Ayberk Bey bir limited şirketin yüzde 30 ortağıdır. Şirket, Ayberk Bey’e maaş öderken son genel kurulda ortaklara maaş ödenmesi kararı iptal edilir. Ayberk Bey de soluğu mahkemede alır. Peki kazanma şansı var mı? Gelin inceleyelim…
Bu hep sorulmuştur: “Bir şirketin yüzde 40 ortağıyım. Yıllardır şirket hiç kâr payı dağıtmıyor. Ama bunu şimdiye kadar sorun etmedim, çünkü şirket bana aylık maaş öderdi. Şirketin diğer ortağı da şirketin yöneticisi ve temsilcisi olduğundan o zaten şirketten benden 3 kat fazla maaş alıyordu. Ama geçen bir olağanüstü genel kurul toplantısı yaptık. Genel kurulda diğer ortağın oyuyla bana verilen maaşın kesilmesine karar verildi. Bu genel kurul kararının iptalini dava edebilir miyim? Ya da başka hangi hukuki yollara başvurabilirim?”
Aslında burada geçekten çok önemli bir soruna dolaylı olarak temas ediliyor. O da şu: Birçok şirkette, şirkete hakim olan çoğunluğa sahip ortaklar genel kurullarda kendilerini yönetici olarak seçerler, azınlık ortakları yönetim dışı bırakırlar. Azınlık ortakların şirket olanaklarından yararlanmalarına izin vermezler. Mümkün olduğu kadar da kârı dağıtmayıp yedek akçelere aktarırlar. Azınlık ortaklar da sürekli kendilerini mağdur hissederler.
İşte bir örnek…
Ayberk Bey de bir limited şirketin yüzde 30 sermayesine sahip ortağıdır. Şirkette kendinden başka iki ortak daha vardır ve bu iki ortak yıllardır şirketin müdürü olarak şirketi yönetirler. Ayberk Bey’e de asgari ücretin biraz üstünde bir maaş öderler. Ama Ayberk Bey’in şirkette görevi yoktur. Sadece ortak sıfatıyla maaş almaktadır. En son bir genel kurul toplantısında, “... şirketin mevcut mali bilançoları görüşülerek şirketin uzun ve kısa vadeli borçları göz önüne alındığında şirket ortaklarına herhangi bir maaş ödemesinin mali tablolar nazarında uygun olmayacağı anlaşıldığından olağanüstü genel kurulda şirket ortaklarına maaş ödemesi yapılmasına dair alınan 5 numaralı kararın iptaline...” karar verilmiştir.
Ayberk Bey de soluğu mahkemede alır, maaş ödemesi kararının kaldırılmasının iptalini dava eder. İddiasına göre maaşının kesilmesiyle şirketten dışlanmaya ve şirket gelirinden mahrum bırakılmaya çalışılmaktadır. Şirket ise davaya verdiği cevapta, Ayberk Bey’in şirkette yetkili olmamasına rağmen sık sık şirkete gelip şirketin çalışma düzenini bozacak şekilde hareket ettiği, şirket ortaklarına maaş ödenmesi yönünde bir teamül bulunmadığı savunmasını yapar.
Ayberk Bey haklı mı?
Maalesef Ayberk Bey... Üzgünüm... Şirket ortaklarının şirketten maaş almalarına yönelik yasal bir hakları bulunmamaktadır.
Şöyle ki; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 394. maddesinde, gerek anonim şirketlerde gerekse limited şirketlerde genel kurul kararı ile sadece ister pay sahibi olsun ister olmasın, yönetim kurulu üyelerine, huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebileceği öngörülmüştür. Bunların tutarı da esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenir. Yönetim kurulu kendine ödenecek maaşı, huzur hakkını vs. kendisi belirleyemez. Şirket hissedarlarına maaş ödemesi yapılmasına ilişkin yasal bir düzenleme yoktur.
Sadece kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak TTK’nın 537. vd. maddelerinde belirli usul ve esaslar dairesinde şirket kâr elde etmişse, hissedarlara kâr payı dağıtılması öngörülmüştür.
Ortaklara, hissedarlara maaş ödemesi yapılması, ortaklara örtülü kâr payı dağıtılması anlamına gelir. Oysa şirketlerde örtülü kâr dağıtımı yasaktır. Şirket genel kurulunun kâr payı dağıtım kararı olmaksızın, ücret, prim, maaş vb. adlarla ortaklara para ödenmesi örtülü kâr payı dağıtımı niteliğinde kabul edilir.
