Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Terör örgütü PKK, Öcalan’ın “silah bırakma” ve “kendisini feshetme” çağrısının gereklerini henüz yerine getirmedi. Ama süreç ağır da olsa işliyor… Nisan sonu ya da mayıs başı tarihlerine dönük beklentiler söz konusu derken, DEM Partili Pervin Buldan’ın “Haziran sonuna kadar sürecin tamamıyla başarıya ulaşması bekleniyor” sözleriyle buna eklenen bir tarih daha oldu malum... Sürecin anlamlı aktörlerinden DEM Partili Sırrı Süreyya Önder’in geçirdiği kalp rahatsızlığından kaynaklı bazı yeni gelişmeler de olabilir. Zira Allah şifa versin, Önder’in geçirdiği rahatsızlık uzun bir nekahet dönemi gerektiren bir durum. Dolayısıyla haziran deniliyorsa, önümüzdeki 2,5 ay içinde süreçle ilgili gelişmelere fiilen katılması zor görünüyor. Yine İmralı Heyeti’nden Ahmet Türk’ün de sağlık sorunları nedeniyle bazı görüşmelere katılamadığı biliniyor... Bu durumda da önümüzdeki günlerde DEM Parti, muhataplarıyla da istişare ederek Pervin Buldan’a ilave başka isimlerle yeni bir heyet yapısı oluşturmak girişiminde bulunabilir. Olursa da akla gelecek soru şu elbette: 

Haberin Devamı

İmralı Heyeti değişirse süreci etkileme olasılığı var mı? 

***

Olabilir. Çünkü aynı DEM Parti’den diyalog ortamını zorlayan çok daha farklı sesler, çıkışlar devam ediyor… Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, sürecin hızlı ilerlemesiyle ilgili, daha yeni “Öcalan’ın özgür yaşam ve çalışma koşullarının hızla oluşturulması gerektiğini” söyledi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise son grup toplantısı ve sonrasında gazetecilerin soruları üzerine “iktidardan çağrıya denk düşen bir adım görmedik” sözleriyle sanki bir pazarlık havası varmış algısını tetikleme çabasıyla durumu hâlâ anlamadıklarını ya da anlamak istemediklerini çok net ortaya koydu… Üstelik Öcalan’ın İmralı’ya görüşmeye gelen DEM Partililere kendisiyle, infaz şartlarıyla ilgili herhangi bir talebi olmadığını söylemesine rağmen… Bu da nereden biliniyor? Bizzat DEM Partililer tarafından duyurulmasıyla… Bu durumda da DEM Partililerce gündeme getirilen taleplerle ilgili sözlerin kime, hangi amaca yönelik olduğu koca bir soru işareti… Zira aynılarını terör örgütünün dağ kadrosu Kandil de söylüyor. Bu da DEM Parti içindeki belli fraksiyonların örgütle koordineli yokuş yapma niyeti de olabilir ya da terör örgütünün silah bırakmaması için süreci provoke etmeye çalışan daha başka güçlerin manipülasyonu devrededir. Öyle ya da böyle fark etmez somut olan her ikisinin de samimiyete inancı zorlayan, güven sarsıcı durumlar olduğu... 

Haberin Devamı

***

Dolayısıyla DEM Parti’den beklenti süreçte gelinen noktanın önemini iyi anlamaları ve görüşlerin, konuşmaların birbirlerine aktarıldığı bir aracılık rolünden ziyade onların da daha çözüm odaklı etken olmaları. Nedir o? Sorulduğunda “Biz PKK’lı değiliz, PKK’ya silah bırak diyemeyiz. Onlar adına konuşamayız” diyorlarsa öncelikle onların savunuculuğundan, aynı dilde konuşmaktan vazgeçmeleri… Yoksa bu doğrudan bir taraf terörü bitirmek derdinde, diğer tarafta hâlâ onun üzerinden çıkar peşinde demek. Bu bağlamda yanıtı anlamlı kritik soru da şu aslında: 

Haberin Devamı

DEM Parti PKK’yı bırakacak mı?... 

Mesela süreç adım adım olsa da iyi gidiyor… Beklenti de artık fesih ve silah bırakmayla sonlanması ağırlıkla. Ama yok eğer olmazsa, örgüt feshedilmezse, yan çizerlerse ne olabilir? DEM Parti  bir açıklama yapar “biz de çok istiyorduk, bunun için de çok uğraştık ama olmadı, bizi dinlemediler” gibisinden bir çıkışla DEM olarak PKK’yla ilişkimizi kesiyoruz Türkiye partisi olmak istiyoruz der mi, diyebilir mi?... 

Önemli olan bu, yoksa meselenin silahlı tarafı haziran sonu olmazsa bile zaten bitecek. Gereği neyse o yapılacak. Bu kararlılık da devletin en tepe ismince defalarca dile getirildi nitekim... Yani DEM Parti için de karar anı artık...