açımdan kapalı kutuydu. 5 Nisan tarihinde “Enflasyonla birlikte faiz de aşağı yönlü bir trend içine girecek” yorumu benim o gün tesadüfen canlı yayında değerlendirme şansı bulduğum ve takdir ettiğim bir yorum oldu.
Enflasyon...
AKP içerisinde faiz ve enflasyon arasındaki nedensellik konusunda ciddi fikir ayrılıkları var. Bu fikir ayrılığının ucu ise Merkez Bankası’na baskıya kadar gidiyor. Yüksek faizin enflasyona sebep olacağına inanan grup bu sebeple Merkez’in faiz indirimleri yapması görüşünde. Buna karşılık “Babacan ekolü” diye adlandırabileceğim, sonradan Mehmet Şimşek’in temsil ettiği ikinci grup ise yüksek faizin enflasyonu düşürmek için bir araç olduğu ve ancak enflasyon düştükten sonra faizlerin indirilebileceğini savunan grup. Ekonomi teorisi bu ikinci grubu destekliyor. Davutoğlu’nun 5 Nisan yorumu kendisinin enflasyon-faiz tartışmalarındaki görüşünü belki de en net bir şekilde ortaya koyan ve ekonomi biliminin öğretileriyle tutarlı bir yorumdu.
Davutoğlu’nun yerine gelecek isim piyasaları tedirgin ediyor. Yeni gelecek ismin ekonomi prensiplerine uzak bir isim olması ihtimali risk primini artırırken, bu belirsizlik borsayı düşürüyor ve TL’yi değersiz kılıyor.
Şimdi gelelim son enflasyon raporu toplantısında Merkez’in vermiş olduğu sinyallere. Merkez Bankası sadeleşme sürecinin başladığı ve bu süreç kapsamında koridorun üst bandında bir dizi faiz indirimleri geleceğinin sinyalini verdi. Yani gaza basmaya başladığına işaret etti. Bunun doğru para politikası duruşu olabilmesi için Merkez’in enflasyon beklentilerinin düşüş göstermesi yani yolun yokuş yukarı olduğuna inanması gerekir. Ancak o zaman gaza basarken hızı (yani enflasyonu) artırmazsınız. Merkez 2016 sonu enflasyon tahminin henüz değiştirmedi. Dolayısıyla, yol koşullarında bir değişiklik beklenmeden verilen bu gaza basma sinyal bence aceleci. Hafta başında açıklanan veri bir taraftan manşet enflasyonun zayıfladığı izlenimi yaratarak Merkez’in elini güçlendirir gibi görünse de çekirdek enflasyondaki katılık aceleci davranmanın yanlış olduğuna işaret ediyor.
Son yaşanan gelişmeler ve dolardaki ani yükseliş enflasyon üzerindeki yukarı yönlü baskıları daha da artıracaktır. Yani yolun aşağı yönlü meyili giderek daha da keskinleşirken, Merkez’in ayağını gazdan çekmesinde (yani sadeleşmeyi ertelemesinde) fayda var. Aksi takdirde enflasyon raydan çıkabilir.