Bütün dünyanın gözü kulağı Musul’a kilitlenmiş durumda. Eli kanlı terör örgütü DEAŞ’ın kontrol ettiği Musul’u temizleme harekatı için tüm hazırlıklar tamamlandı. Musul’a birkaç yüz kilometre mesafede bulunan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin başkenti Erbil’de gerçekleşen bir konsere katılma fırsatı buldum. Grup Tillo’nun büyük Kürt edebiyatçısı, astronom, tarihçi ve İslam âlimi Ahmed-i Hani’nin divanında yer alan şiirlerden oluşan “Divan-ı Hani” isimli albümünün tanıtımı yapıldı. Erbil’in önde gelenlerinin neredeyse tamamı oradaydı. Belki de ilk kez hem Rudaw TV hem de TRT Kurdî aynı olayı canlı olarak yayınladı.
Konser öncesinde ve sonrasında çeşitli temaslarda bulunma şansı elde ettim. Beni en fazla etkileyen yorum üst düzey bir devlet görevlisinin “Bütün ülkeler buraya istihbaratçılarını gönderirken, sizin Türkiye’den gelip böyle bir konser düzenlemeniz gerçekten çok önemli, sizin bu yaklaşımınız asla unutulmayacak” demesi oldu. Başbakanlık Tanıtma Fonu desteğiyle gerçekleşen bu etkinlik bir kez daha gösterdi ki Türkiye sadece Türkiye değildir, aynı zamanda bütün bölgenin umududur.
Antalya Film Festivali ne kadar uluslararası?
Geçtiğimiz pazar günü dünyanın en eski film festivallerinden Antalya Film Festivali 53. kez başladı. Uluslararası Antalya Film Festivali Türk sinemasını yurt dışına açabilecek kapıların başında geliyor. Peki festival elindeki bu imkanı yeterince iyi kullanabiliyor mu, uluslararası alanda büyük bir etki oluşturabiliyor mu? Bu sorulara olumlu bir yanıt bulmak maalesef epey güç.
İster ulusal ister uluslararası yarışmadaki filmleri değerlendiren jüri üyeleri de ayrıca üzerinde durulması gereken konuların başında geliyor. Sinema festivallerinde yer alan jüri üyelerinin tamamının birincil uzmanlık alanının sinema olması gerekmiyor. Entelektüel düzeyi son derece yüksek, başka alanlarda uzmanlaşmış jüri üyeleri her zaman ödüller verilirken farklı dinamiklerle yaklaşılmasını mümkün kılabilir. Örneğin bu yıl festivalin açılış filmi olan Audrey Tautou’nun, ki kendisine bu yıl onur ödülü de verildi, başrolde oynadığı “Sonsuzluk / Éternité” isimli filme bir edebiyatçının yaklaşımıyla bir film yapımcısının yaklaşımı; bir sinema eleştirmeninin yaklaşımıyla bir akademisyenin yaklaşımı çok farklı olacaktır. Ayrıca jüri üyeleriyle alakalı Türkiye’deki eğilimlerin ve birikimin göz ardı edildiğini düşünüyorum. Daha açık bir şekilde ifade etmek ve örneklendirmek gerekirse jüride başörtülü bir üyeyi de görmeyi arzu ederdim. İran sineması üzerine kitap da kaleme alan yazar Cihan Aktaş veya daha genç kuşaktan sinema eleştirmeni ve akademisyen Nagihan Haliloğlu’nun jüri üyesi olması halinde bu festivalin başarısını çok daha ileri taşıyacağını düşünüyorum.
Festivalle ilgili son olarak belirtmek istediğim husus, dünyaca ünlü aktör Gérard
Sabahattin Ali’yi bekleyen tehlike
Bir televizyon programındaki yorumcunun “Kürk Mantolu Madonna”daki Madonna’yı şarkıcı Madonna zannetmesi özellikle sosyal medyada çok konuşuldu, çok eleştirildi ama beni esas korkutan 2018 yılında Sabahattin Ali’nin telifi kalkınca ortaya çıkacak kısaltılmış ve özensiz edisyonlar. Hele bu tarihten sonra yapılacak dizi ve film uyarlamaları Sabahattin Ali’nin kemiklerini çok daha fazla sızlatabilir. Benden uyarması.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024