Kâr amacı taşımayan Kızılay Derneği, sadece kâr amacı taşıyan Kızılay Yatırım Holding’in sahibi olunca, kendisiyle çelişen işlemlere taraf olması kaçınılmaz. Bağış toplayan bir derneğin, vatandaşla ticari rekabeti ne kadar doğru?
Kızılay’ın hukuki yapısıyla ilgili ilgim, ticaret hukuku derslerinde verdiğim örnekti: “Dernekler ve vakıflar sadece amaçlarını gerçekleştirmek için ticari işletme işletirler. Bunlar eğer kamuya yararlı dernek veya vakıf statüsündeyseler, ticari işletme işletseler dahi tacir sayılmazlar. Bunun en güzel örneği de Afyonkarahisar Gazlıgöl Maden Suyu İşletmesi olan Türk Kızılay Derneği’dir.”
Çadır satma olayıyla, önemli bir hususun gözümden kaçtığını fark ettim:
Kamuya yararlı bir dernek olan Kızılay, maden suyu işletmeciliğinden holding şirketi olan bir yapıya dönüşmüştü. Kızılay gerçi hâlâ bir dernekti, ama yazımın sonunda da belirteceğim gibi hukuken oldukça sıkıntılı olabilecek bir yapının tam “göbeğine” oturmuştu!
Kızılay Yatırım Holding A.Ş. unvanlı bir şirket var. Tek bir hissedarı var, o da Türk Kızılay Derneği. Sermayesi 100 milyon TL’yi Kızılay nakit olarak ödemiş. Kızılay Yatırım Holding A.Ş. en son 1.7.2022 tarihinde genel kurul toplantısı yapmış, ama genel kurul toplantı tutanağı ve alınan kararlar Ticaret Sicil Gazetesi’nin internet sitesinde yok. O yüzden tek ortağı olan Kızılay Derneği’ne kâr payı dağıtıp dağıtmadığını göremedim. Faaliyet Raporu’na göre 2021 yılında, tek hissedarı olan Kızılay’a 50.520.075 TL bağış yapmış.
10 tane şirketi var
Aslında bunu tam anlayamadım. Kızılay Yatırım Holding A.Ş., tek hissedarı olan Türk Kızılay Derneği’ne kâr payı dağıtmak yerine neden bağış yapar ki? Çünkü holdinglerin asıl amaçları bağış yapmak değil, kâr payı dağıtmaktır.
2018 yılında kurulan 100 milyon TL sermayeli Kızılay Yatırım Holding A.Ş., 50 milyon TL sermaye koyarak 2019 yılında Kızılay İçecek Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi kurmuş. Kızılay Holding Yatırım A.Ş.’nin, bunun gibi 10 tane şirketi var. Kızılay şirketlerinin yapılanmasına yer vererek konuyu karmaşık ve anlaşılmaz hale getirmek istemiyorum.
İşin özü şu; sadece sosyal ve yardım amaçlı kurulmuş olan ve öyle faaliyette bulunan Türk Kızılay Derneği, 100 milyon TL nakdi sermaye ile 2018 yılında Kızılay Yatırım Holding A.Ş.’yi kuruyor, o da başka şirket kuruyor. Kızılay Derneği böylece Holding patronu oluyor.
Şirketler topluluğunun ‘hakim teşebbüsü’ oldu
Kızılay bir holding sahibi. Görünüşte tek bir şirketi var. Ama dolaylı yoldan, - bütün şirketlerinin sermaye yapısını tam olarak incelememekle birlikte - sermayesinin tamamı muhtemelen yine sadece kendisine ait 10 tane anonim şirketi daha var. Bu durum Kızılay Türk Derneği’ni, TTK md 195 vd hükümlerinde düzenlenmiş olan şirketler topluluğunun hakim teşebbüsü haline getiriyor. İnternet sitelerine baktığımda muhtemelen bu durumu önemsememişler, çünkü şirketler topluluğu olmanın hiçbir sonucunu Kızılay ve Holding şirketin sayfasında göremedim. Kızılay kamuya yararlı dernek olduğu için tacir sayılmasa da, TTK md 195 gereği şirketler topluluğunun hakim ortağı olduğu için tacir sayılıyor. Kızılay Derneği’nin iflası istenemez ama, sahibi olduğu bütün şirketlerin istenebilir! Bütün bu hukuki sorunların yanıtı araştırıldı mı?
