EVDE HIRSIZ VAR

8 Ocak 2012

Yakın arkadaşlarımdan birinin evine hırsız girmiş, kızlar Allah’tan evde yokmuş, evin her yanını dağıtıp, laptopları, çantaları ve takıları alıp gitmiş. İşte o gün bugündür her gece bizim eve acaba ne zaman hırsız gelecek diye beklemedeyim...

Geçen gece evde kimse yok, yatağın üzerinde uslu uslu yazı yazıyorum, içeriden gürültüler geldi. Önce “Bizim gerizekalı kedidir ya” dedim, hiç umursamadım, sonra bir çift parlayan gözün yatağın üzerinde bana baktığını görünce kalbimden, ağırlık merkezime doğru inen yusuflama sesiyle kendime geldim. Kedi yatağımda gayet yatıyor ve içeriden tıkır tıkır sesler geliyor. “Aha işte, sonunda korktuğun başına geldi Pucca, içeride bir hırsız var” diyerek önce yorganı kafama doğru çektim. Sonra biraz mantıklı düşününce, yorganın beni koruyamayacağını anladım. “Sen mi büyüksün ben mi hırsız bey?” diyerek, adamı korkutmaya karar verdim.
Sanki odada yalnız değilim de yanımda sevgilim var ve masuscuktan sevgilim milli güreşçi, ruhsatlı silahı var, judo biliyor, ayriyeten MİT hatta FBI’da görevli, 1.80 boyunda, adonisli, bebek yüzlü... Öhömm ne diyordum hayale kaptırdım kendimi pardon, heh işte yanımda sanki adam varmış gibi kendi kendime seslenmeye

Yazının Devamı

2011 SON KAZIĞINI ATTI

1 Ocak 2012

‘Yeni yıla nasıl girersen öyle devam eder’ olayı gerçekse bu sene en beter senelerimden biri olacak demektir

Hem yıldönümümüzü hem de 2012’ye ‘bebeğim oldun ilk günden’ diyebilmek için bu sene çok umutluydum. Genellikle yılbaşı gecelerim çok güzel geçmiyor doğrusu, bir tanesinde gittiğimiz yerde çok içtiğim için gece yarısı olmadan sızıp kalmıştım. Bir tanesinde hoşlandığım adam gelecek diye hiç istemediğim bir partiye gidip babayı almıştım. Bir tanesinde halamlarla okey oynarken taş çaldığım için bulaşığı ben yıkamak zorunda kalmıştım.

Her şey ayarlanmışken...
O yüzden bu sene farklı geçsin istedim, planımı programımı ona göre yaptım. İşimi de şansa bırakmayayım dedim, adama “Sen kenarda dur, her şeyi ben halledeceğim” diyerek aldım sazı elime. Binlerce seçeneğin arasından neredeyse kurayla ne yapacağımızı seçmek zorunda kaldım. Ertesi gün nerede kahvaltı edeceğimizi bile ben düşündüm. Her şey dört dörtlük bizi bekliyordu, sevgilim, ben, sınırsız kuruyemiş ve Sezen Aksu.

Falcıya bak sen
Hiçbir şey bu planımı erteleyemezdi, suya düşüremezdi, bu plana asla taş koyamazdı. Hatta öyle ki, Avon’un partisinde fal bakan çocuk, yedi ceddimi bildiği halde “Yılbaşında evde

Yazının Devamı

UMARIM HEDiYENi BEĞENiRSiN

25 Aralık 2011

Bir yıl boyunca bütün salaklıklarıma katlandın, şımarıklıklarıma dayandın, yemek yapamıyorum diye fast food’a alıştın. O gün eline Rusya bileti verdiğim an sevinçten çılgına döneceğini biliyorum, bence hak ettin, git, gez toz...

Yılbaşı geliyor malum, bizim evde de birbirimize ne hediye alacağımızın paniği yaşanıyor. Yılbaşının bizim için ayrı bir önemi var ki, sevgilimizle birinci senemizi doldurduk. O yüzden ona çok özel bir hediye vermem lazım. İyi, kötü, güzel, kavgalı, aşık, dargın, barışık her türlü entrikalı bir seneyi doldurduk. Bir sene boyunca benim bütün salaklıklarıma katlandı, şımarıklıklarıma dayandı, beni sırtladı, hastayken başımda bir dakika bile uyumadan bana baktı. Yemek yapamıyorum diye fast food yemeye bile alıştı adam.
O yüzden ona hep hayalini kurduğu bir şeyi hediye etmek istiyorum açıkçası. Öyle ki, hediyem çok özel bir şey olmalı, hayatı boyunca hiç unutmamalı, gördüğü zaman gözleri fal taşı gibi açılmalı, bana olan sevgisi on kat artmalı, hatta hemen ardından dizlerinin üzerine çöküp “Köpeğin olurum, benle evlen” diye hüngür hüngür ağlamalı.

