Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir esnafın çeki karşılıksız çıktığında verilen adli para cezası ödenmezse, hapis cezasına çevriliyor. Cezaevine girerse ailesine bakamıyor, vergisini ödeyemiyor. Hapis cezası alan ve adli para cezaları hapis cezasına çevrilecek olanların sayısının 300 bin civarında olduğu söyleniyor. Bu sorunu nasıl çözeriz, inceleyelim...

Vadeli bir ekonomimiz var. Ticaret peşin değil, veresiye dönüyor. Bir çok Batı ülkesinde artık senetle, çekle ödeme yapılmıyor. Öyle ki, hukuk fakültelerinde ders olarak bile okutulmuyor.

Haberin Devamı

Ama ne yapalım, ülke ekonomisi vadeli bir ekonomi olduğu sürece çek de, bono da kullanılmaya devam edecek. Vadeli ekonomi o kadar benimsenmiş ki, ödeme aracı olan çeki bile “vadeli ödeme aracı”na, kredi fonksiyonu olan kambiyo senedine çevirmişiz. Biz Türk’üz, yaparız!

Önce piyasada ileri “vadeli” çeki yaygınlaştırarak, çeki ödeme aracı olmaktan çıkardık. Sonra da “vadeli” çeki, Çek Kanunu md 3 ve geçici md 3 hükümleri ile yasal hale getirdik. Kolay anlaşılması için “vadeli çek” diyorum. Aslında hukuken çekte ibraz süresi var, ibraz süresi içinde “görüldüğünde” ödenir.

İşyeri kapanırsa...

Bir esnafın çeki karşılıksız çıktığında verilen adli para cezası ödenmezse, hapis cezasına çevriliyor. Çeki karşılıksız çıktığı için cezaevine giden esnafın işyeri kapanıyor. Ailesi ile ilgilenecek kimse kalmıyor.

Sonuçta sosyal güvenlik sisteminin, Maliye’nin de kayıpları oluyor. Cezaevindeki esnaf ne kendisi için, ne de çalışanları için sigorta primi ödeyemez artık. Satış yapamayacağı için, Maliye KDV tahsilatı yapamaz. Bütün bunlar ne uğruna; esnaf çekini ödeyemedi diye. Çek yazmak yerine senet verseydi, hapse girmeyecekti. Çek bu! Uğrunda hapis yatılacak kutsal bir evrak değil ki!

AİHM ne diyecek?

Çeke olan güveni güçlendirmek isterken, daha ağır sosyal ve ekonomik sonuçlar doğuyor. Karşılıksız çıkacağı belli olan çekleri bilerek ve kötüniyetli keşide eden, “dolandırıcı zihniyetle” piyasada güveni zedeleyen kişileri ayırt edemiyorsam, çeki karşılıksız çıkan herkesi hapse atalım, mantığı ile sonuç alınmıyor.

Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi’nin meşhur, karşılıksız çeke hapis cezasını, Anayasa md 38’deki “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” hükmüne aykırı bulmayan yorumunu da hukuken savunmak mümkün değil. Çek düzenleyenin borcu ne kanundan doğuyor, ne de kamu borcu nitelikli bir borç! Özel hukuktan doğan bir borcunu ödemek için, yine özel hukuk kuralları çerçevesinde bir banka ile çek anlaşması yapıyor.

AİHM, AİH Sözleşmesi'ne Ek 4 Nolu Protokol md 1 kapsamında, Çek Kanunu md 5’deki hapis cezasını, Anayasa Mahkemesi’nin aksine, kuvvetle muhtemel farklı yorumlayacaktır. Çeke olan güven zedelenmesin diye çeki karşılıksız çıkanın hapis cezası almasını, AİHM, kişilerin özgürlüğüne tercih etmeyecektir.

İşte bu değişiklik yeterli olur...

