Herkes bir yerde, bir kişide olan alacağını unutabilir. Bankalardaki mevduat veya katılım hesaplarındaki paralar da aslında banka müşterisinin bankaya karşı sahip olduğu bir alacaktır. Mevduat sahipleri bankadaki alacaklarının peşine düşmüyorlarsa, bütün alacaklar gibi, belirli bir sürenin geçmesiyle mevduat da zaman aşımına uğrar. Örneğin, kira alacağı beş yıl geçince zamanaşımına uğrarken, bankadaki mevduat on yıl geçince zaman aşımına uğrar.
Eğer bir bankada mevduatını varsa ve bu mevduatla ilgili son işlemi en son on yıl önce yapmışsanız, acele etmeniz gerekiyor, yoksa paranız zaman aşımına uğrayacak ve devlete, daha doğrusu TMSF’ye geçecek. Neden? Devlet diyor ki sen bankadaki paranla on yıl hiç ilgilenmiyorsan, o para artık benim olur!
Peki, sırf ben bankadaki paramı on yıl boyunca unuttum diye, paramın TMSF’ye geçmesi hukuka uygun mu? Bankacılık Kanunu’nun 62’nci maddesine uygun. Ama mülkiyet hakkının dokunulmazlığını düzenleyen Anayasa’nın 35’inci maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1. Protokol, Ek Protokol’ün 1’inci maddesine aykırı. Çünkü bu düzenlemeler mülkiyet hakkının ancak ve ancak kamu yararına sınırlandırılabileceği, kişilerin mal ve mülklerinden ancak hukukun genel ilkelerine göre yoksun bırakılabilecekleri öngörülmüş. O halde bir kimsenin bankadaki parasını unutmasının yaptırımı, o para üzerindeki mülkiyet hakkının ondan alınıp TMSF’ye geçirilmesi olabilir mi?
Unutkanlığın bedeli
Hemen düşüncemi söyleyeyim, zaman aşımına uğrayan normal bir alacak nasıl Devlete geçmiyorsa, bankadaki alacağımız olan mevduat da devlete geçmemelidir. Sırf alacağımız bankaya karşı diye, unutkanlığımızın bedeli, paramızdan olmak mı olmalıdır?
İşin ilginç yanı, bankada unuttuğumuz sadece mevduat değil, kiralık kasalardaki eşyalarımız da TMSF’ye geçmekte. Örneğin, banka kiralık kasasına koyduğumuz hisse senetleri, babaannemizden hatıra altın kolye, tektaş yüzük de, eğer bu kiralık kasayı on yıl yıl açmaz, hiçbir işlem yapmazsak, TMSF’ye geçiyor, bir şirkette hisse senetlerimiz dolayısıyla sahip olduğumuz hissedarlık haklarımız da.
Aslında hukuki sonucuna bakınca, mevduat ve bankalardan olan diğer alacaklarımız zaman aşımına uğramıyor. Bir alacak zaman aşımına uğrarsa, alacaklı alacağını kaybetmez, sadece onu dava etme hakkını yitirir. Bu şu demektir, borçlu zaman aşımına uğramış borcunu isterse ödeyebilir, istemezse ödemez. Buna biz “eksik borç” deriz, kumar ve bahis borcu, evlenmeye aracılıktan doğan borçlar da zaman aşımına uğramış borçlar gibi eksik borçlardır.
Fakat zaman aşımına uğrayan mevduat, hukukun genel ilkelerine göre “eksik borç” haline gelmiyor, bir tür “kamulaştırılıyor”, alacaklın parası ve bankadaki diğer eşyalar üzerindeki mülkiyet hakkı devlete geçiyor. Ama kamulaştırma dahi bedelsiz yapılmazken, mevduata el koyan devlet bunun karşılığında alacaklıya bir şey ödüyor mu? Hayır? O zaman mevduat veya diğer eşyalar aslında zaman aşımına uğramıyor, bedelsiz kamulaştırılıyor.
Tedbirli olmak şart
2016 yılı sonu itibarıyla zaman aşımına uğrayan mevduatın toplamı yaklaşık 115 milyon TL. Her yıl bu tutara yakın bir rakam söz konusu. TMSF unutulan mevduatın listesini yayımlıyor, ancak kiralık kasalarla ilgili bir ilana rastlamadık.
Mevduatın zaman aşımının Anayasa’ya aykırılığını ilk defa 12 Ocak 2008 tarihinde İstanbul Barosu’nun düzenlediği “Bankacılık Hukuku Sempozyumu”nda gündeme getirmiştim. O tarihten sonra birçok hukukçu benimle aynı görüşü paylaştı, bu sorundan asıl yarar sağlayan TMSF hiçbir görüş beyan etmedi. Bekleyelim! Ama siz beklemeyin, www.tmsf.org.tr adresinden kendi adınıza ya da mirasçısı olduğunuz ölmüş murisleriniz adına zaman aşımına uğrayacak mevduatınız olup olmadığını, tahmin ettiğiniz bankalarda kiralık kasaları bulunup bulunmadığını sorgulayınız. Gerçi unuttuğunuz mevduat 50 TL’nin üstündeyse, iadeli taahhütlü mektupla uyarı almanız gerekir ama yine de tedbiri elden bırakmamak gerekir. Son tarih 15 Haziran 2017.
İlk söz son söz olsun:
İnsan unutur, hukuk unutmaz!