“Yabancı birisi üç yıl satmamak koşulu ile 400 bin dolar değerinde bir taşınmaz satın aldığı zaman, kendisi, eşi ve reşit olmayan çocukları da isterlerse Türk vatandaşı olabilir. Sadece satın aldıkları dairenin kat malikleri genel kurulunda değil, genel ve yerel seçimlerde de oy kullanacaklar...”
İstanbul’daki büyük sitelerde yabancı dil konuşanların oranı, Türkçe konuşanlardan daha yüksek...
Bazısı bir kelime bile Türkçe bilmeyen bu “yabancı”ların size “Türk Vatandaşı” olduklarını söylemeleri şaşırtıcı değil. Sanırım toplumsal yaşama uyum sağlayabilecek düzeyde Türkçe konuşabilmek zorunlu olmasına rağmen, pek uygulanmıyor.
Ben bu gruba “tapuyla vatandaş olan yabancı Türkler” diyorum. Yapacak bir şey yok; keza Anayasa md 66 “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” diyor. Yasal olarak “Türk” değiller denilemez, ama kaderde, kıvançta ve tasada ortak, birlikte ağlayan birlikte gülen ve coşan bir Türk Milleti bireyi olmadıklarını kendilerinin de çok iyi bildiklerini düşünüyorum.
Gerçekten de bu insanlar Türkiye’ye ve Türk kültürüne, Türkçe’ye tamamen yabancı olmalarına rağmen Türk vatandaşı olmuşlar ve bizimle birlikte seçimlerde oy kullanacaklar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kimin yöneteceği hususunda söz sahibi olacaklar.
Yıllardır ülkesine özel veya kamu sektöründe çalışarak hizmet eden, Türk Ordusu’nda askerliğini yapan, vergisini ödeyen, gerektiğinde ülkesi ve devleti için şehit düşmeye hazır olanlarla örneğin Kıbrıs Barış Harekatı’nın anlamını ve önemini bilmeyen bu “yabancı”lar, eşit oya sahip seçmen olarak oy kullanacaklar.
Koşul, 3 yıl satmamak
Sebep; zamanında anne veya babasının ya da eşinin 1 milyon, 250 bin ya da artık 400 bin dolar değerinde bir taşınmaz satın almış olması. Üç yıl sonra bu taşınmaz satılmış, Türkiye’de artık bir “dikili apartman dairesi” bile bulunmuyor olabilir.
Yabancı birisi üç yıl satmamak koşulu ile 400 bin dolar değerinde bir taşınmaz satın aldığı zaman, kendisi, eşi ve reşit olmayan çocukları da isterlerse Türk vatandaşı olabilir. Türk vatandaşlığının sebebi “ekonomik”, sonuçları “siyasi”.
Sadece satın aldıkları dairenin kat malikleri genel kurulunda oy kullanmayacaklar, genel ve yerel seçimlerde de oy kullanacaklar, zamanla kendi partilerini kurup örgütlenip devlet yönetiminde söz sahibi olmayı deneyecekler.
Türkle evlenen 3 yıl bekliyor
“Türkiye’nin yönetiminde kim daha çok söz sahibi olmayı hak ediyor, asıl kimin oy hakkı olmalı”, şeklindeki sorunun yanıtını yazının sonunda değerlendirmek mümkün...
Bir Türk vatandaşı ile evli olan yabancı uyruklu karı veya koca, Türk Medeni Kanunu hükümleri gereği aile birliğinin yönetiminde eşit söz hakkına ve sorumluluğa sahip. Çocukların eğitimi ve bakımından Türk eşi ile birlikte sorumlu. Ama vatandaş olmak için en az üç yıl bekleyecek. Eşinin ve eğitiminden, bakımından sorumlu olduğu çocuğunun ülkesinin yönetiminde söz hakkı olmayacak.
Taşınmaz satın alan yabancı ise, hiç beklemeden eşi ve reşit olmayan çocukları ile birlikte hemen vatandaş olup, oy kullanacaklar. Üstelik Türkçe bilme zorunlulukları dahi yok.
Peki, Türkçe bilmeyen bir “Yabancı Türk”, ne dediğini anlamadığı, programını okuyamadığı siyasi partiler lehine oy kullanırken, nereden aldığı bilgiyi değerlendirip tercihini nasıl yapacak? Tabii ki kendi yabacı dilindeki kaynaklardan!
Türkle evli olan yabancının Türk vatandaşı olması ve dolayısıyla seçimlerde de oy kullanabilmesi için kendisi ve Türk eşi, özel bir komisyon tarafından ayrı ayrı ve birlikte mülakata tabi tutuluyor, İstiklal Marşı’nı Türkçe okuyor.
Vatandaşlık verilinceye kadar Türk eşi ile birlikte halay çeken, bayramlarda aile ziyaretlerinde bulunan, Türk eşi ile birlikte ağlayan ve gülen, kaynanası, kayınbabası, hısımları Türk olan yabancı eş, 400 bin dolar değerinde taşınmaz satın alan, hiç bir Türk akrabası olmayan bir yabancının yabancı eşiyle ve çocuklarıyla aynı değerde Türk vatandaşlığına layık sayılmıyor.
“Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” diyen Anayasa’mız, ailedeki eşlerden birisi yabancı uyruklu ise, seçimlerde oy kullanma hususunda onu 400 bin dolar değerinde taşınmaz satın alan bir yabancının ailesinden daha değersiz kabul etmemeli.