Geçtiğimiz günlerde Meclis Anayasa Komisyonu’nda kabul edilen tasarıya göre yakın zamanda Türkiye’de yönetimsel anlamda büyük bir reform yaşanacak. Bu tasarıyı iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP desteklerken CHP ve HDP tamamen karşısında. Bu tabloya göre tasarının referandumla kabul edilmesi kimseyi şaşırtmayacaktır.
Yapılacak olan değişiklikle birlikte artık başbakanlık makamı olmayacak. Peki 2014 yılına kadar cumhurbaşkanlarının, artık başbakanlığın kullandığı Çankaya Köşkü ne olacak?
Gazi Mustafa Kemal’den başlayarak bütün cumhurbaşkanlarına hizmet vermiş olan tarihi binanın en iyi şekilde değerlendirilme yolu bence müzeye çevrilmesidir: Cumhuriyet Müzesi. Kapsayıcılığın artması için müzenin cumhuriyetimize adanması demokrasimiz için de bir kazanım olacaktır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde tam olarak bir demokrasiden söz edilemeyeceği gibi darbeyle işbaşına gelenlere de demokrasi müzesinde yer vermek mümkün değildir.
Peki niçin müze? Başka türlü değerlendirmek mümkün değil mi?
Müze değer verdiğimiz bir konuyu, bir kavramı, bir olguyu ele almak, aktarmak, işlemek, tanıtmak için en uygun yöntemdir. Müzeler sayesinde birçok konu çok daha iyi anlaşılmıştır. Biliyorum müze denildiği zaman akla çoğunlukla sanat müzeleri geliyor. Evet, her müzede mutlaka sanatsal bir dokunuş, küratöryel bir yaklaşım olmak zorunda, lakin bu, her müzeyi sanat müzesi yapmaz. Cumhuriyete verdiğimiz değeri göstermek için kapsamlı bir cumhuriyet müzesine ihtiyacımız var.
Rönesansın Serüveni
Türkiye’nin en önemli entelektüellerinden Enis Batur’un hazırladığı “Rönesansın Serüveni”nin uzun zamandır baskısı yoktu. Sel Yayıncılık etiketiyle nihayet yeniden basıldı. Sanatseverlerin mutlaka kitaplığında olması gereken bir seçki. Panofsky, Huizinga, Vasari, Wölfflin gibi sanat tarihinde önemli yer tutan yazarların eserlerinden seçmeler olduğu gibi Machiavelli, da Vinci, Cavalieri, Kepler gibi düşünce ve bilim insanlarının yazışmaları ve notları da yer alıyor. Kitap sadece Avrupa’ya değil, Ortodoks ve Müslüman dünyanın 16. yüzyılına ışık tutuyor. Bu eşsiz kitap benim kitaplığımda “Modernizmin Serüveni”nin yanında duruyor. Size de tavsiye ederim.
Yetersiz bir bina
Aslında Türkiye’de bir Cumhuriyet Müzesi var. 2. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası olarak 18 Ekim 1924’te açılan bina şu an Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Cumhuriyet Müzesi olarak ziyaretçileri ağırlıyor. Ama bu müze yetersizdir. Yetersizliğine geçmeden önce kısaca binanın tarihçesini hatırlamak gerekiyor.
1923 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası’nın yönetim yeri olarak mimar Vedat Tek tarafında yapıldı. 1. Meclis binası yetersiz kalınca, Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından kullanılmadan meclis olarak faaliyete açıldı. Mimari olarak Selçuklu ve Osmanlı motiflerinin yer aldığı ahşap süslemeleri, kemerleri, saçakları ve çinileriyle döneminin neredeyse bütün karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. II. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası olarak faaliyetini 27 Mayıs 1960’a kadar sürdürdü. Yani Türkiye’nin karşılaştığı ilk darbeye kadar. Daha sonra 30 Ekim 1981’de yani başka bir darbe döneminde Cumhuriyet Müzesi olarak ziyarete açıldı.
Bu bina yetersizdir çünkü sadece üç cumhurbaşkanına hizmet verdi. Ayrıca binanın kapasitesi geniş ölçekli bir müze olmasına da engeldir. Sergileme alanları yetersizdir. Barındırdığı hatıralar Çankaya Köşkü’yle mukayese edilemeyecek kadar azdır.
İnanıyorum ki bütün partiler bu teklife sıcak bakacaktır çünkü özde ve sözde bütün partiler demokrasiye bağlı ve buna göre hareket etmeseler de cumhuriyete bağlılar.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024