Samed Karagöz

Samed Karagöz

samedkaragoz@gmail.com

Tüm Yazıları

Son dönemlerde sıklıkla basında bir sanat eserine saldırıldığına dair haberler okuyoruz. Bu haberler basında çıktıkça benzer tarzda eylemler artarak yapılmaya devam edecektir. Günümüz dünyasında bir konu popüler olmayagörsün hemen benzerleri yapılmaya başlanır. Peki sanat eserlerine saldırarak yapılan protesto ne kadar masum?

Hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın bir protestoda veya bir aktivizm eyleminde söz konusu nesneye zarar vermememiz gerekir hele ki söz konusu nesne biricikse, asla yerine bir başkası konulamayacaksa.

Haberin Devamı

Küresel ısınmaya dikkat çekmek isteyen aktivistlerin son dönemde yaptıkları eylemlerde bu hususa ne kadar dikkat ettiklerinden emin değilim. Geçtiğimiz Mayıs ayında Louvre’da yer alan “Mona Lisa”ya yapılan pastalı saldırının basında geniş yer alması bu olayları tetikledi. “Mona Lisa”nın zarar görme ihtimali yok çünkü kurşun geçirmez bir cam var önünde. 1974 yılında, “Mona Lisa”nın Louvre’dan ayrıldığı iki seyahatten biridir, Tokyo Ulusal Müzesi’nde sergilenirken tekerlekli sandalyeyle gelen bir kadın kırmızı sprey boyayla “Mona Lisa”yı koruyan camı boyadı. Amacı müzenin tekerlekli sandalye kullanan kişileri dikkate almamasını protesto etmekti. (Mayıs ayındaki pastalı saldırgan da tekerlekli sandalyeyle gelmişti.) 1956 yılında ise bir başka protestocu “Mona Lisa”ya taş fırlatarak önündeki, o zamanlar kurşun geçirmez olmayan, camın çatlamasına ve eserin zarar görmesine neden olmuştu.

Sanat, aktivizm ve vandallık

Rembrant’ın en bilinen tablolarından “Gece Devriyesi” adıyla anılan eseri de defalarda saldırıya uğradı. 1911 ve 1975’te tabloya bıçakla saldırıldı, 1990’da ise bir uyuşturucu bağımlısı esere asit fırlatıp zarar görmesine neden oldu.

Son dönemlerde yapılan saldırılar neye hizmet ediyor? Gerçekten bir farkındalık oluşturuyor mu? Hiç sanmıyorum. Üzerlerinde “Just Stop Oil” (Sadece Petrolü Durdurun) yazan tişörtler giyen aktivistler, domates sosu, patates püresi gibi yiyecekleri sanat eserlerine fırlatıyorlar, kendilerini eserin önünde duvara yapıştırıyorlar. Amaçlarını ise şu sözlerle ifade ediyorlar: “Sanatla bir derdimiz yok; mesele şu ki evimiz yanıyor.”

Haberin Devamı

Bir başka saldırıda ise şu sözleri sarf ediyorlar: “Van Gogh yaşasa doğayı, yaşamı mı seçerdi yoksa bir sanat eserini mi?”

Bu sorunun cevabını verebilmemiz mümkün değil ama Van Gogh gibi etkileyici “doğa” resimleri yapan bir ressamın eserine yapılan saldırı, büyük bir haksızlıklık.

Bu tarz saldırıların devam edeceğini düşünüyorum. Saldırıların etkisi git gide azalacak, basında daha az yer bulacaklar ve bu eserler tahrip edildikleriyle kalacaklar.

İçinde bulunduğumuz bu şartlara bakarak rahatlıkla bu saldırıların amacını aştığını ve birer vandalizm örneği olduğunu söylemek mümkün. Müzelerin işi ise her eserin önünde cam koyamayacakları ve /veya her eserin önüne bir güvenlik görevlisi olamayacağına göre hayli zor.

Ülkemizde ise ne sanatçılar bağımsız ne iklim aktivistleri etkin olduğu için bu tarz saldırıların olacağına pek ihtimal vermiyorum.