HAVALAR FAZLA ISINIYOR

13 Ağustos 2019

Sadece siyasi havayı kastetmiyoruz. Doğal atmosfer de fazla ısınıyor.

Siyasi alanda termometrenin son zamanlarda nasıl yükseldiği malum. Özellikle Orta Doğu’da gerilim had safhada. Doğu Akdeniz’de ve Hürmüz Boğazı’nda da sular giderek ısınıyor.

Asya’dan Afrika’ya kadar dünyanın çeşitli yerlerini iç çatışmalar, terör ve şiddet dalgası kaplıyor. Bu arada ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı, ekonomik alanda da barometrenin ibresini küresel bir fırtınaya doğru kaydırıyor.

Doğanın imtihanı

Gelelim doğal atmosferin fazla ısınmasına…

Gün geçmiyor ki, dünyanın herhangi bir yerinde yeni bir doğal afetin meydana geldiğine dair bir haber gelmesin. Son dramatik olaylardan biri, Çin’in Şanghay bölgesini altüst eden tayfun.

Kasırgalar, seller dünyanın birçok bölgesinde birbirini izliyor. Orman yangınları koca ormanları kül haline getiriyor. (Son olay: Sibirya’daki afet…)

Ya sıcak dalgasına ne demeli?

Yazının Devamı

Güç gösterisiyle diplomasi

9 Ağustos 2019

Türkiye ile ABD arasında önceki gün Kuzey Suriye’de Fırat’ın doğusunda bir güvenli bölgenin kurulmasına ilişkin varılan mutabakat, diplomasinin bir başarısı olarak kayda geçecektir.

İki ülke arasında bir süreden beri gerginlik yaratan bu konuda son günlerde yapılan yoğun müzakereler sonunda nihayet bir uzlaşma sağlanmış ve meselenin askeri bir harekât yerine barışçıl yoldan halli için ortak bir strateji belirlenmiştir.

Bu anlaşmanın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır bölgesinden yığınak yaptığı ve her an harekete geçmeye hazır duruma geldiği bir sırada gerçekleşmesi dikkat çekicidir. Ankara’nın bu güç gösterisiyle kararlılığını ortaya koymasının diplomatik çabaların sonuç vermesinde ve mutabakatın sağlanmasında etkin bir rol oynadığı açıktır.

***

Bu mutabakatın anlam ve önemini, ve de olası sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz:

1) Türkiye açısından müzakerelerde varılan sonuç, önemli ölçüde Ankara’nın isteklerini ve amaçlarını karşılıyor.

Yazının Devamı

Esnek eksen politikası

6 Ağustos 2019

Türk dış politikasında bir “eksen kayması” var mı? Daha açık bir deyişle, Türkiye giderek Batı’dan uzaklaşıyor ve Rusya’nın yörüngesine mi giriyor?

Bir süreden beri özellikle Batılı çevrelerde bu konuda yapılan tartışmalar, son bazı gelişmelerin ışığında yeniden hareketlendi.

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini almasının yarattığı gerginlik, bu gelişmelerin başında yer alıyor. Özellikle ABD’nin şiddetle karşı çıktığı bu Türk-Rus askeri işbirliği konusunda Ankara’nın sergilediği tavır, bu “eksen dağınıklığı”nın açık bir işareti olarak görülüyor. Batı basınındaki yorumlarda, bu vesileyle Türkiye’nin yıllardan beri Batı ile mevcut olan bağlarının zayıfladığı, buna karşılık Ankara’nın Rusya’ya giderek yaklaştığı belirtiliyor. Nitekim son zamanlarda

Türkiye jeostratejik ve askeri alanlarda Rusya’ya yaklaşırken, çeşitli bölgesel meselelerde ABD ve genel olarak Batıdan farklı (hatta zıt) pozisyonlar ortaya koymuştur.

***

Bu gelişmeler gerçekten Türk dış politikasında bir

Yazının Devamı

Sığınmacı tartışması

30 Temmuz 2019

Tartışma yeni değil. Uzunca bir zamandır sürüyor.

Son bazı gelişmeler, ülkemizdeki Suriyeli sığınmacılar meselesini yeniden gündeme getirdi. Konu dış basına da yansıyor.

Son gelişme, İstanbul’da sayısı yarım milyonu geçen Suriyeli mültecilerin geleceği ile ilgili. Bunların çoğu “kayıtsız sığınmacılar”: Yani kayıtları Türkiye’nin başka illerinde yapıldığı halde, İstanbul’a gelip “kaçak” olarak yerleşen Suriyeliler.

İçişleri Bakanlığı’nın aldığı karara göre, bu “kaçaklar” 20 Ağustos’a kadar İstanbul’u terk edecek ve kayıtlı oldukları illere dönecekler.

Karar bu sığınmacıların arasında infial yarattı. Onların temsilcileri bu karardan vazgeçilmesi için Türk yetkililer üzerinde baskı yapmaya çalışıyorlar. Verilen tarihe kadar kaç sığınmacının İstanbul’u terk etmeye razı olacağı, direnenlere karşı nasıl bir tutum alınacağı belli değil.

Bu arada Türkiye’nin bazı kentlerinde, özellikle Kilis’te, son zamanlarda sığınmacılarla yerel halk arasında bir takım olaylar, sürtüşmeler

Yazının Devamı

Kıbrıs sorununda değişen şartlar

26 Temmuz 2019

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Anastasiadis’in 9 Ağustos’ta Lefkoşa’da bir araya geleceklerine ilişkin haber, ilk bakışta, umut verici bir gelişme.

