Enkaz altında kaldığı kesin olan fakat cenazesine ulaşılamayan bir vatandaşın ölü sayılmasına vali veya kaymakam karar verirken, gaipliğe ise mahkeme karar verir... Gaip olan kişinin hayatta olan eşi, boşanma davası açmadıkça kanunen evli sayılır
Depremde yıkılan binaların altında kalan ve cenazeleri bulunmayan vatandaşlar hakkında, ilgili yerin en büyük mülki amiri (vali veya kaymakam) tarafından nüfus kaydına ölü kaydı düşülerek, bu kişi hukuken ölmüş kabul edilir. Birçok enkazın başında günlerce bekleyen vatandaşlarımızı gördük. Bekleme sebepleri, enkaz altında olduğundan emin oldukları yakınlarına ölü veya canlı ulaşmaktı. Ama enkaz altında kaldığından emin oldukları bu yakınlarının bazılarının cesetlerine ulaşılamadı ve bir daha da haber alınamadı. Enkaz altında kaldığından emin olunan depremzede için mahkeme kararına gerek olmaksızın vali veya kaymakam kararı ile ölü kaydı düşüldükten sonra, malvarlığını oluşturan terekesi mirasçılarına geçer. Tabii ki mirasa dahil olan borçtan da, hayatta kalan ve mirası reddetmemiş ya da mirası hükmen reddetmiş sayılmayan mirasçı sorumlu olur.
Dram içinde dram...
Krediye bağlı hayat sigortası yoksa, banka kredi borcundan da mirasçıları sorumlu olur. Burada dram içinde dram olan şey, kredisi bitmemiş ve fakat enkaza dönmüş bir konutun bulunmasıdır. Mirasçılara artık enkaza dönüştüğü için ortada bulunmayan bir konutun kredisini ödeme borcu düşmüştür.
Ölüm karinesinin geçerli olması ve vali veya kaymakam kararı ile ölü kaydı düşülebilmesi için, cesedi enkaz altında bulunmayan kişinin, ölümünden şüphe duyulmayacak şekilde kaybolmuş olmalıdır. Ölüm karinesinin yanında bir de gaiplik durumu vardır ki, ikisi arasında hukuken farklar vardır. Ölüm karinesinin geçerli olduğu kişi, gerçekten ölmüş gibi hukuki sonuçlar doğar, sağ olan eşi artık ‘dul’ sayılır, hakkındaki ceza davaları düşer, varsa yakalama kararı, aldığı cezaların infaz kararı ortadan kalkar.
Ölüm karinesi ile gaiplik farklı mı?
Gaiplik, Türk Medeni Kanunu md 32 vd hükümlerinde düzenlenmiştir. Gaiplik kararı, evlilik haricinde kişi sanki ölmüş gibi, ölüme bağlı hukuki sonuçlar doğurur. Gaiplik, ölü mü, sağ mı olduğu belli olmayan kişilerle bu durumdan hakları etkilenen kişileri koruma amacıyla kabul edilmiştir.
Ölüm karinesi gereği, enkaz altında kaldığı kesin olan ve fakat cenazelerine ulaşılamayan bir depremzede vatandaşımızın ölü sayılmasına vali veya kaymakam karar verirken, gaipliğe mahkeme karar verir.
Ancak hemen şunu belirteyim ki, vali veya kaymakam tarafından ölü kaydı düşülen vatandaşlarımız hakkında ayrıca gaiplik kararı verilemez. Çünkü, bu vatandaşlarımız “ölmüş” kabul edildiklerinden, “gaip” olamazlar.
Gaiplik kararı verilmesi iki durumda söz konusu olur; kişi ya bir ölüm tehlikesi içinde kaybolmuş, ya da kendisinden uzun zamandan beri, aslında en az beş yıldan beri hiçbir haber alınamamış olmalı. Nihayetinde de ölmüş olmaları hakkında kuvvetli bir olasılık bulunmalı.
Kuvvetli olasılık...
Deprem esnasında bölgesinde olduğu bilinen ve bulunmayan, sürekli yıkıma neden olan artçı depremlerin olduğu deprem bölgesinde kaybolmuş bir kişi, kanaatimce ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmuş demektir ve ölümü hakkında da kuvvetli olasılık mevcuttur.
Bir kimsenin ölüm tehlikesi içerinde kaybolduğu tarihten itibaren 1 yıl geçtikten sonra, mahkemeye başvurarak, o kişi hakkında ölmüş olabileceğine dair kuvvetli olasılık da bulunduğundan, gaiplik kararı verilmesi istenebilir. Gaiplik kararını vermeye yetkili ve görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir.
Kimler mahkemeye başvurarak bir yıl önce ölüm tehlikesi içerisinde kaybolan kişi hakkında gaiplik kararı verilmesi için dava açabilir diye soracak olursak, yanıtımız, hakları bu kişinin ölümüne bağlı olanlardır. İlk sırada aklımıza mirasçılar gelebilir, ancak mirasçı olmamasına rağmen bazı özel durumlarda üçüncü kişiler de dava açabilmektedir, özellikle tapu işlemlerinden dolayı.
Yeni evlilik yapamaz
Gaiplik ile ölüm karinesi arasındaki fark, kişi ölümüne mutlak surette bakılacak bir olayda kaybolduğu için mülki amir tarafından ölü kaydı düşülmüşse, resmi evliliği de sona erer. Ama gaiplik kararı verilmişse, diğer eş kendiliğinden kanunen evliliği sona ermiş, dul sayılmaz, ayrıca bir de aile mahkemesinde boşanma davası açması gerekir.
Yani, gaip olan kişinin hayatta olan eşi, ayrıca bir de boşanma davası açmadıkça kanunen halen evli sayılacağından, örneğin yeni bir evlilik yapamaz. Bu konuya devam edeceğiz...