Zaman zaman haberlere de konu olur. Hastaya takılan protez işlev görmez, yapılan estetik müdahale beklenen güzelliği sağlamaz. Bu haberlerden en günceli, bir hemşireye uzman olmayan ve meslekten kuaför olan birisinin yapmış olduğu “dudak botoks” müdahalesidir.
Aslında bir hasta ile onu tedavi eden doktor arasındaki ilişki hukuken vekâlet sözleşmesidir. Doktor, hastasına tıbbi yardımda bulunmayı taahhüt eder. Ancak doktorlar hastayı iyileştirme gibi bir sonucun taahhüdü olmaz. Doktor hiçbir zaman hastalığı yok etmeyi vaat edemez, sadece tedavi için en iyi gayreti göstermeyi vaat eder. Hasta tedaviye cevap vermese, ölse bile, tıbbi yardımda bulunan doktor yaptığı yardımın karşılığı olan ücrete hak kazanır. Doktor sadece hastalığın teşhisinde ve tedavi yönteminde açıkça kusurlu ise sorumlu olur.
Doktora sadece tedavi amaçlı gitmiyoruz. Güzellik amaçlı, estetik sonuç alma amaçlı da gidiyoruz. Erkekler en yaygın olarak saç ekimi, kadınlar ise yüz estetiği amacıyla estetik cerrahların yolunu tutuyorlar. Kadın her yaşta güzeldir! Kadının güzelliği, kendi görünüşünden değil, ona bakanın gözündedir. Kadını her yaşta güzel görmeyi başarabilsek, kadınların gerçekten estetik cerrahlara ihtiyaçları kalmayacak.
Estetik cerrah sadece bir hizmette bulunmak amacıyla tıbbi yardım yapmaz, estetistiki bir sonuç vaat eder. Burun estetiğinde, hastanın burnunda şekli, botoksta belirli bir yüz görünümünü meydana getirmeyi taahhüt eder ve borçlanır. Yani yapacağı estetik amaçlı müdahale bittiğinde hukuken bir eser meydana getirecektir. Sonuç gerçekleşmezse, meydana gelen zarardan sorumlu olur.
Bir diş doktorunun, kanal tedavisi değil de, “inci gibi dizilmiş, bembeyaz” protez takma diş yapması, işi ve bir cerrahın tıbbi tedavi değil de güzellik amacıyla insan vücudu üzerindeki tıbbi müdahalesi ile “burun kemerini alması” “fındık gibi bir burun” yapması eser sözleşmesinin konusunu oluşturur.
Eser sözleşmesi uyarınca estetik cerrahının tedavi niteliği olmayan tıbbi müdahalede bulunması ifa yönünden yeterli değildir. Yaptığı işin, hangi yöntemi kullanırsa kullansın ayıpsız, kusursuz, olarak ortaya çıkması da gerekir. Yapılan estetistiki müdahale sonucu taahhüt edilen sonuç ortaya çıkmamış, beklenen güzellik yaratılamamışsa, ortada ayıplı bir iş var demektir. Hastanın maddi ve duyacağı üzüntü sebebiyle, manevi tazminat talebi bulunur.
Kuma davası
Anadolu’da az da olsa halen “kuma getirme” alışkanlığının yaşandığı yerler var. “Kuma” getirme aslında modern hayatın köylere kadar inmesi, toplumsal ihtiyaçların gelişmesi ve artması sonucu ikinci bir eş ve çocukların hayatını finanse edecek ekonomik gücün azalması, tüp bebek tıbbının gelişmesi gibi birçok ekonomik sosyolojik ve teknolojik gelişmeler nedeniyle nerdeyse bitmek üzere olan bir alışkanlıktır.
Kuma getirme, kuma getirilen eski eşe karşı bir suç oluşturur mu? Böyle bir dava Yargıtay temyiz incelemesine de konu olmuştur. Koca, eşi olan şikâyetçi ile birlikte yaşadığı eve kuma getirdikten sonra eski eşine kötü davranmaya başlar. Eski eşin bu nedenle psikolojisi bozulur, intihara teşebbüs dahi eder. Kocanın eve kuma getirmesi, kötü davranış ve tutum sergilemesi eyleminin bir bütün halinde sevgi ve merhamet duygularıyla bağdaşmayan, eski eşe ruhen zarar veren, duygusal bozukluğa yol açacak boyuta ulaşan kötü muamele niteliğinde olduğuna karar verilir. Böylece kuma getiren kocanın Türk Ceza Kanunu’ndaki kötü muamele suçunun işlediğine hükmedilir.
Kuma getirmenin Türk aile yapısına uymadığı, nesep karışıklığına yol açacağı huşuları bir yana, suç oluşturduğu da göz önünde bulundurulmalıdır.
Avukatlar dava kazanma garantisi vererek iş alır mı
Avukatların hukuki yardımına ihtiyacı olanlar, avukata hemen sorarlar; davayı kazanma oranımız nedir? Avukat davayı kazanma yüzdesi verebilir mi?
Bir hukuki uyuşmazlığın sonucu, ölçülebilir, matematiksel hesaplanabilir veriler içermez ki sonucu belirli bir yüzdeyle hesaplanabilsin.
Buna rağmen bazı avukatlar müvekkillerini memnun etmek için kazanma şansını yüzde vererek ifade edebilirler. Bu tamamen müvekkili memnun etmek içindir, avukata hukuki bir sorumluluk yüklemez. Çünkü avukat en iyi hukuki yardım ve desteği sağlamayı taahhüt eder. Müvekkili ile arasındaki hukuki sözleşme, belirli bir sonucu meydana getirme borcuna sokan eser sözleşmesi değil, vekâlet sözleşmesi olduğundan, belirli bir sonucu taahhüt edemez, davayı kazanacağı vaadinde bulunamaz.
Eğer avukatınız size “Seni kesin boşayacağım”, “Alacağını kesin alacağım”, “Sizden bir kuruş para alınmamasını sağlayacağım”, “Evi kesin tahliye edeceğim”, “Seni beraat ettireceğim”, “Sanığı hapishanelerde süründüreceğim” gibi taahhütlerde bulunursa, bunların sadece psikolojik olarak sizi rahatlatma amacı taşıdığını, hukuken bağlayıcı olmadığını hesaba katmalısınız.
Adli tebessüm
Hukuk dili günlük yaşamda kullanılan dilden farklı ve ağırdır. Hukuki terimler bu sebeple günlük yaşamda daha kolay fakat tam isabetli olmayacak şekilde kullanılır.
Ceza yargılamasında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” da anlaşılması zor bir müessesedir. Sanığın suç işlediği sabittir ve ceza da öngörülmüştür ama mahkeme sanığa 5 yıl kasıtlı suç işlememesi koşuluyla vereceği cezayı erteler. İstanbul’da bir ceza mahkemesinde hâkim duruşma sonunda hükmün açıklanmasına karar vereceğini sanığa iletir ve sanığın bunu kabul edip etmediğini sorar. Sanık anlamaz. Hâkim birkaç kere farklı kelimelerle hukuken ne anlama geldiğini anlatır. Sanık hâlâ anlamamıştır.
Sanığın bu durumunu gören mübaşir, sanığın yanına yaklaşıp koluna girer ve usulca, “Hakim hanım sana bir güzellik yapsın mı?” diye sorar. Sanık işte o zaman “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının” ne demek olduğunu anlar; “bir güzellik yapmak”!