Güven olmazsa aşk neye yarar?
Şu olayları yaptıracak tek şey var, o da adama bir hafta Rusya’da yalnız

Yazının Devamı

YENi YIL DiLEKLERi

18 Aralık 2011

Adettendir, her yıl dileklerimi bir bir yazarım. Klasik talepler dışında olmasını çok istediğim bazı şeyler de var tabii

Geçen sene açıkçası benim için verimli geçti. Yani öyle “Şu yıl bir bitsin artık” cümlesini hiç kurmadım diyebilirim. Hatta aksine “Oha ne çabuk aralık oldu” dedim. Ama adettendir, her yıl dileklerimi bir bir yazarım. Bir Noel Baba olmasa da bi umut bir şekilde gerçekleşir umuduyla. Sağlık, mutluluk, dünyaya barış bla bla klişe şeyler dışında;
- Parayla sınanmak istiyorum ya, trilyonların kat kat üstü param olsun, bakayım şımaracak mıyım, aileyi satacak mıyım, napacağım. Allah beni artık parayla sınasın yani. Milli Piyango bana çıkarsa ilk iş tabii ki, para babaları adamlar gibi erkek mankenleri eve getirip kendime özel defile yaptırtmak. Sonrası Allah kerim.
- Büyük ihtimal ilk dileğim gerçekleşmeyecek, o yüzden bu sene bir evim olsun istiyorum. Aynı evin içinde üç kız bir kedi iyi hoş güzel de, adım atacak yer kalmadı.
- Sınırsız ayakkabı ama hepsi bedava olsun. İstediğim çeşit model ayakkabım olsun istiyorum. Giymesem bile yanımda olsunlar, güvencede hissedeyim kendimi.
- Artık evlensem fena olmaz, normalde her sene bu dilek ilk sırada olurdu

Yazının Devamı

BiZiM KIZ TELEViZYONA ÇIKTI

11 Aralık 2011

İlk canlı yayın tecrübemi Okan Bayülgen’de yaşamış bulunmak- tayım. Heyecandan bir ara altıma yapacağımı bile düşündüm, aslında pek düşünmedim çünkü o an düşünme yetimi kaybetmiştim


Bunu sanırım ikinci kez yazıyorum ama gerçekten dünya üzerinde ki hiç olmayacak şeyleri başıma getirtme gibi bir özelliğim var. Burcu Kuru benim için dünyanın en güzel elbisesini tasarlamıştı. O kadar heyecanlıydık ki ikimizde, o elbise çocuğumuz gibi bir şeydi sanki. Burcu annesi, ben babasıydım, yani o bütün çilesini çeken o, cefasını sürecek olan bendim. Elbiseyi giydim, ayakkabılarımı altıma geçirdim makyajımı yaptırmak için oturdum. Biraz insana benzemek adına boyandıktan sonra, üzerimdeki örtü çıkartılırken pat diye kızın elindeki pudra başımdan aşağıya bir döküldü. Elbise bembeyaz oldu neredeyse, panikle silkeledim, daha da beyazladı. Islak mendille silmeye çalıştık, daha içe geçti. Hemen çıkardım elbiseyi, yanımdaki kızlarla silmeye uğraştık bu sefer de ıslaklığın izi kaldı. Onu da kurutma makinesiyle halletmeye çalışıyorduk ki, çıkma sırası bana geldi. Hemen kostüm odasındaki kıyafetlerden allı pullu bir şey giydim, üzerine de ev arkadaşım ceketini verdi. Altımdaysa maalesef

Yazının Devamı

iKi KADIN BiR ADAM

4 Aralık 2011

Aldatılmak, aldatıldığını bile bile bunu sineye çekip eşe dosta aldatan kişiyi savunmak nasıl bir şey aklım almıyor

İki aşk arasında kalmak, iki kişiye aynı anda aşık olup, mantıkla kalbinin arasında sürekli depar atmak, gizlenmek, utanmak, birisini seçmezsen eğer ikisinden de olmak vs vs... Düşünmesi bile başımı döndürüyor, midemi bulandırıyor, kalbimi sıkıştırıyor. İki kadın arasında kaldım ama sevgilileri değilim, o kadınlara aşık hiç değilim, neden kaldığım konusunda da zerre fikre sahip değilim.

