Hiçbir vergi borcu olmayan Osman 10 bin TL’lik çekini ödeyemediği için hapis yatacak, aynı tedarikçiye milyonluk borçlarını ödemeyenler ise idari para cezalarına getirilen aftan yararlanacak.
Osman yıllardır kendisine bu soruyu soruyor: “Benim suçum ne?”
Neden mi? Çünkü komşuları Kerem ve Gülpınar gibi Osman da ticaretle uğraşıyor... Hepsi, Rahip Brunson krizi, kur krizi, sattıkları malların paralarını müşterilerinden tahsil edememe gibi kendilerinden kaynaklanmayan koşullar nedeniyle borçlarını ödeyememişler, iflasın eşiğine gelmişler.
Ama bu 3 kişiden sadece Osman hapse girecek. Kerem ve Gülpınar ise hapis tehdidi yaşamadan işlerini düzeltmek için fırsat kollayacak. Fakat Osman’a bu fırsatı hukuk düzenimiz vermeyecek, hem de Anayasa’ya aykırı bir şekilde.
Olay şöyle gelişti varsayalım: Aynı tedarikçiden Osman 10 bin TL’lik, Kerem ve Gülpınar 1 milyon TL tutarında mal aldılar ve 6 ay vade istediler. Osman 6 ay vadeli çek, Kerem bono (senet), Gülpınar da poliçe düzenledi. Sayılı gün çabucak bitti. Hiçbiri sattıkları malların paralarını tahsil edemediklerinden, tedarikçilerine verdikleri çeki, bonoyu ve poliçeyi ödeyemedi.
Tedarikçi hepsine karşı alacak takibine geçti ve mahkemede şikâyetçi oldu. Fakat mahkeme sadece 10 bin TL çek borcunu ödeyemeyen Osman hakkında 10 bin TL adli para cezasına hükmetti. 1’er milyon TL borcunu ödemeyen Kerem ve Gülpınar hakkında işlem yapmadan tedarikçinin şikâyetini reddetti.
Osman mali güce sahip olsa zaten hemen çekini ödeyecekti. Adli para cezasını ödeyemediği için, adli para cezası hapis cezasına çevrildi ve Osman şimdi hapis tehdidi altında yaşıyor.
Oysa Anayasamızın md 38/8 düzenlemesi, “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” demekte.
Kural, kiracının kirayı ödeyememesi, kredi çekenlerin borcunu ödeyememesi, konut alanın müteahhide borcunu ödeyememesi gibi hallerde, borçlarını ödemeye zorlamak için kimseye hapis cezası verilemeyeceğini söylemekte.
3 farklı kıymetli evrak
Tedarikçi üçüne de aynı malı aynı bedelden, aynı vade ile satıp, üçünden de hukuken kambiyo senedi dediğimiz üç farklı kıymetli evrak almıştı.
Ortaya çıktı ki, bunlardan sadece çek olanını ödemeyen Osman suç işlemişti, diğerleri ticari hayatın olağan akışı içerisinde özel hukuktan doğan bir borcu ödeyememe olarak kabul edilmişti ve suç olarak düzenlenmemişti.
Öyle ya, herkes ticari hayata girerken riskleri de hesaba katmalı, kime vadeli ürün sattığını iyi hesap etmeli, vadeli mal sattığı müşterisinin borcunu ödeme riskini de üstlenmeliydi.
Osman; hiçbir kişi ve kuruma hiçbir borcunu ödemeyenler suçlu değil, sadece çekini ödeyemeyen sen suçlusun, hukuk düzenimizin hapse atacak kadar da öfke duyduğu bir kişisin!
Yapılandırmadan yararlanamıyor!
7440 sayılı Yeniden Yapılandırılma Kanunu’ndan Kerem ve Gülpınar yararlanıyor, Osman değil. Çünkü Osman’a adli para cezası verildi, idari para cezası değil. Seninki en ağır suçlardan da ağır Osman! TCK md 62 gereği en ağır suçlulara verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bile iyi hal indirimi ile müebbet hapis cezasına çevrilirken, bütün vergilerini zamanında ödemiş olan sen, iyi hal indiriminden yararlanamazsın. Öyle suçlusun ki, İnfaz Kanunu md 106/3 gereği hapis cezasına çevrilen adli para cezaları kamuya yararlı işte çalıştırılarak infaz edilebilirken, seninki sadece hapiste çekilir bir ceza!