Tekrar merhabalar!!!
Bugünkü konumuz, aslında hepimizi ilgilendiren bir konuolduğunu düşündüğüm iklimler ve iklimleri gün geçtikçe nasıl yok ettiğimiz hakkında olacak .
Son yıllarda iklimlerin hızlı bir şekilde değiştiklerini gözlemlemekteyiz.
Bunun bir sebebi olmalı, durup dururken hiç bir şey bir başka şeyin etkisi altında kalmadığı sürece kolay kolay değişmez. Son 15-20 yıldır iklimlerin hızla değişmesinin en büyük sebebi bana göre tabiki yine herşeyde olduğu gibi bizler, insanoğlu sahneye çıkmaktadır.
Peki bu denli neler yaptıkta, en son soğuk kış ayları, ilkbahar, yaz gibi geçmekte ?
Öncelikle denizlerden başlayalım, hepinizin binalaşmaları, çevresel faktörleri söyleyerek başlayacağınızı düşünüyorum, oraya geleceğim. Ama önce üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde, iklimlerin bu denli hızlı değişmesinin sebepleri, sularımızdaki ısının ani değişmesi ve yaşayan mercan oluşumlarının hızlı bir şekilde yok olmasıdır. Bu da atmosferdeki oksijen seviyesinin hızlı düşmesine sebep olmaktadır. Unutmamak gerekir kioksijenimizin %60 ına yakını mercanlar tarafından üretilmektedir. Resimde ısı farkından dolayı sol tarafı ölmüş sağ tarafı ise canlı bir mercan görmektesiniz.
Herkese tekrar merhabalar!!!
Uzun zamandır düşündüğüm, sorguladığım insanoğlunun yaşam ve iletişim sorunun giderek yükseldiğini gözlemlemekteyim. İnsanların tahammül sınırlarının kalmadığı en ufak bir yan bakışta bile anlamsız, yeri gelince üzücü noktalara kadar yaşamın ve iletişimin gittiğini görmekteyim.
Iyide ne oldu da bu durum bu hale geldi ?
En basit örnek, televizyonlardaki akşam programları bile aslında toplumun ne kadar depresif, kaygıda olduğunu göstermektedir. İçi boşaltmış, bir dönemin evlilik programlarının, halkı bir kimyasal ilaç gibi uyuttuğu, zamanını çaldığı, sadece bir reyting uğruna insanların fütursuzca insanların birbirini yediği programların yer alması vardığımız noktayı bizlere çok açık ve net bir şekilde göstermektedir. Yeni gelen neslin bu tarz yapıtlarla büyümesi, belgesellerin neredeyse yok edildiği yada değerinin olmadığı bir çağda olmamız ne acı. Aslında çağ dememek lazım, çünkü ileri modern ülkelerde halen eğitime ve bu tür bilgi içerikli programlara yer verilmektedir. Ülkemizde son 10 yıldır bu tür programlar neredeyse yok gibi. Gösterilmek ve anlatılmak istenen yaşamın her daim zengin ve ulaşılması doğru yaşamın dizilerde seyrettiğiniz
Herkese Merhabalar!!!.
Ülkemizin üç tarafı denizlele çevrili olmasına karşın dört mevsim yaşama olanağımız olmaktadır. Özellikle kışın gelmesiylede yüzey sularının yavaş yavaş soğumaya başlaması ve derin suların ısınmasıyla dalış yapanlar için ayrı bir keyif ve sualtı canlılığına tanık olunabilmektedir. Çün kışın bütün irili ufaklı bir çok canlı derine gider. Bunun en önemli sebeplerinden biri derin suların ısınması ve buna istinaden gerek üremek ve yumurtlamak amacıyla canlılar derine gitmektedir. Biz dalıcılar isede, özellikle kışın dalış yapacak dalıcı adaylarının ısı izolasyounu için belli başlı elbise türlerini kullanmalıdırlar. Genel dalış elbiselerine bakıcaksak...
