Geçtiğimiz günlerde Pera Müzesi’nde son zamanların en beğendiğim sergisi açıldı. 6 Ağustos’a kadar açık kalacak sergi “Çiftdüşün: Çiftgörü” başlığını taşıyor. Ulusal ve uluslararası koleksiyonlardan yapılan seçki son derece başarılı bir şekilde yerleştirilmiş. Metin ve imge arasındaki ilişkiyi bir araya getiren serginin küratörü Türkçede “Global Sanat Pusulası” adıyla, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan kitabın da yazarı olan Alistair Hicks. Uzun süre Deutsche Bank sanat koleksiyonunda küratörlük yapan Hicks’in Türkiye’deki ilk sergisi. Yaptığımız sohbette tek olarak kalmayacağının sinyalini aldım.
Alistair, serginin başlığını George Orwell’in “1984” isimli meşhur romanından almış. Orwell distopik romanında devletin tahakküm yolu ve propaganda metodu olan çiftdüşün vasıtasıyla halkı tepkisizliğe sürüklenebileceğini anlatıyor.
Robert Burton’ın “Melankolinin Anatomisi”, Hera Büyüktaşçıyan’ın 2015 yılında Venedik Bienali Ermenistan Pavyonu’nda sergilenen “Kayıp Cennet’in Dili”, Ali Kazma’nın Alberto Manguel’in kütüphanesini anlatan videosu, Waqas Khan’ın eserleri ve Keith Tyson’ın “Stüdyo Duvarı Resimleri” benim en beğendiğim eserler.
Sosyal medya paylaşımlarına bakınca Erdem Taşdelen’in 48 adet kartvizitten oluşan eseri, Yuri Albert’in “Ben Lichtenstein değilim!”i ve Gavin Turk’un “Retorik Somun” isimli eserleri en çok paylaşılanlar arasında.
Ali Kazma’nın az önce bahsettiğim “Alberto Manguel’in Kütüphanesi” videosu son derece dikkat çekici. Ayrıca bu eser için Alistair Hicks’in yazdığı metnin de Umur Matbaacılık’tan Ayşe hanımın özel ihtimamıyla son derece başarılı bir kitap olarak daha önce yayımlandığını da hatırlatmakta fayda var.
Manguel, uzun yıllar kör olan hocası Borges’e kitap okumuş ve şu anda da Borges’in de yaptığı gibi Arjantin Milli Kütüphanesi’nin müdürlüğünü yapan önemli bir kitap uzmanı. Kitaplarla, okumayla, okumanın tarihçesiyle alakalı yazdığı kitapların tamamı Türkçeye çevrildi ve Yapı Kredi Yayınları tarafından neşredildi. Benim favori kitabım “Geceleyin Kütüphane”. Kütüphanelerin uygarlığımızda oynadığı kritik rolün sürükleyici öyküsünün anlatıldığı kitap “Okumanın Tarihçesi”nin devamı.
Yeni bir uygulama
“Geceleyin Kütüphane” demişken İstanbul’da yeni başlayan uygulamadan da mutlaka bahsetmek gerekiyor. Atatürk Kitaplığı bir müddet önce okurlarına 24 saat hizmet vermeye başlamıştı. Şimdi de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi, Üsküdar’daki Şemsipaşa İlçe Halk Kütüphanesi ve Kadıköy’deki Aziz Berker Kütüphanesi artık sabah 8.00’den 22.30’a kadar okurların hizmetinde. Ayrıca Selimiye Çocuk Kütüphanesi haftanın her günü 8.00’den 20.30’a kadar hizmet veriyor. Umarım yakın zamanda 24 saat hizmet veren kütüphanelerimizin sayısı artacaktır ve bu uygulama sadece İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de de yaygınlaşacaktır.
Bazı “kitapsever!” dostlarımız bu uygulamadan dolayı öğrencilerin ders çalışmak için kütüphaneleri kullanacağını ve bunun yanlış olduğunu söylüyorlar. Ben gençlerin kütüphanelere akın akın gitmesinin her ne maksatla olursa olsun, ister araştırma yapmak için olsun isterse de ders çalışmak için, hiçbir zararı olacağını düşünmüyorum. Aksine kütüphaneye gelsin de isterse boş boş otursun. Bir müddet sonra kitapların harikulade dünyasına girecektir. Yeter ki biraz sabredelim.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024