Bu hafta Avrupa Merkez Bankası ECB’de düzenlenen sıradışı para politikaları konulu çalıştayda negatif faiz politikalarının etkinliğini inceleyen çalışmamızı sundum. ECB’nin uygulamakta olduğu politikaların etkinliği konusunda özellikle yabancı medya kaynaklı pek çok haber çıkıyor. Son dönemde giderek artan “ECB politikaları işe yaramıyor” başlıklı haberlerde yapılan analiz hatalarından yola çıkarak bazı zor anlaşılan noktalara açıklık getirmek istiyorum.
1- Miktarsal genişleme politikalarının etkinliği bankaların merkez bankasında tuttuğu toplam mevduatlarla ölçülemez.
Merkez bankaları miktarsal genişleme ile büyük miktarlarda menkul kıymet satın alırlar. Satın aldıkları bono ve tahviller için yapmış oldukları ödeme bankaların merkez bankalarında tuttukları rezervleri artırmak suretiyle yapılır. Yani bu basit mekanikten anlaşılacağı gibi, varlık alımları bir birim artarsa bankaların merkez bankasında tuttukları toplam mevduat da bir birim artar.
ECB politikalarının değerlendirilmesinde yapılan en yaygın hatalardan biri negatif faiz uygulamasının başladığı Haziran 2014 sonrası bankaların ECB’de tuttukları mevduatlardaki artışa işaret edip “Demek ki politikaları etkisiz, etkili olsaydı bankalar negatif faizle parayı ECB de tutmak yerine kredi verirdi, ECB’deki toplam banka mevduatları da azalırdı” sonucunu çıkarmak. Buradaki hata şu: Sistemdeki toplam likidite miktarı merkez bankası politikaları ile belirlenir. Bankaların bu toplamı artırma ya da azaltma kapasiteleri son derece sınırlıdır. Dolayısıyla, 2014 sonrası bankaların ECB’de tuttukları mevduatın artması tamamen QE politikalarının doğal sonucu. Yani bankalar ECB mevduatlarını alıp krediye dönüştürüyor olsalar da ECB’de tutulan toplam mevduatta azalma olmaz.
Peki bir banka ECB’deki mevduatını alıp bu parayla kredi verse ECB’deki toplam mevduat neden azalmıyor? Örnekle anlatayım. Diyelim ki A bankası ECB’deki mevduatını azalttı ve bununla kredi verdi. Söz konusu kredi harcamaya dönüştüğü anda B bankasına mevduat olarak geri döner. B bankası bunu kredi olarak verse para C bankasına gider. Yani bankalar kredi veriyor olsalar da sistemdeki bankaların ECB’de tuttukları toplam mevduat azalmaz.
2- Toplam kredi hacminde artış görünmemesi politikaların etkisiz olduğu anlamına gelmez.
Bir ekonomi politikasının etkinliğini ölçmek için ham veriye bakmak yeterli olmaz. Diyelim ki 2014 ortasından bu güne geçen dönemde bir taraftan negatif faiz politikası uygulanırken, bir taraftan talep yavaşlamış olsun. Yani bir tarafta negatif faiz politikaları kredileri yükseltirken, bir taraftan da genel talepteki düşüş kredileri azaltacaktır. Böyle bir durumda negatif faizin net etkisini ancak ekonometrik hesaplamalarla ayrıştırabilirsiniz.
Yine bir örnek vererek netleştirmeye çalışayım. Diyelim ki işiniz elma satmak. Elma fiyatını düşürdünüz ve bunun elma satışlarını artırmasını bekliyorsunuz. Ancak tam siz bunu yaparken “Elmalarda hormon var” şeklinde bir haber çıktı ve elma satışlarını baskıladı. Buradan elma fiyatını azaltmak talebi artırmıyor sonucunu çıkaramazsınız. Fiyattaki indirimin elma satışları üzerindeki etkisini ölçmek için önce “hormon var” haberinin etkilerini çıkarmanız gerekir.