Geçtiğimiz hafta sonu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak akademisyen ve ekonomistlerle İstanbul’da bir araya geldi. Katılımcılardan Türkiye ve dünya ekonomisi konusunda geri bildirim alan Bakan Albayrak söylenenleri dinledi, netleştirmek istediği noktalarda ilave sorular sordu ve notlar aldı. Toplantıda oldukça geniş bir yelpazeden görüşe yer verilirken, Bakan Albayrak eleştiri ve tavsiyeleri teşvik eden ve alternatif görüşleri bir arada değerlendirmek isteyen bir tutum sergiledi.
Uzmanlık alanım parasal iktisat olduğu için toplantıyı bu çerçevede değerlendireceğim. Toplantıda bu konuda üç noktayı vurguladım:
1) 2006 sonrası dönemde açık enflasyon hedeflemesine geçen Türkiye’nin enflasyon hedefini bir türlü tutturamamasında önemli bir neden para politikasının yeterli sabrı gösterememesi. Geçmişe dönük zayıf performans, ileriye dönük beklentileri de bozuyor ve enflasyonda yapışkanlık oluşuyor. Bu da enflasyonla mücadelenin belini büküyor. Bundan sonraki dönemde yüzde 5’lik enflasyon hedefinin tutturulması samimi bir şekilde isteniyorsa yeni bir sayfa açılmalı ve Merkez Bankası piyasaları şaşırtacak bir sabırla sıkı duruşunu korumalı.
2) Para politikası iletişimi netleşmeli, neyin neden yapıldığına dair makroekonomik temelleri sağlam açıklamalar yapılmalı ve bu açıklamalara sadık kalınmalı.
3) Hükümet, ideal faiz oranı konusundaki görüşlerini Merkez Bankası ile kapalı kapılar ardında tartışmalı. Medya önünde faiz tartışması olmamalı ve Merkez yıpratılmamalı. Albayrak’tan bu konuda edindiğim izlenim hükümet kanadında bir farkındalık oluştuğu ve özellikle eylül sonrası dönemde bu tür demeçlerden kaçınıldığı şeklinde oldu. Bu hassasiyetin bundan sonraki dönemde devam etmesi hem Merkez’in kredibilitesini artıracak hem de kur ve faizdeki yukarı yönlü baskı ve oynaklığı azaltacaktır.
Enflasyonla mücadelede beklenti yönetimi kritik. Beklenti şekillendirmek ise kolay iş değil. Piyasalar geleceğe yönelik enflasyon beklentilerini oluştururken ister istemez geçmişteki performansa ve geleceğe yönelik sinyallere bakıyorlar. Eğer bu sinyallerde geçmişte verilen sinyallerden farklı bir tavır görmüyorlarsa o zaman doğal olarak beklentileri aşağı çekme konusunda isteksiz oluyorlar. Dolayısıyla, artık kemikleşen yüksek enflasyon beklentisini kırmak ve yeni bir başlangıç yapmak istiyorsak geçmişten farklı sinyaller vermemiz ve uygulamamız gerekli. Bu da sabırlı bir sıkı duruş gerektiriyor.
Ne kadar sürmeli?
Bakan Albayrak’ın özellikle fikir almak istediği bu konuda toplantıya katılan iktisatçıların çoğunluğu “enflasyon trendinde kalıcı bir düşüş” olana kadar faiz indirimi olmaması gerektiğinde hemfikirdi. Ancak trendde kalıcı düşüşün ne kadarlık bir süreye tekabül ettiği konusunda önemli görüş ayrılıkları vardı. Bazı katılımcılar enflasyonda mart ayına kadar gözlemlenecek bir düşüşün faiz indirimi için yeterli zemin oluşturacağını savunurken, benim de dahil olduğum diğer görüş, trend oluşumunun daha uzun bir süre gerektirecek teknik bir süreç olduğunu not etti.