· Islak Ebiseler
· Yarı Kuru Elbiseler
· Kuru Elbiseler
Islak Elbiseler adındanda anlaşıldığı gibi değişik kalınlıkları ve şekilde olmaktadır. Örneğin 3mm 5mm gibi, yada şorti yada tam uzun kıyafet gibi sınıflandırabiliriz. Bunlar daha çok ılıman sıcak sularda giyilebilen elbise belli bir su alarak vucut ısınızla .içinizde kuruyan elbise türleridir.
Yarı Kurular ise kalınlığı daha kalın olup, 6.5mm yada 7mm gibi. Sizi soğuktan ıslak elbiseye göre çok daha iyi koruyan izolasyonu
Merhabalar…
Bugün, uzun zamandır hep sorguladığım,kendime hep sorduğum bir konu hakkında düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım.
Biz Kimiz ? Neden bu Dünyadayız ? Misyonumuz, amacımız nedir ?
Aslında bu sorular,hep kendime sorduğum sorular. Sabahın köründe kalkıp basmakalıp bir işi yapmak ve günün sonunda tekrar eve gelmek mi insanoğlunun misyonu ?
Yada ilk insandan bu yana evrimleşe evrimleşe savaşarak menfaatleri doğrultusunda en güçlü olmak mı esas misyonumuz ?.
Ben genelde insanoğlunun hareketlerini, karakteristik özelliklerini hayvanlarla kıyaslarım.
Neden derseniz ?
Çünkü yaşadığımız bu dünya bize ait olmadığı için. Hayvanların genetik kodları bir görev bir amaç için hayatlarını sürdürdüklerini bizlere göstermektedirler. Kendi çıkarları, korkuları, egolarından ötürü doğayı değiştirmeye çalışmazlar, çünkü böyle bir genetik kod onlara yüklenmemiştir. Aslında bu bizde de yoktu, taaki modern diye tabir ettiğimiz mevcut insan modeline evrimleşmeye dönüştüğümüz ana kadar.
Hepinize merhabalar…
Bugün, dalış aktivitesini sezonluk olarak düşünen dalıcı adayları ya da bu işe başlamak isteyen yeni dalıcı adaylarına dalış ile ilgili birkaç tavsiyede bulunmaya çalışacağım.
Öncelike, dalış bir yaz ayı aktivitesi değildir. Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili olması sebebiyle, her denizin kendine ait sualtı faunası bulunmaktadır. Bu fauna yaz kış değişmektedir. Bunu gözlemlemek için de kışın da dalışlar yapmak gerekir. Kışın derin sular ısınır ve yüzey suları soğumaya başlar, bu yüzden canlıların coğu derin sulara giderler. Kişın dalışlar yapmak, dalıcı adayını da ayrı ayrı noktalarda geliştiren, tecrübe katan bir durumdur. Ebette ki, soğuk su dalışlarının da kendine göre kuralları bulunmaktadır. Vucut ısımız 37 derecedir. Kışın, Marmara Denizi için konuşacaksak ısı 6-7 derecelere düşmektedir. Vücut ısınızdan 30 derece daha düşük bir suya Islak elbise ile girmemelisiniz, eğer ıslak elbise ile girerseniz, kısa bir süre sonra vücüt ısınız hızla düşerek, bedeniniz hipotermiye girecek, dalışınızı engelleyecek ve önlem alınmaz dalış noktalanmaz ise daha ciddi sorunlara kadar gidebilecek bir durumdur.
Soğuk su dalışlarında mutlaka kuru elbise
Merhabalar!!!!
Hepinize güzel bir hafta dilerim. Son zamanlarda sık sık gözlemlediğim ve 21. Yüzyıl İnsanoğlunun kaybettiği dostluk kavramı hakkında düşücelerimi sizlere aktarmaya çalışacağım.
Dostluk sizce nedir ?
Sizce, işi düşünce arayan ve işini yaptıran kişilerin yakınlık göstermesi ve onları dost olarak kabul görmemiz mi ?
