27 Mayıs 1960’ta gerçekleşen askerî darbenin ardından bir süre Kıbrıs’a Bayraktar atanmadı, TMT’ye Türkiye’de verilen eğitimler durduruldu ve Ada’ya silah sevkiyatı yapılmadı. 1962’de Albay Kenan Çoygun’un Bayraktar olarak atanmasıyla TMT’nin faaliyetleri eskiden olduğu gibi yürütülmeye başlandı ve TMT, Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar önemli görevler üstlendi.
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduktan üç ay sonra Türkiye’de 27 Mayıs askeri darbesi olur. Albay Rıza Vuruşkan 1960’a kadar TMT’nin örgütlenmesini tamamlar ama ihtilal ile birlikte TMT, Kıbrıs’ta bunalımlı bir döneme girer. Türkiye’de her seviyeden 1500 kadar subay emekli edilir. TMT’nin bağlı olduğu Tetkik ve Seferberlik Dairesi Başkanı Daniş Karabela Paşa da emekliye sevk edilen paşalar arasındaydı. Böylelikle TMT için kilit olan personel görevlerinden ayrılmış ve yeni isimler göreve atanmıştı.
Rauf Denktaş o dönemi şöyle anlatır: “27 Mayıs İhtilali oldu. Mağusa’da görev yapan mağrur bir yarbay vardı, meğer ihtilali yapanların içinde adamı varmış. İki-üç raporla 24 saatte Rıza Vuruşkan’ı görevden aldırttı ve kendisi başkan oldu. Başkan olur olmaz Dirvana’nın sathına girdi. Mağusa’dan Lefkoşa’ya geldi.”
Burada bir parantez açıp Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Kıbrıs Büyükelçisi Mehmet Emin Dirvana ile Rauf Denktaş arasında yaşanan kavgaya bakmak lazım. Bu kavga Dirvana görevden ayrıldıktan sonra da Milliyet gazetesinde devam etmiş bir kavgadır. Karşılıklı ağır suçlamalar içerir. Dirvana, Rauf Denktaş’ı Ada’nın taksimi için uğraşmak ve provokasyonlar yapmakla suçlar, suçlamalar cinayet emri iddialarına kadar uzar.
TMT’NİN KAYIP İKİ YILI...
Ülkeyi yöneten Milli Birlik Komitesi o dönem TMT konusunda kendi içerisinde ikiye bölünür. Kurucu antlaşmayla Ada’ya giden Türk Alayı’nın yeterli olduğunu düşünen grup ile TMT’ye ihtiyaç olduğunu düşünen grup arasında bir mücadele yaşanır. Bu süre boyunca yeni Bayraktar atanmaz, Türkiye’de verilen eğitimler durur ve Ada’ya silah sevkiyatı yapılmaz. Daha sorunlu olan alansa, Adnan Menderes’in başbakan olduğu dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinden Kıbrıs’a yollanan silahların Yassıada’da yargılama konusu olmasıdır. Darbeyi yapanlar kayıp silahlarla Menderes’in üniversiteli gençleri öldürtecek bir ordu kurduğunu iddia ederler.
YENİ BAYRAKTAR KENAN ÇOYGUN VE BAŞKA BİR KAVGA...
İki yıl sonunda TMT’nin devam etmesi gerektiğine karar verilir ve 1962’de Bayraktar olarak adaya Albay Kenan Çoygun gönderilir. Kenan Çoygun’un gelmesiyle ikmal ve eğitim işleri eskisi gibi çalışmaya başlar. Tam işler yoluna girdi denilirken bir başka kavga patlak verir. Kanlı Noel döneminde Rumların aradığı Bayraktar Kenan Çoygun ile Ada’daki Türk Alayı’nın Komutanı General Hüsamettin Tanyar arasında yetki savaşı başlar. Bu görüş ayrılığı kısa sürede giderilerek Hüsamettin Tanyar Paşa pasifize edilir. 1963 olaylarına kadar Ada’ya öğretmen, din görevlisi ya da farklı statülerle gelen Sancaktarlar 1963 olaylarından sonra Türk Alayı’nın değiştirme birliklerinin ferdi olarak Ada’ya ayak basmaya başlarlar ve aynı yöntemle de Ada’dan ayrıldılar. İlk Bayraktar’tan sonra gelen Bayraktarlar adaya elçilik personeli olarak gönderildiler.
KIBRIS’A SİLAH SEVKİYATI VE İHANET
Kıbrıs’a ilk silah sevkiyatını üç kahraman Türk genci gerçekleştirdi. 70 sterline satın alınan sandal kullanıldı. Vehbi Mahmutoğlu, polis ağabeyi -Cafer Mahmutoğlu’ndan!- sağladığı borç para ile küçük teknenin sahibi oldu. Arkadaşları Asaf Elmas ve Cevdet Remzi’yi yanına aldı. Kendilerine ‘Arı Grubu’ denildi. İlk eylemleri, Ağustos 1958’de gerçekleşti. Anamur’dan temin ettikleri 10 makineli tüfek, 20 tabanca ve iki sandık mermiyi başarıyla ulaştırdılar. Azgın dalgalara karşı sadece kürekleri vardı. Başka seferler de yaptılar. 9 Kasım 1958’de, yüklerini boşaltamadan, azgın fırtınaya yakalanıp açık denizde kayboldular.
Özel Harp Dairesi’nin İstanbul’dan satın aldığı 25 tonluk tekneye Asım Elmas anısına Elmas adı verilmişti. O tekne de beşinci seferinde İngiliz Gizli Servisi’ne yapılan bir ihbar sonucu yakalandı. Kaptanı tekneyi batırdığı için İngilizler çok az mermiye el koyabildiler.
