Süper Lig’de 2. hafta geride kaldı, geçen yıllara oranla futbol anlayışında değişen fazla bir şey yok. Futbolcular en ufak darbede yere yatıyorlar, hakemler en ufak temasa düdük çalıyorlar. Belli ki gene dura - kalka bir lig izleyeceğiz...
Süper Lig’de yeni sezon başladı... İkinci haftası geride kalan ligde geçen yıllara oranla futbol anlayışında değişen fazla bir şey yok... Futbolcular en ufak darbede yere yatıyorlar, hakemler en ufak temasa düdük çalıyorlar... Belli ki gene dura - kalka bir lig izleyeceğiz...
- Hatayspor, bu ilkel futbolu ile İstanbul’dan puan alıp gitse, futbolun vicdanı sızlardı... Bir takımın bir yıl içinde kadrosu, futbolu, hatta hocası bu kadar geriye gider mi? Hatayspor bu anlayışla geçen yılı asla yakalayamaz...
- Galatasaray’da Sacha Boey tamamdır... Son bir-iki yılda sayısız sağ bek geldi, Boey kadar etkilisi asla gelmedi... Doksan dakika ayakta, doksan dakika hücumda... Takımın olmayan temposunu ayağa kaldırmaya çalışıyor...
- Trabzonspor kalecisi Uğurcan Çakır için üzüldüm... Max Gradel’in penaltısını karşıladı,
Sonuçtan bağımsız yazmalıyım… Özellikle ilk yarıda Fenerbahçe’nin sürekli önde basmasını, rakibe temaslı oynamasını, hırsını ve isteğini beğendim…
Buna rağmen Fenerbahçe rakip ceza alanına henüz girmeden Antalyaspor iki net gol pozisyonunu kullanamadı… Devre bittiğinde Fenerbahçe’nin gol pozisyonu yoktu, Antalya’nın kaçırdığı üç net pozisyon vardı…
O zaman ne anladım ben bu işten… Şunu söylemeliyiz… Fenerbahçe ne kadar istekli oynarsa oynasın, hücumda oyunu organize edecek ve ceza alanı içinde işi bitirecek oyuncuları yok…
Hakkını yemeyelim; Fenerbahçe’nin pozisyonu yok ama, yardımcı kararıyla iptal edilen bir golü var… Tisserand, Amilton‘un önünden topu çaldı, Gustavo golü attı…
Kıla, tüye dokununca bayrak kaldırmaya, düdük çalmaya alışkın Türk hakemliği, aynı alışkanlığı bir kez daha tekrarladı. Yardımcı hakem Cevdet Kömürcüoğlu faul gerekçesiyle bayrağı kaldırdı, VAR kararıyla Halil Umut Meler golü iptal
Hadi, birinci yıl yeni gelmiştiniz, ikinci yıl acemi… Bu üçüncü yıl, ara transferler dahil, 6. transfer sezonu… Üç yılda, 6 transfer döneminde Fenerbahçe’ye layık, iyi, büyük bir golcüyü alıp getiremediniz… Fenerbahçe kulübünün futbol aklı kimse, Sayın Başkan Ali Koç mu, adı hiç eksik olmayan Rogon manajerlik şirketi, ya da bir başkası mı bilemem… Bildiğim şu; Fenerbahçe bu futbol aklını, hemen, hiç zaman yitirmeden, şimdi terk etmeli… İşin gerçeği şu; Bu futbol aklı, Fenerbahçe’yi başarıya götüremedi, götüremez… Bu futbol aklı, bu transfer anlayışı devam edecekse; Güçlü bir Fenerbahçe’yi, taraftarı mutlu edecek takımı görmek hayal olur...
Pereira halen Samatta’nın özgüven kazanmasını bekliyor… Maçı anlatan sevgili Melih Gümüşbıçak’ın yalancısıyım; Fenerbahçe kulübesinde 6 yedek oyuncu, 2’si kaleci… İsteseniz bile 5 oyuncu değiştirme şansınız yok… Böyle kadro
G.Saray bu Diagne’yi 10 milyon euronun üstünde para ödeyerek aldı. Adamın Türkiye’de iyi - kötü her sezon ortalama 20 golü var. Ama Diagne diye ölen Galatasaray yönetimi ve teknik adamları, şimdi her sezon Diagne’yi bir yere sürgüne göndermek için ölüyorlar...
Niye bu kadar para sayıp aldınız, niye göndermek için bu kadar çaba harcıyorsunuz… Siz de ölmeyin, Diange’yi de öldürmeyin. Bırakın yaşasın, bırakın oynasın...
Diagne isterse üç penaltı birden kaçırsın; golde varsa, penaltı yaptırıyorsa, her pozisyonun içine dalıyorsa, bırakın kalsın, bırakın oynasın… Halen anakondaların, sakatlıktan “malulen” emekliye ayrılan Falcaoların peşindesiniz…
Şaşırtıcı bir başlangıç oldu… Giresun önde öyle bir bastı ki, savunmanın mendireği Taylan bile sıkça top kaybetmeye, hatta yana ve geriyle oynamaya başladı… Berkan da zorlanınca, yılın transferi diye taktim edilen Cicaldau, özellikle ilk yarıda görünmeyince, Galatasaray oyun kurmakta, hücuma
Vitor Pereira sahaya adeta bir “intihar” on biri çıkardı. Yanlışını ilk yarı sonunda anladı, ikinci yarıya doğru değişikliklerle başladı ve Fenerbahçe ipten döndü.
