Uzun zamandır üzerinde çalışılan proje nihayet duyuruldu. Ünlü Japon mimar Kengo Kuma, Eskişehir’e çağdaş sanat müzesi yapıyor. Ağırlıklı olarak genç bir nüfusa sahip ve Eskişehir Üniversitesi dolayısıyla çok sayıda öğrencinin yer aldığı Eskişehir’de yapılacak müzenin tasarımı bence son derece başarılı. Şehrin en eski yerleşim yeri Odunpazarı ilçesinde yapılacağı için buranın dokusuna da uyumlu olacak şekilde tasarlanmış. Birbirine geçen ahşap bloklardan oluşan tasarım son derece ilham verici.
Bina inşa edildiğinde büyük ihtimalle Eskişehir’in yeni sembolü olacak. Osmanlı döneminden kalma konakların sıklıkla yer aldığı Odunpazarı’nın genel dokusu da bozulmadan önemli bir dönüşüm geçirecek çünkü bir şehre, bir bölgeye müze kurulduğu zaman o bölgede önemli bir değişim oluyor.
İlham kaynağı olabilir
İlk bakışta tasarım rastgele dizilmiş kasaları andırıyor. Binanın girişinde geniş bir sergileme alanı planlanıyor. Bu bölümde sadece sergiler değil, çeşitli sanat organizasyonlarının da yapılması planlanıyor. Üst katlara çıkıldıkça sergi salonları küçülüyor. Eskişehir ölçeğindeki bir şehrin ihtiyaçlarını karşılayabilecek büyüklükte bir müze olması en baştan planlanmış. İstanbul’la ve onun sanat ortamıyla rekabet etme derdi olmadığı için “kendi” kalarak “özgün” olmaya aday bir müzeyle karşı karşıyayız.
Bu müze diğer Anadolu şehirlerine, Ankara da dahil, umarım ilham kaynağı olur. Bir şehirdeki müze sayısı ve bu müzelerin kalitesi o şehrin gelişmesine önemli katkıda bulunur. Bu vesileyle şehre gelen yerli ve yabancı turist sayısında önemli artışlar olur. Bu gerçeklik tüm dünyada böyle. Louvre Müzesi’nin olmadığı Paris, Hermitage’ın olmadığı Sankt Peterburg, MoMA’nın olmadığı New York eksik kalacaktır.
Son olarak Kuleli binasına 15 Temmuz Müzesi yapılması kararından dolayı emeği geçen herkesi tebrik ederim. Darbe girişiminden hemen sonra bu konuda bir yazı kaleme almış birisi olarak kararı sevinçle karşıladım. Umarım müzenin küratöryel ekibinin seçiminde de aynı başarıyı görebiliriz.
La Fontaine okuyan karga
Birkaç gün önce, aile meclisinde konuşurken bir aile büyüğüm “Bizim çocuklar hiç kitap okumuyor” diye sitemde bulununca ilk sorum “Siz ne okuyorsunuz?” oldu. Eğer evde kitap okunmuyorsa, çocuklar da gençler de doğal olarak kitap okumazlar. Her akşam başka bir dizinin takip edildiği bir evden kitapsever bir gencin çıkması son derece zordur. Tilki aç dolaşırken, karganın ağzındaki peyniri görür. Zaten çok aç olduğu için iştahı daha da kabarır. Kargayı kandırıp peynirini almak için hile düşünür.
- Karga kardeş merhaba!
Karga ağzını açmaz, başıyla selamlar. Tilki hemen sorar: Yoksa hasta mısın?
Karga peynirine daha da dikkat ederek hayır anlamına gelecek şekilde bu sefer kafasını yukarı kaldırmış. Bunun üzerine tilki;
- Uzun zamandır güzel sesine hasret kaldım, bir şarkı söylesene, deyince karga ağzındaki peyniri büyük bir dikkatle pençesiyle tutmaya başlar ve tilkinin isteğini yerine getirmek için o iğrenç sesiyle öter de öter. Tilki bu durumdan hiç memnun olmaz.
- Bu karga La Fontaine okumuş, der.
Hayata dair her duruma, yaşanabilecek her sıkıntıya, her mutluluğa en yüksek derece hazırlık için kitap okumak şart. Kitap okuyan bir kişinin yaptığı işte başarılı olma ihtimali okumayana göre çok daha yüksektir.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024