Geçtiğimiz günlerde Kazlıçeşme Sanat’ta açılan Mehmet Ali Laga sergisi değeri bilinmemiş bir ressamımıza büyük bir vefa örneği gösteriyor.
Vefatının 75. yılında açılan bu sergi ressamın şimdiye kadar açılan en kapsamlı sergisi.
Peki kimdir Mehmet Ali Laga?
Sultan Abdülhamid Han’ın daha şehzadelik günlerinde tanıyıp, intisap ettiği Şazeli Şeyhi Zâfir Efendi’nin torunu olan Laga çocukluğunu Yıldız Sarayı’nın yanında olan dedesinin ikametgâhı Ertuğrul Tekkesi’nde geçirir.
Daha sonra Kuleli’de eğitim alıp asker olan Laga, Harbiye’ye devam eder. Diğer asker ressamlardan farklı olarak Balkan Harbi, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’ndan bizzat ressam olarak görevlendirilir. Özellikle Çanakkale Savaşı esnasında yaptığı resimler ki birçoğu Çanakale Askeri Müzesi’nde görülebilir, birer belge niteliği taşımakta.
Bulgarlar, Edirne’yi işgal ettiği sırada orada görevli olan Laga’nın yakın çevresinde iki dostu vardır. Sami Yetik ve Hasan Rıza. O dönemde adeta Edirne’nin beyni gibi çalışan Hasan Rıza şehit edilince, kaçacak yerleri kalmayacağını anlayan Laga odasındaki Hasan Rıza’nın bir resmini kendi vücuduna sararak muhafaza eder ve esaret altında kaldığı bir yıl boyunca bu resmi gözü gibi koruyarak arkadaşının hatırasını yaşatır.
Akademik olarak resim eğitimi almayan Laga, Kuleli’de yıllar sonra tablosunu kurtardığı Hasan Rıza’dan resim dersleri alır ama onun esas hocası ve ona sanat aşkını veren Hoca Ali Rıza’dır. Hoca Ali Rıza ekolünün en önemli temsilcisi olarak Türk resim tarihinde yerini alır.
Hiç evlenmeyen ve çocuğu olmayan Laga’nın varisi bıraktığı vasiyet gereği yeğeni Fahire Yatıkkaya olur. Asker eşi olan Fahire Hanım amcasından kalan tabloları görev gereği Anadolu’nun şehirlerine gittikleri yerlere götürür. Bu taşınmalar ve tayinler esnasında birçok eseri ya kaybolur ya da hediye edilmiştir.
Sergide yer alan evraklar ve Mehmet Ali Laga’nın bir kısmı çocukluk yıllarına dayanan defterlerini incelemek ressamın çalışma metodu ve yaklaşımı açısından önemli ipuçları barındırıyor.
Sergide yer alan eserlere ilaveten sergilenme imkânı bulunmayan eserlere katalogta yer verilmesi son derece isabetli olmuş. Yaklaşık 300 sayfalık katalogta serginin küratörleri Ömer Faruk Şerifoğlu ve İlona Baytar’ın yazılarına ilaveten, Elvan Topallı ve Kamil Büyüker’in müstakil birer yazıları da mevcut. Bu hacimli katalogla birlikte ressamımız vefatının 75. yılında layıkıyla anılmış oluyor. 31 Aralık’a kadar devam edecek sergiyi tüm sanatseverlerin mutlaka ziyaret etmesi gerektiğini düşünüyorum.