Bu sebeple Ayberk Bey’in iptalini dava ettiği ortaklara ödenen maaşın artık ödenmemesi yönündeki genel kurul kararı, genel kurulun kâr payı dağıtım kararı olmaksızın, ücret, prim, maaş vb. adlarla ortaklara para ödenmesinin örtülü kâr payı dağıtımı niteliğinde olması ve yasak olması kuralına uygundur. Maaş ödenmemesi kararı, bu konudaki kanuna aykırılığı ortadan kaldıran bir karar olup esas sözleşmeye, dürüstlük kuralına aykırı olduğu da ileri sürülemez.
Hukuki durum aynen böyledir Ayberk Bey, davanızı kazanma şansınız maalesef yok gibi!
Köpeklere acıma duygusunun kaynağı
Cezve yakın dostu “Bady” ile birlikte...
Köpek yavruları ve küçük çocuklar her zaman kurbandır. Onlar hiçbir zaman şiddetin tarafı olmazlar. Kötü muamele görürlerse, genellikle kendilerini savunamazlar. Birinin onlara kötü davranması onların suçu değil. Bilim insanlarına göre, aynı şey yetişkin hayvanlar için de geçerlidir.
Çocuklara vurulduğunda, içimizde merhamet alevlenir. Aynısı yavru köpekler için de geçerlidir. Ama görünüşe göre yetişkin köpeklerin çektiği acı, istismara uğrayan yetişkinlerden daha fazla yüreğimizi yakıyor. Yetişkin insanlar kendilerini savunabilirler ve daha bağımsızdırlar. Yani masum, kendini savunamayan kurbanın klasik imajına daha az uyuyorlar, bu yüzden şiddete uğrayan yetişkinlere daha az üzülürüz.
Boston Northeastern Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yapılan bir araştırma, insanların hayvan sevgisinin garip biçimler alabildiğini gösteriyor. Görünüşe göre insanlar şiddete uğramış köpeklere, dövülmüş yetişkinlerden daha fazla sempati duyuyor.
Son zamanlarda, bu hayvansever tepki sosyal medyadaki tepkilerle de doğrulanıyor. Samsun’da tüfekle vurularak ön bacakları kesilen 6 aylık “Pamuk” isimli köpeğe protez bacak takılmasıyla ilgili sosyal medyada yüzlerce haber ve yorum, binlerce paylaşım yapıldı.
Masum ve savunmasız
Aslında, evcil hayvan sahipleri evcil hayvanlarıyla genellikle insanlardan daha yakın bir duygusal bağa sahip oluyorlar. Her fırsatta evcil hayvanlarıyla birlikte olmak, onları yalnız bırakmamak için fırsat kolluyorlar.
İki sosyolog, 240 öğrenciyi bir deneye davet etmişti. Her denek, bir köpek yavrusu, yetişkin bir köpek, bir yürümeye başlayan çocuk veya bir yetişkinin kötü muameleye maruz kaldığını bildiren hayali bir gazete makalesi aldı.
Açıklanan süreç her seferinde aynıydı, sadece ilgili kurban değiş tokuş edildi. Metni okuduktan sonra öğrencilerden okurken hissettiklerine en yakın 16 duygudan birini seçmeleri istendi. Örneğin, “rahatsız edici”, “tepkisiz”, “şok edici”, “acıtıcı” veya “incitici” olup olmadıklarını ve bu duygunun her durumda ne kadar güçlü olduğunu da ifade edebilirlerdi.
İlk sonuç elbette şaşırtıcı değildi: En çok acımayı küçük çocuklar ve köpek yavruları ortaya çıkardı. Ancak daha şaşırtıcı olan, yetişkin köpeklerin öğrencilerde yetişkinlerden daha fazla sempati uyandırmasıydı. Bilim insanları, “Bu sonuçlar, hayvan refahını insan refahından daha fazla önemsediğimize dair popüler yanlış anlamada en azından bir miktar doğruluk payı olduğunu gösteriyor” diye yorumluyorlar.
Ancak, yetişkinlerin evcil hayvanlara kıyasla neden bu kadar az acıma uyandırdıklarından tam olarak emin değiller. Bu, insanların genç ve yetişkin hayvanlara genç ve yetişkin insanlar gibi sezgisel olarak benzer özellikler atfetmesinden kaynaklanabilir. Çünkü çocukları ve küçük köpekleri genellikle masum ve savunmasız olarak kabul ederiz.