Yoksa, gerçekten dost gibi dost gördüğüne içten ve çıkar gütmeksizin yaşıyan kişiler mi dosttur ?
Zaman içinde insanlar artık evrimin kötü sonucumu diyelim, yoksa teknolojinin ilerlemesimi diyelim, insanların dostluk, arkadaşlık duygularının yok olduğunu yapaylaştığını görmekteyim. Eski yıllarda dostluk,arkadaşlık kavramı daha derin daha anlamlıyken, şimdilerde ise isanlar konuşmak yerine bütün yaşamlarını sanal bir telefon aplikasyonu yada sosyal medya üstünden yaşamaları ve dostluklarını yaşamaya çalışmaları ne kadar yapay bir döngünün içinde olduğunu göstermektedir. Elbetteki teknoloji bazı noktalarda çok kolaylık, pratiklik sağlasa da bunu ne dozda, şekilde kullanacağımıza karar vermemiz çok önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanları mutsuz eden ve yanlızlığa da iten bir durumken, bataklık gibi bu çukurun içinden çıkamamaktayız. Biz mi
Yoğun bir hafta sonrası herkese tekrar merhabalar. Bugün, bana da biraz rahatsızlık veren Dalış Sektörü ve eğitimler hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Öncelikle dalış sporu dediğimiz ki bana göre spor olmayan, bir keşif ve bilinmiyen bir dünya olarak gördüğüm dalışı herkesin yapabileceği (eğer kalıtımsal sorunlar ya da rahatsızlıkları yoksa kişinin), ama herkesin yapmaması gerektiğini düşünenlerdenim.
Neden derseniz?
Çünkü, dalış disiplin üstüne kurulan bir aktivitedir ve uzun soluklu bir uğraştır. Bu da hedefleriniz doğrultusunda bu hedefler zorlayıcıda olabilir, olmayabilir de. Disiplin dediğimiz şey aslında küçüklükten gelen, belli farkındalıkları oturmuş insanlarda daha önplana çıkmaktadır. Doğa aktiviteleriyle uğraşacaksanız da bu disiplinin olması ve uyulması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzdende Dalış aktivitesi belli bir disiplin üstüne oturturulmalıdır. Burada sadece dalış değil, denizin dilindende anlamanız gerekir,rüzgarları bilmeniz gerekir. Deniz size anlatır konuşur, eğer siz bunu anlayabiliyorsanız. Aksi takdirde kendinizi riskli bir çıkmazın içinde bulabilirsiniz. Denizci sonradan olunmaz, ya öyle doğarsınız ve küçüklükten onunla
Herkese Merhabalar!!!
Bugün sizlerle dalış tür çeşitlerinden biri olan Gece Dalışı hakkında paylaşımlarda bulunmak istiyorum. Öncelikle gece dalışı, gerek dalınan bölgedeki canlılık potansiyelini görüntülemek olsun, gerekse o büyülü gece ortamını yaşamak ve gözlemlemek açısından dalışın en keyifli türlerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Şahsen ben, gece dalışlarından çok keyif alan biriyimdir. Yanlız, dalışın sabit kuralları olduğu gibi gece dalışınında kendi içinde barındırdığı, esnetilmeye müsait olmayan kuralları vardır.
Birincisi, gece dalışı, gündüz dalışına göre balıkadama daha fazla görsellik sunar. Sebebi, canlıların çoğu gündüz dinlenirken, gece avlanmaya çıkarlar. Bu da sualtı çeşitliliğini artıran bir durumdur. Özellikle fotoğraf yada video çeken balıkadamlar için gece dalışları herzaman özel ve yeri ayrıdır.
Gece dalışlarında dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Öncelikle aydınlatma için güçlü, lümeni yüksek ışıkları tercih etmekte yarar vardır. Tek fener değil, iki fenerle gece dalışına girilmelidir. Olası bir durumda ana fenerde bir sorun olursa , yedek feneri kullanabilirsiniz. “Nede olsa dalış eşimde fener” var iki tane almaya ne gerek var demeyin.