Hepimiz vücudumuzu ayakta tutmak ve sağlıklı olmak için yemek zorundayız. Fakat yediğimiz yiyecek ve o yiyeceği birlikte yediğimiz kişi aynı zamanda kişiliğimizin ve kültürümüzün bir yansıması ve aile, arkadaşlar ve potansiyel partnerler ile sosyalleşmek için ideal bir yoldur. Aklında romantizm olanlar için bir yemek, paylaşılan bir duygu deneyimini ifade edebilir ve çoğu zaman seçilen yiyeceklere atfedilen özel anlamlar veya inançlar olabilir. Hangi yiyeceklerin romantik duyguları artırdığına veya doğurganlıkla ilişkili olduğuna dair her toplumun ve kültürün kendine ait bir görüşü vardır. Bu görüşlerden bazılarını, örneğin erkekler için gergedan boynuzu tozu yemeyi destekleyecek herhangi bir gerçek bilimsel kanıt yok iken, doğurganlığı artırması için önerilen istiridye gibi diğer yiyecekler ise gerçekten de üreme sağlığını destekleyen çinko gibi yapı maddeleri ve önemli amino asitler içerirler.
Dünyanın pek çok yerinde çikolata romantik bir hediye olarak verilir ve kakao çekirdeğinde bulunan teobromin adlı kimyasalın aşk duygularını taklit edebilen hafif uyarıcı etkilere sahip olduğuna dair bazı deliller mevcuttur. Çikolatanın tutkulu tüketicileri olan eski Aztekler, çikolatanın
Tüp bebek tedavisi ülkemizde ve dünyada doğal yollarla çocuk sahibi olmayan çiftlerde oldukça tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Geçmişte tüp bebek tedavisi ile kulaktan dolma oldukça yanlış bilginin yayılmasından kaynaklı olarak kısırlık sorunu yaşayan çiftlerden bazıları tedaviye sıcak bakmıyorlardı. Ancak gelişen teknoloji sayesinde insanların ön yargıları yıkılmaya başlandı ve insanlar bilinçlendi bu durum tüp bebek tedavisine çiftlerin özgürce ve korkusuzca başvurmalarına olanak sağladı.
Tüp bebek tedavisinin ilk aşaması ön görüşme ve muayene aşamasında eşler tedavi açısından değerlendirilir. Kadında ve erkekte yapılan değerlendirmenin neticesinde uygulanacak olan olası tüp bebek tedavisinden ne denli başarılı sonuç alınacağı ön görülmekte ya da tüp bebek tedavisine uygunluk durumu olamayan çiftler de ihtimaller arasında yer almaktadır bu durumda çifte izah edilmektedir. Tüp bebek tedavisinin uygulanması adına uygun görülen çifte tedavi öncesinde tedaviye hazırlık adına birtakım işlemler yapılır ve adım adım tedaviye geçilir bazı çiftlerde yapılan tüm işlemler sonucunda çifti mutlu edecek netice alınır ancak bazı çiftlerde de maalesef ki tedavi neticesinde istenilen sonuç
Kist vücudun herhangi bir bölümünde, organda, derinin içinde meydana gelebilen içi su, yağ veya gaz dolu şişkinliklere verilen genel addır. Kistler gözle görülemeyecek kadar küçük veya içine bir bardak sıvıyı sığdırabilecek kadar büyük olabilir. Kist sözcüğünün halk arasında korkuya, endişeye sebep olmasının nedeni genelde ameliyat gerektiren, kansere yol açan durumların kistle beraber anılıyor olmasıdır.
Oysa insan vücudunda oluşabilecek yüzlerce kist türü vardır. Bu kistlerden çoğu iyi huylu iken, daha küçük bir bölümü kansere ve başka ciddi hastalıklara yol açabilen kötü huylu kistlerdir. Pek çok kişide sıklıkla kist görülebilmektedir.