Karşılıksız çekten mahkum olanlara getirilecek olası bir af, sorunu geçici çözer. Kezin çözüm hapis cezasının kaldırılması. Bunun için de şu değişikliğin yapılması yeterli:

5941 sayılı Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümleleri aşağıdaki gibi değiştirilmiştir:

Haberin Devamı

MADDE 5 – (1) “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak ‘karşılıksızdır’ işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında mahkeme, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder…”
5941 sayılı Kanun’un birinci fıkrasının birinci cümlesindeki “..., ceza verilmesine yer olmadığı, ...” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

5941 sayılı Kanun’un onuncu ve on birinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

Çek ve senet neden farklı?

Çek muhatap bankalara ibraz edildiğinden, kaç tane çekin ödendiğini, kaç tanesinin karşılıksız çıktığını, tutarlarını, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nden öğrenebiliyoruz. Ama senetler, protesto edilmezlerse, düzenleyen doğrudan ödediğinden, sisteme girmiyor. Protesto edilen senetlerle, karşılıksız çıkan senetler arasında ne gibi bir bağ olabilir?

Korona tedbirleri dolayısıyla 150 bine yakın işyerinin kapandığı mart ayında 280.700 kişinin 1.470.276 adet çeki bankalara ibraz olmuş. 6.301 kişinin çeki karşılıksız kalmış.

Nisanda ise, 261.110 kişinin 1.178.093 adet çeki ibraz edilirken, 7.848 kişi çeklerini ödeyememiş. Çeklerini mart ve nisanda ödeyememiş olan bu binlerce kişi, işleri açılmazsa hapis cezası alacak, hapis cezası alınca da işyerleri kapanacak, aileleri mağdur olacak.

Oysa Nisan 2020’de protesto edilen toplam 73 bin adet senedin düzenleyeni -elbette içinde tüketici senetleri de olabilir- sırf bu sebeple hapis cezası almayacak.

Her ikisinde de sahtecilik yapan TCK md 204’e göre resmi evrakta sahtecilik suçunu işlemiş oluyor. Her ikisi de vadeli satış için kullanılıyor. Ama sadece çekte hapis cezası var. Evet, anayasal bir hüküm olan eşitlik ilkesi insanlar için geçerlidir, kambiyo senetleri için değil. Ama borcu için senet düzenleyen esnaf ile çek düzenleyen esnaf arasında, ödeyememe halinde çok ağır bir eşitsizlik doğuyor.

Çek mağdurlarına yeniden hapis yolu

Çekleri karşılıksız çıkanların, verilen adli para cezaları da ödeyemedikleri ortada. Sonuç; hapis cezası! Hapis cezası alan ve adli para cezaları hapis cezasına çevrilecek olanların sayısının 300 bin civarında olduğu söyleniyor.

5275 sayılı İnfaz Yasası’nda 15 Nisan 2020’de yürürlüğe giren değişiklik yapılmadan, 24.03.2020 tarihine kadar mahkum olmuş olan çek mahkumlarından hapiste olanlarının 7226 Sayılı Kanun ile 26 Mart 2020’den itibaren salıverilmesinin de bir anlamı olmalı.

İnfaz Kanunu’ndaki değişiklikten yararlananlar, cezalarından kalanının infazını dışarda çekerken, çek mahkumlarının cezalarının infazı sadece durduruldu.

Eminim ki bu fark gözden kaçtı. Ceza kanunlarında suç olan bir eylemden mahkum olmamış olan çek mahkumlarının, infaz bakımından suçtan dolayı hüküm giymiş olanlara göre neden dezavantajlı olduklarının hukuki ve ekonomik gerekçesini bulmak zor.

İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödeyemezlerse, alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece infazın devamına karar verilecek. İşyerleri açıkken, sokağa çıkma yasağı, şehirlerarası seyahat yasağı yokken çeklerini ödeyemeyenlerin, pandemi koşullarında iş yapıp borçlarını ödemeleri mucize olur! Çek mahkumlarını ya mucize kurtaracak, ya da TBMM’nin önerdiğim tasarıya uygun bir yasal değişiklikle hapis cezasını kaldırması!