Aldatılan sevgili adamı savunursa
Bir arkadaşımız vardı, adamın üç senelik bir de uzatmalı sevgilisi. Sonra bu adam evlenmek üzereyken nedense(?) gözleri fıldır fıldır dönmeye başlayıp kızcağızı aldattı. Ve bunu öyle gizli saklı bile yapma gereği duymadan. Bir gün öyle biz bir yerde oturmuş bir şeyler yerken, kızın biriyle el ele geldi yanımıza. Hepimiz şok tabii, sinirden önümdeki makarna yerine kolumu bacağımı yedim resmen.
Önümde iki yol vardı, ya diğer kıza söyleyecektim aldatıldığını ya da bana ne diyerek uyuyacaktım. Yani bana yapılsa bu olay, ben evde dizi izlerken kuzu kuzu, manitam ortak arkadaşlarımızın yanına hatunun biriyle el ele gidecek. O nasıl bir küçük

Yazının Devamı

TÜYAP’TAN BiR PUCCA GEÇTi

27 Kasım 2011

Geçen pazar, Tüyap Kitap Fuarı’nda imza günüm vardı. Hayatımda asla ama asla unutamayacağım günlerden birisiydi benim için, şu saatte ölsem gam yemem, en büyük mutluluğu tattım mı tattım, gerisi hava civa...


Fuarı şehrin dışının dışına yapıp, sonra insanlardan kitaplara ilgi göstermesini beklemek bana göre büyük tezat. Sabahtan yola koyulduk ama o yol git git bitemedi bir türlü, heyecandan zaten kalbim durdu duracak, kaç kez ayılıp bayıldım hatırlamıyorum bile. Fuar yerine sonunda geldik, içeri girdim Okuyanus standına doğru gittim, anam o ne! Standın önünde bir kişi bile yok, kimse gelmemiş imzaya, ezik ezik duruyordum ki, yayınevinin can tanesi, Kemal Abi aldı beni başka bir salona götürdü, işte o an ağlamaya başladım.

İzdihama iptalli çözüm!
O kadar çok insan vardı ki, o kadar çok ses, alkış ve çığlık. Hemen sandalyeye oturdum insanlar beklemesin diyerek. Yemin ederim ki binlerce kişi vardı, zerre abartmıyorum. Birkaç kişinin kitaplarını imzaladıktan sonra, arkamdan bir el aldı beni, hoop bir anda dışarda buldum kendimi. Tüyap yetkililerinden biri, “İmza gününü iptal etmek zorundayız. Arka tarafta demirleri kırdılar. İnsanlar birbirlerini eziyor, eve gidin”

Yazının Devamı

AROMATiK AŞK

20 Kasım 2011

Çiftlerin beraber yapacakları bazı aktiviteler vardır, sinemaya, konsere, sergiye ne bileyim tatile gitmek vs. vs. Ama bunların arasında bence asla beraber masaja gitmek gibi bir şeyin olmaması gerekli imiş

Nasıl böyle bir şeyi kabul ettim, beynimi mi uyuşturmuştu, yediğime içtiğime bir şey mi katmıştı bilmiyorum ama bir anda kendimi kese, köpük ardından da masaj olayında buluverdim. En son radde olan masaja gelene kadar da şahsen durumun farkında değildim. Kesik kesik kelimelerini hatırlıyorum sadece, “Çok gerginsin, sana iyi gelecek, her şey senin için.”
Havluyla masaj yapılacak yere geldiğimizde bir anda, ‘lan ben ne yapıyorum’ durumuna girdim, adam hayvan sevse, “Bunu şimdi niye böyle içli içli sevdi ki, suratını eski sevgilisine mi benzetti acaba?” diye düşünen psikopat bir insan evladıyım. Şimdi de sevgilimi yoğursunlar diye elin kızlarının eline bırakacağım, oldu canım. Kapıdan girmeden hemen tuttum bileğinden, “Yürü gidiyoruz, ben istemiyorum” dedim, o ise annesine çikolata aldırmaya çalışan çocuk gibi, “Lütfen Pucca, ne olur girelim” diye tutturdu, “Ya ne olacak saçmalama, doktor gibi düşün. Şu porno film gibi çalışan mantığını artık geliştir. Yok öyle bir şey.”

Yazının Devamı