Ancak kistler yüzünden ciddi problem yaşayanların sayısı bu kadar az değildir. Kistlerin bulunduğu yer, kistin büyüklüğü ve yapısı kistin tehlike durumu hakkında fikir verebilmektedir. Over sözcüğü ise, kadınlardaki yumurtalıkları tanımlamak için kullanılmaktadır. Over kisti ise yumurtalıklarda oluşan iyi ya da kötü huylu içi su dolu şişlikleri ifade etmektedir.
Over kisti nedir, belirtileri nelerdir?
Yumurtalık kistleri neredeyse her kadında karşılaşılabilen sıradan bir durumdur. Yumurtalık kistleri çoğunlukla zararlı değildir ve bir belirti
Adeti geciken ve hamilelik şüphesi olan kadınlar, eczaneden satın alabilecekleri idrarda gebelik testleri ile sonucu öğrenebilir. Ancak bu noktada bilinmesi gereken evde uygulanabilen bu kitlerin yüzde yüz doğru sonuç veremeyebileceğidir. Kesin bilgi için mutlaka bir doktora başvurmak ve kanda gebelik testi yaptırmak gerekmektedir.
Testin doğruluk oranını arttırmak için ise testi talimatlara uygun bir şekilde uygulamak, test sonucunun güvenilirliğini arttıracaktır. Günümüzde hamilelik şüphesi yaşayan bir kadın hamile olup olmadığını 3 farklı yöntem ile öğrenebilir. Bu yöntemler ise;
Hamilelik testleri ve HCG hormonu
HCG hormonu, toplum arasında gebelik hormonu olarak adlandırılabilmektedir. HCG hormonu gebeliğin başlarında ilk olarak kanda daha sonra ise idrarda da bulunan hormondur. Eğer bir kadın, hamile olduğundan şüpheleniyor ise hamileliğin kesin olarak belirlenmesi için bu hormonun saptanması gerekmektedir. Hamilelik testlerinin sonuçlarının pozitif çıkmasını sağlayan faktör, HCG hormonudur.
HCG hormonunun salgılanmaya başlaması için kadının yumurtalıklarından atılan bir yumurtanın sperm ile döllenmesi yani fertilizasyonun gerçekleşmesi gerekir. Döllenmenin
Normal koşullar altında bir bebek sahibi olamayan çiftler, modern tıbbın sunduğu imkanlarla bebek sahibi olabilmekteler. Uygun şartlarda yeterli sayıda ve sürede deneme yaptıkları halde gebelik gerçekleşmediğinde başvurulan doktor, öncelikle gebeliğe engel olan sebepleri araştırmaktadır.
Kısırlığa sebep olan etkenler göz önünde bulundurularak çift için en iyi ve etkili tedavi yöntemi seçilir. Kadından, erkekten ya da her ikisinden kaynaklanan kısırlığın tedavisi için çok çeşitli tıbbi yöntemler bulunmaktadır. Bu tedavi teknikleri arasında bu günkü tıbbi olanaklar ışığında en kısa sürede gebelik meydana getiren yöntem tüp bebek yöntemidir.
Tüp bebek nedir?
Tüp bebek; normal yollarla bebek sahibi olamayan çiftlerde kadının yumurtası ve erkeğin spermlerinin vücut dışında, laboratuar ortamında döllenmesi ve döllenen yumurtalardan en başarılı olanların seçilerek cerrahi yöntemlerle kadının rahmine yerleştirilmesidir.
Normal gebelik denemelerinden farklı olarak sadece güçlü ve gebeliğe uygun olan döllenmiş yumurtalar seçildiğinden ve hiçbir olumsuzluğa maruz kalmadan rahim içine direkt olarak yerleştirildiğinden başarılı sonuç alınabilme ihtimali çok yüksektir. Zira tüp bebek uygulaması şu
Kemik erimesi, kemik kitlesinin içindeki mineral ve kalsiyum gibi besin ögelerinin zamanla azalması sonucu meydana gelebilir. Kemik yapısındaki bu bozulması sebebiyle de kemikler güçsüzleşip, daha çabuk kırılabilir. Kadının menopoza girmesi sonucu vücudundaki östrojen hormonu azalmaktadır. Vücuttaki östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak kadında kemik erimesi riski artmaktadır.