Böylece iki yıldan beri kesik olan Kıbrıs müzakerelerinin başlatılması için BM Genel Sekreteri’nin harcadığı çabalar, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetinin yarattığı gerginliğe rağmen, bir sonuç vermiş bulunuyor.

Ancak BM’nin Kıbrıs temsilcisinin evinde gerçekleşecek olan bu “gayri resmi” buluşma, esas müzakerelerin yolunu açmaya yönelik bir “görüşmeler için görüşmeler” niteliğindedir. Yani amaç, müzakerelerin bundan sonra hangi kıstas ve esaslar ile yapılacağını tartışmak ve buna göre yeni yol haritasını belirlemektir.

Eğer bu konudaki konuşmalarda bir ilerleme kaydedilirse, BM Genel Sekreteri’nin niyeti, eylül ayında BM Genel Kurulu toplantıları sırasında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla beşli bir konferans düzenlemektir.

Kısacası, Akıncı-Anastasidis buluşması, Kıbrıs sorununa

Yazının Devamı

Çok yönlü ilişkiler

23 Temmuz 2019

ABD’nin Türkiye ile F-35 ortaklığını askıya almasından sonra, sıra ekonomik ağırlıklı yaptırımlara gelecek mi?

Washing- ton’dan bu konuda gelen haberler zihinleri karıştırıyor. Bir yandan özellikle Kongre’den yaptırımların uygulamasını isteyen sesler yükseliyor, yönetime yakın bazı çevreler de buna destek çıkıyor. Diğer yandan Başkan Trump Türkiye’ye gösterdiği anlayışını sürdürüyor ve yaptırım uygulamak taraftarı olmadığı mesajı veriyor.

Son günlerde Amerikan basınındaki yazılar konunun Türkiye ile ilgilenen çevrelerde bir hayli tartışılmakta olduğunu ve yaptırımlar meselesinde bir karar aşamasına gelinmediğini gösteriyor.

Yapılan analizler, Temsilciler Meclisi’nden ve Senato’dan böyle bir karar çıksa dahi, Trump’ın bunu uygulamaya koymayacağı, kendi yetkisini kullanarak erteleme yoluna başvuracağı yönündedir.

***

Türkiye’nin F-35 programının dışında tutulması kararına rağmen, Washington’da yapılan resmi açıklamaların Ankara ile ilişkilere ve iş birliğine verilen değeri vurgulaması dikkat çekicidir.

Yazının Devamı

Dış politikada S-400 etkeni

16 Temmuz 2019

Türkiye’nin dışarıdan satın aldığı bir silahın ülkeye getirilmesi hiç bu kadar aleni ve şeffaf bir şekilde cereyan etmemiştir.

Genelde bu tür askeri işlemler tam bir gizlilik içinde yapılır veya olsa olsa kısa bir resmi açıklamayla geçiştirilir.

Rusya’dan S-400 hava savunma sisteminin alınmasıyla ilgili tüm gelişmeler -müzakere aşamasından malzemenin ilk teslimatına kadar- dünyanın gözü önünde gerçekleşti.

Özellikle sistemin ilk parçalarının uçakla Mürted hava üssüne nakli, Savunma Bakanlığı’nın sağladığı canlı görüntülerle ve teknik detaylarla herkese duyuruldu.

Bu istisnai şeffaflık ve başarılı “halkla ilişkiler” faaliyetiyle, dünyaya şu mesaj verildi: ABD’nin baskılarına, hatta tehditlerine rağmen, Türkiye S-400’leri almak ve operasyonel hale getirmek konusundaki beyanlarını hayata geçiriyor.

Bunun anlam ve önemi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en ileri teknolojiye sahip bir hava savunma sistemine sahip olmasının da ötesinde, Ankara’nın kendi çıkarlarına uygun gördüğü bir hareketi bağımsız bir şekilde yapmak cesaretini göstermesidir.

Bu Türk dış politikasında eskisinden farklı bir davranışın ve yeni bir dönüm noktasının işaretini veriyor...

Nasıl karşıladılar?

Yazının Devamı

Sondaj krizi

12 Temmuz 2019

Türkiye Doğu Akdeniz’de giriştiği doğal gaz sondaj çalışmalarını bütün olumsuz dış tepkilere rağmen sürdürmeye kararlı.

Ankara’da yapılan resmi açıklamalar hep bu yönde.

Kıbrıs’ın batısına gönderilen “Fatih” gemisinden sonra, geçen hafta sonu bu kez adanın Doğu bölgesine sevk edilen “Yavuz”un çalışmalara başlamasıyla, “sondaj krizi” yeni bir aşamaya girmiş bulunuyor.

Ankara, bu çalışmaları sürdürme hakkını savunurken, şimdi Kıbrıs Rum Yönetimi’nden yana çıkan birtakım ülkelerle karşı karşıya geliyor.

Bu güçlerin arasında AB’den ABD’ye Rusya’dan Mısır’a kadar çeşitli ülkeler var.

Genelde bu ülkeler, Türkiye’nin giriştiği bu çalışmaları, “Kıbrıs Devleti”nin egemenliğinin ihlali olarak sayıyor ve bu faaliyetin durdurulmasını istiyorlar.

Avrupa Birliği bu konuda sadece bir eleştiri veya kınamayla yetinmeyip Türkiye’yi bu işten vazgeçirmek amacıyla bazı ekonomik yaptırımlar uygulamayı da düşünüyor. Nitekim bu yönde hazırlanan bir karar taslağının önümüzdeki hafta AB Bakanlar Konseyi’nin önüne gelmesi söz konusu.

Neden taraf tutuyorlar?

Yazının Devamı