Avrupa Şampiyonası bitti, gözler bizim lige ve transfere çevrildi. Kulüpler bu yoklukta önce hocaların bitmez-tükenmez transfer isteklerini yerine getirmeye çalışacak, sonra “mazeret sezonu” yani Süper Lig başlayacak. Hiç kuşkunuz olmasın, sezon değişmesine rağmen en ufak birşey değişmeyecek. Gene aynı şeyleri duyacağız.
* Henüz sezon başı, zamana ihtiyacımız var.
* Transer bitmeden takviye yapmamız gerekiyor.
* Hava çok sıcak... Bu sıcakta futbol oynamak zor oluyor.
* Hava çok soğuk... Bu soğukta futbol oynanmıyor.
* Zemin çok kötü... Futbol oynamamızı engelledi.
* Bu hakemi istemiyoruz.
* Hakem ince ince (ne demekse) doğradı.
* Rakip çok sert oynadı.
* Son yarım saatte yorulduk. (Yorulma, ona göre çalış, engelleyen mi var.)
* Gizli güçler (Bu gizli güçler elli senedir açıklanmadı) bize karşı...
* Penaltımız verilseydi, sonuç böyle olmazdı.
* Çok şanssızdık. (Beceriksizliğin adı şanssızlık oldu.)
* Futbolcular milli takımdan yorgun geldiler.
* Milli maç araları bize yaramıyor.
* Devre arasında mutlaka transfer lazım...
* Aldığımız oyuncular henüz uyum sağlayamadı.
* Şampiyonluğumuzu TFF, MHK engelledi.
* VAR herkese var, bize yok.
* Beni konuşturtmayın.
* Bir konuşursam...
* Bu kartlar da hep bizi buluyor.
* Rakipleri yendik, hakemleri yenemedik...
* Bu sezon sakatlıklar belimizi büktü.
* Şampiyon olamadığımız için üzgünüz.
* Küme düştüğümüz için üzgünüz.
Fazla üzülmeyin... Küme düşen sadece siz değilsiniz. Türk futbolu küme düştü, biz hala üstünde tepiniyoruz. Oysa, “mazeret üretmek” yerine, futbolu yeşertmek, yaşatmak, Avrupa’ya ortak olmak gerekiyor. Küçük rollerden, figüranlıktan bıktık.