Kemik erimesi çok sık karşılaşılan bir iskelet hastalığıdır. Kemik erimesi en çok omurlar, kalça kemikleri ve bileklerde görülmektedir. Kemik erimesinin esas nedeni kemiklerdeki kalsiyum oranının azalmasıdır. Kemik erimesinin tıp literatüründe ismi, osteoporozdur.
Kemik erimesi sorununda, kemiğin darbelere karşı direnci azalır. Örneğin; basit bir düşme ya da ufak bir darbede kemiklerde kırık söz konusu olabilir. Kemik erimeleri genellikle 40-45’li yaşlarda başlar. Kadınlar, sonrası dönemde kemik erimesi riski ile karşı karşıyadır.
Menopoz sonrası kemik erimesinin nedenleri nedir?
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki her insan, yaşın ilerlemesi ile birlikte gelişen kemik erimesi riski ile karşı karşıyadır. Önemli olan kemik erimesi ciddi boyutlara ulaşmadan, gerekli önlemleri almaktır. Bazı
Bebeğin anne karnındaki duruş pozisyonu nasıldır?
Bebek anne karnındaki amniyon sıvısı sayesinde sürekli olarak hareket halindedir. Anne karnındaki amniyon sıvısı bebeğe rahat hareket edebilme şansı tanır. Bebek, gebeliğin her haftasının yavaş yavaş geçmesiyle beraber doğumun yaklaştığı zamana göre son pozisyonunu almaya başlar.
Doğumun yaklaşmasıyla birlikte bebeğin duruş pozisyonu baş aşağı olmalıdır. Bunun sebebi normal bir doğum için bebeğin doğum kanallarına baş aşağı girmesi gerektiğidir. Bazı durumlarda bebekler anne karnında baş aşağı değil de popolarının doğum kanalına baktığı pozisyonu alabilirler. Bu durumda bebek doğum kanalına ters girme riski ile karşı karşıyadır. Bu gibi durumlarda doktor normal doğuma müsaade etmeyebilir. Ancak bu durum nadir karşılaşılan bir durumdur. Bebekler gebeliğin 31. haftasından itibaren doğum için baş aşağı pozisyonunu yavaş yavaş alırlar.
Haftalara göre bebeğin anne karnındaki duruş pozisyonları
Bebek anne karnında 4. ila 10. hafta arasında çok küçük bir nokta halindedir. Bebeğin ultrason yardımıyla görüntülenmesi ve cinsiyetinin belli olması da 14. ila 20. haftalar arasında olmaktadır. Bu dönemde bebek çok küçük olacağı için
Tiroid bezinin normalden fazla olarak büyümesi haline guatr denmektedir. Az miktarda iyod alımı ile birlikte oluşmaktadır. Bu durumu önlemek için iyotlu tuz kullanımında kendi kendine normal haline dönmektedir.
Önemli olan guatr oluşumunun farkına varılması ve yeterli düzeyde iyot alımı ile hastalığın ilerlemesine mani olup normale dönülmesini sağlamaktır. Bunun için yaşadığımız bölgede iyotun az olup olmadığını iyi bilip takviye olarak iyot alımı ile bu hastalığın oluşmasına mani olmak yapılabilecek en iyi uygulamadır.
Örneğin: Karadeniz bölgesinde yeterince iyot olmadığı bilinmekte ve guatr hastalarının bu bölgede daha fazla olduğu istatistik olarak saptanmaktadır. Bu bölgedeki insanların sofra tuzları iyotlu olmalıdır.
Ayrıca farklı guatr çeşitleri de vardır. bunlar troid bezinde meydana gelen kitle oluşumları veya farklı nedenlerle troid bezi büyümesi gelişerek guatr oluşabilmektedir. Bunlar az miktarda gelişmektedir.
Hipotiroidi (az çalışan tiroitler)
Genellikle otoimmun dediğimiz bir hastalık nedeni ile tiroid bezi çok zarar görür. Troid bezinin tahrip olması nedeni ile performansı düşer ve daha az çalışmaya başlar. Otoimmun: hiçbir sebebi olmadan vücudun kendi dokularına karşı