TÜRKİYE’DE EĞİTİLEN TMT ÜYELERİ
27 Mayıs’tan sonra iki yıl boyunca duran eğitimler TMT açısından büyük önem taşıyordu. Eylül 1958’de Ada’dan 30 kişilik gruplar halinde gelen TMT’li gençler, Ankara’nın 40 kilometre uzağındaki Zir Köyü civarında, Tarım Bakanlığı’nın mülkiyetindeki terk edilmiş çiftlikte eğitime alındı. Programda TSK mensubu subaylar görevliydi. Sonra Antalya’nın ormanlık bölgesinde de kamp kuruldu. Bu kurslarda silah kullanımı, yakın savunma teknikleri, kamuflaj ve istihbarat eğitimleri verildi. 1962’den sonra eğitimler devam etti.
ÖLDÜRÜLEN BEBEK KIBRIS CUMHURİYETİ
Türkiye ile Yunanistan 11 Şubat 1959 tarihinde Zürih’te anlaşmaya vardı. Londra’da da İngiltere’nin ve Kıbrıs’taki iki toplumun liderlerinin onayı alındı. Kıbrıs Cumhuriyeti, Ada’nın iki halkı arasında ortaklık temeline dayandırılan uluslararası antlaşmalar uyarınca 1960 yılında kuruldu. Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörü olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Ada’daki Kıbrıslı Türk ve Rum halklarının eşit siyasi hak ve statüsüne dayandırıldı.
Makarios, Zürih-Londra antlaşmalarının Kıbrıslı Türklere adil olanın ötesinde haklar verdiğini ve 1960 Anayasası’nın işlemez olduğunu öne sürmeye başladı ve 30 Kasım 1963’te anayasanın değiştirilmesi için, Türk Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın veto hakkının kaldırılmasını da içeren 13 maddelik bir değişiklik önergesi verdi. Bu öneriler, 16 Aralık 1963’te Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye tarafından reddedildi.
Sistematik saldırılar
Rum tarafı 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıs Türk toplumuna karşı kapsamlı ve sistematik saldırılara geçti. Kıbrıslı Türkler devlet kurumlarından uzaklaştırıldı. Kıbrıs Türk tarihine “Kanlı Noel” adıyla geçen bu kampanya önceden hazırlanmış olan “Akritas Planı”na göre uygulandı. Türklerin imhası veya Ada’dan atılmasını öngören Akritas planının uygulanması sonucunda, 30 bin Kıbrıslı Türk 103 köyü terk etmek zorunda kaldı. Kıbrıs Türk nüfusu Ada yüzölçümünün yüzde 3’üne tekabül eden, denize çıkışı olmayan ve sürekli kuşatma altında tutulan küçük bölgelere sığındı.
1958’DEN 1974’E TMT’NİN BAŞARDIKLARI...
Türk Mukavemet Teşkilatı, kuruluşundan sonra uzun yıllar boyunca EOKA katliamlarına karşı Kıbrıs Türk halkını korudu. Harekât öncesi Türk Ordusu’nun hava indirmesi ve deniz çıkarması yapacağı bölgelerin belirlenmesinde, Ada üstünde olup biten anlık durumların Ankara’ya iletiminde üstün hizmetler gösterdi. Harekât sırasında ve öncesinde EOKA ile gerçekleşen çatışmalarda bizzat görev aldı, birçok şehit verdi.
PORTRE: DENKTAŞ’IN EN ÇOK KAVGA ETTİĞİ BÜYÜKELÇİ
Türkiye’nin ilk Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçisi Mehmet Emin Dirvana, aslen Kıbrıslıdır. Dedesi 1854-1861 yılları arasında toplam üç kez ve tam 1 yıl 10 ay 11 gün olmak üzere Osmanlı Sadrazamlığı yapmış Mehmet Emin Paşa’dır. Dört erkek kardeşten ikincisidir. 27 Mayıs’tan sonra Dirvana emekli kurmay yarbay iken, Kıbrıslılığı da göz önüne alınarak, 17 Ağustos 1960 tarihinde T.C. Büyükelçisi olarak adaya gönderilir. Görev süresi boyunca Denktaş ile çok kez karşı karşıya gelen Dirvana, iki yıl sonra merkeze alınır. Denktaş-Dirvana kavgasını zirveye taşıyan olay Kıbrıs’ta yayımlanan Cumhuriyet gazetesini çıkaran, Kıbrıs Türk Halk Partisi’nin kurucuları olan Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet’in Nisan 1962’de öldürülmeleridir. Dirvana, cinayet emrinin Denktaş tarafından verildiğini iddia ederken, Denktaş ömrünün sonuna kadar bu cinayetlerin Rum İçişleri Bakanı Yorgacis’in emriyle işlendiğini söyledi.
BİTİRİRKEN...
EOKA’nın 70. yılı Rum Kesimi ve Yunanistan’da kutlanırken, Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs’ta zaman zaman TMT tartışmaları açılıyor. Daha ilginci, İngiltere’ye karşı kurulduğu söylenen EOKA’nın İngiliz’den çok Rum vatandaşı öldürdüğünden kimse bahsetmiyor. Tıpkı Atina’daki Albaylar Cuntası’nın EOKA-B’ye ve Sampson’un yaptığı darbeden söz etmediği gibi. Darbenin hedefindeki Başpiskopos, 18 Temmuz 1974’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Yunanistan’ın Kıbrıs’ı işgal ettiğini söylemişti. Güney’de olan bitenleri unutmak ve 70. yıldaki EOKA ruhunu görmezden gelerek kurulacak şey bir barış değil ancak teslimiyet olur…
BİTTİ