Niye intihar on biri... Sol kenarda Novak ile önünde Ferdi ilk yarı boyunca perişan oldular. Fenerbahçe’nin sol kenarı o kadar boş kaldı ki, şansları Hatay’daki Akintola yoktu.
Pereira yanlışı gördü. İkinci yarı başlarken, Serdar’ı stopere aldı, Szalai’yi sola, Novak önüne geçti. Doğru ve F.Bahçe adına dengeyi kuran bir değişiklikti.
Samatta konusunda çok bir şey demem. Çaresizlikten oynattığı belli... Ali Koç döneminde üçüncü transfer mevsimi bu... F.Bahçe halen bu takıma yakışan, atacağı gollerle takımı şampiyonluğa taşıyacak bir santrfor bulamadı.
İddia ediyorum, Samatta’nın 15. dakikada yakaladığı pozisyonu, normal bir santrfor olsa gözü kapalı gol yapardı. Samatta resmen bitik durumda... Eli-ayağı tutmuyor.
Fenerbahçe’de iyi şeyler de var, kötü şeyler de... Şükür, yan pası-geri pası bırakmışlar. Geçen
Avrupa Futbol Şampiyonası sonrasında ısrarla yazdım; az futbolla yetinmeyeceğim diye... Bizi Süper Lig’de kandırıyorlar. Türk hocaları, Avrupa‘nın, dünyanın değişen futbol anlayışına, özellikle son 5 yılda aşırı hızlanan dünya futboluna ayak uyduramadılar.
Millet artık uçarak oynuyor, biz yürüyerek... Milletin futbolcusu tazı gibi çabuk, bizim futbolcular, aldığımız yabancılar da dahil, bir-ikisi dışında hepsi “taş” gibi ağır...
Sözüm başta Fatih Terim, bütün Türk hocalarına... Takımlara hız kazandıramadılar, Türk futbolunu çabuk oynamaya alıştıramadılar. Çareyi sadece transferde aradılar. Hızlı oynamıyorsan, sahaya akıl koyamıyorsan, Avrupa’da ekmek yok.
Psikolog değilim ama maçtan bir akşam önce Fatih Hoca‘nın basın toplantısını izlerken, çarşambanın gelişini salıdan anladım. Son dönemlerde enerjisi bu kadar düşük bir Fatih Hoca görmemiştim. Transfer dedi, sakatlar dedi, PSV‘nin gücü dedi, hepsi kabul ama, bizim bildiğimiz, alıştığmız Fatih Terim gibi esip gürleyemedi.
Götze’nin attığı
Avrupa Şampiyonası bitti, gözler bizim lige ve transfere çevrildi. Kulüpler bu yoklukta önce hocaların bitmez-tükenmez transfer isteklerini yerine getirmeye çalışacak, sonra “mazeret sezonu” yani Süper Lig başlayacak. Hiç kuşkunuz olmasın, sezon değişmesine rağmen en ufak birşey değişmeyecek. Gene aynı şeyleri duyacağız.
* Henüz sezon başı, zamana ihtiyacımız var.
* Transer bitmeden takviye yapmamız gerekiyor.
* Hava çok sıcak... Bu sıcakta futbol oynamak zor oluyor.
* Hava çok soğuk... Bu soğukta futbol oynanmıyor.
* Zemin çok kötü... Futbol oynamamızı engelledi.
* Bu hakemi istemiyoruz.
İtalya Milli Takımı’na hasta oldum. Çok iyi oynadıkları, takım halinde mücadele ettikleri, çok hırslı oldukları için değil... Ulusal marşları çalınırken kendilerinden geçmelerine, milli duygularda zirvelerde uçmalarına hasta oldum, hayran oldum. İstedim ki, Avrupa Şampiyonu olsunlar. Oldular, mutluyum. Çünkü hırs kazansın, aidiyet duygusu kazansın, adanmışlık kazansın istiyorum. Hepsi İtalya‘da vardı.
Bu Mancini‘yi biz arkasına teneke bağlayıp Türkiye‘den kovduk. Adamı rezil olmaktan beter ettik. Ülkesine döndü, kısa bir süre sonra İtalya Milli Takımı’nın başına geçti ve bir tarih yazdı.
Otuz küsur maçtır yenilmeyen, 36‘lık Chiellini ile 34‘lük Bonucci gibi iki dünya devi stoper ile 22 yaşındaki kaleci Donnarumma’yı, 23‘lük uçurtma Chiesa‘yı aynı takımda harman eden Mancini, yarım asır sonra İtalya‘da yeni bir devir başlattı. Unutulmasın; bu Mancini’yi biz kovduk. Beğenmedik ve kovduk...
İngiltere yarı finalde çok hak ettiği Danimarka maçını, hak etmediği bir penaltı ile