10 şirketle sıkı rekabet
Kızılay Derneği’nin asıl gelir kaynağı, topladığı yardımlar. Maddi yardımları gerçek kişiler yapabildiği gibi, esas sözleşmeleri elverdiği ölçüde ticaret şirketleri de yapar. Kızılay sahibi olduğu 10 şirket üzerinden ticaret hayatında sıkı bir rekabete girmiş. Peki, örneğin bir tekstil ve çadır üreticisi olan bir şirket sahibi, ya da çalışanı, kendisi ile rekabete giren bir şirketin sahibine bağışta bulunmazsa! Manevi olarak düşündüğümüzde, bir kimse ticari rakibine mali yardımda bulunmak zorunda mıdır ki!
Vatandaşlardan, kamuoyundan maddi yardım ve bağış toplayan bir derneğin, ticarete atılarak vatandaşlarla ticari rekabete girmesi ne kadar doğrudur!
Dernek ve şirketlerin işletme mantığı farklı
Kızılay’ın tüzüğüne göre resmi adı “Türkiye Kızılay Derneği”. Dernekler Kanunu’na göre dernek, kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere oluşturulan kişi topluluklarıdır. Kazanç sağlama amacı güdemez. Şirket ise kazanç sağlama ve bunu kâr payı olarak ortaklarına dağıtma amacıyla kurulur. Dernekler amaçlarını gerçekleştirmek için ticari işletme işletebilirler. Ancak bunun abartılmaması gerekir. Ticari işletme sayısını sınırlayıcı hüküm bulunmasa da, dernekler asıl amacını geri plana itici şekilde bir çok ticari işletme işletememeliler. Konuyu Kızılay’a getireceğim. Kızılay kendisi bir dernek, ama tek başına bir holding sahibi.
Dernekler ile şirketler arasındaki en önemli fark da budur. Kızılay Dernek Tüzüğü’nde de açıkça yazılı zaten; Kızılay, hizmetlerinde hiçbir şekilde maddi ve manevi çıkar gözetmeyen, gönüllü bir yardım hareketidir. Kızılay Yatırım Holding A.Ş. ise sadece kâr amaçlı çalışır. Kâr amacı taşımayan Kızılay Derneği, sadece kâr amacı taşıyan Kızılay Yatırım Holding A.Ş.’nin sahibi olunca, zaman zaman kendi kendisiyle çelişen işlemlere taraf olması da kaçınılmazdır.
Bu sebeple, Kızılay Yatırım Holding A.Ş.’nin, dolaylı yoldan da Kızılay Derneği’nin tamamına sahip olduğu Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş.’nin ürettiği çadırları afet anında kâr amaçlı olarak başka bir sosyal yardım kuruluşuna para ile satmasına rastlayabiliriz. Özellikle savaş, salgın ve afet anlarında yardım amaçlı kurulmuş kamuya yararlı bir derneğin sahibi olduğu bir şirketin aynı amaçla kurulmuş bir başka derneğe afet anında çadır satılmasına hukuki bir engel bulunmasa da, bunu etik bulmak oldukça zor.
Borsa şirketine dönüşürse...
Kızılay, Kızılay İçecek Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin hisseleri halka arz etmeyi planlıyormuş. Bana göre çok sakıncalı bir düşünce. Neden mi? Çünkü, borsa demek, spekülasyon demek, borsa demek, zaman zaman manipülasyon demek. Şimdi düşünün, Kızılay gibi bir yardım kuruluşunun, kamuya yararlı bir derneğin dolaylı yoldan hissedarı olduğu bir şirketin hisseleri borsada spekülatif ve manipülatif işlemlerin konusu oluyor, binlerce borsa yatırımcısının mağdur olmasında araç olarak kullanılıyor.
Afet ve salgın, savaş halinde mağdur ve muhtaçlara yardım amaçlı bir dernek iken, borsa yatırımcısının mağdur olmasında kullanılan hisselerin bulunduğu şirketin - muhtemelen çoğunluk hissesine sahip - hissedarı haline geliyorsunuz.
Oluşacak itibar kaybını düşünmek bile istemiyorum.
Borsa yatırımcısının ise Kızılay’ı artık yardım ve bağış yapılacak bir kuruluştan ziyade, kendilerine kâr payı dağıtacak bir borsa şirketi gibi görmeleri ve algılamalarına daha değinmedim bile! Artık, aslında çadır dağıtması gereken Kızılay temettü mü dağıtacak, bedelsiz hisse mi verecek diye beklenti içinde olacaklar.