Merhabalar!!!
Umuyorum keyifli, huzurlu bir hafta geçiriyorsunuzdur. Bugün, uzun zamandır gözlemlediğim ve neredeyse, günlük konuşma dilimizi konuşarak değilde yazarak ifade etmeyi, ve elimizden hiç düşürmediğimiz cep telefonları hakkında düşüncelerimi paylaşmak istedim.
Düşünün, bundan 15 yıl evel, bir arkadaşınız,eşiniz ya da sevgilinizle buluşmak istediğinizde ortak bir yer belirleyip, kararlaştırılmış saate randevulaşılırdı. Şimdi daha randevu yerine gelene kadar, emzik gibi elimizden düşüremediğimiz telefonu, sosyal platformdaki mesajlaşma programlarıyla karşımızdakini durmadan taciz etmekten vazgeçmiyoruz.
Nerdesinnn ?
Nerde Kaldın ? gibi gibi
Oysa bu hastalıklı bağımlılık nedendir ?
Kültürel görgüsüzlük mü, yoksa yeni çıkan bir modelle etrafımıza anlamsız güç gösterisi, hava atma mı ? ( bu güç gösterisi telefonla nasıl oluyorsa hala çözebilmiş değilim ), yoksa teknolojiden bir haber kulaktan dolma verilerle kulanılan cihazlar mı. Hayatımızın her alanına en özelimize bile giren cep telefonları adeta virüsten farkı yok. Kullanıcın, elinden aldığınız an sanki hayatı bitmiş, mahfolmuş ne yapacağını bilmeyen, bocalıyan insan öbekleri ile dolu etrafımız. Ne acıdır
Herkese kucak dolusu merhabalar!!!
Bugün sizlerle, denizlerin ilginç ve bir o kadarda zehir kralı olarakta bilinen bir deniz anası türünden bahsetmek istiyorum. Bu deniz anası Dünyada en zehirli ilk üç canlının içindedir. Kutu deniz anası olarakta bilinen (chironex fleckeri). Bu tarihi bir canlı olup yaklaşık 500 milyon yıldır hayatlarını sürdürmektedirler.
Deniz analarının gözleri ve beyni yoktur. %95’i sudur. Ama Kutu Deniz anaları için durum biraz farklıdır. Diğer deniz analarından farkı, kutuya benzemesi ve her köşesinde 6’şar göz, toplam 24 tane gözü bulunmaktadır. Bu da Kutu Deniz anasına çok iyi bir görüş sağlamaktadır. Saniyede yaklaşık 150cm’lik bir hızla hareket edebilirler. Deniz analarının çoğunda, kendini savunacak kadar azda olsa zehir bulunmaktadır. Kutu Deniz analarında bu zehir yaklaşık 400 kat daha fazladır. 60 tane dokunaçı bulunması ve her bir dokunaçta 5 milyardan fazla zehirli kapsülü bulunmaktadır. Yetişkin bir insanı 5 dakika içinde, solunum sistemini durdurup, kalp kasılmalarına ve nefessiz bırakıp öldürebilir. Manevra kabiliyeti diğer bütün deniz analarına göre daha seri olup, istediği yöne hareket edebilmektedir. Avını tespit ettiği zaman
Merhabalar!!!
Bugün sizlerle, dalış dışı bir konu hakkında bilgi ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Belki, bu minik – mikroskobik canlıyı daha evel duymuş yada duymamışta olabilirisiniz. Bu canlının ismi Tardigrad diğer adıyla Su Ayısı.
İnsanoğlu var olduğundan bu zamana kadar ölümsüzlüğü araştırmaktadır. Bilinen sonuçların içinde, (gizli projeler haricinde yapılan araştırmalar dışında) ölümsüzlüğün sırrını çözememiştir. Ama bilim insanlarını hayrete düşüren bir minik canlı varsada o da Tardigradlardır. Bu canlı tam insanoğlunun hayal ettiği ve başaramadığı ölümsüzlük formülünü taşımaktadır.
İyi ama nasıl ?
Öncelikle Tardigradları kısaca tanıyalım. Tardigradlar mikroskobik canlılar olup, omurgasız canlı türüne girmektedir. Çok küçük olduklarından, her türlü zorlu koşula adapte olabilmektedirler.Buda yüksek sıcaklıktaki bölgelerden, denizin derinlerine, kutuplardan, atmosferin üst katmanlarına, radyasyona, susuz ortamlara kadar her yerde yaşayabilirler. Göl, tatlı su kaynakları, taş duvarlar ve çatı gibi daha ılımlı ortamlarda da bu canlılar görülebilir. Nemli ortamlarıda çok severler, içtiğimiz içme sularında bile bulunabilirler. Kısacası aklınıza gelebilecek her
Derin Dalışta Dikkat Edilmesi Gerekenler
Herkese tekrar merhabalar. Bugün sizlerle dalışın, önemli dalış türlerinden olan derin dalış hakkında dikkat edilmesi gereken noktaları anlatmaya çalışacağım. Bu noktaları maddeler halinde sıralamak daha anlamlı olacaktır düşüncesindeyim.
·Derin Dalış Öncesi yapılması gerekenler:Öncelikle her daim videolarımda da söylediğim üzere, dalış plan üzerine yapılan bir aktivitedir. Yani dalışını planla ve plana göre dal, plandan şaşma. Peki kısaca nedir bu plan dediğimiz şey ?
Gidilecek dalış bölgesinden başlayarak, bölge hakkında bilgi, ne tür canlılar görülebileceği, dip yapısı ve derinlikler hakkında bilgi, genel su yapısı, yani akıntısı bol olan bir yer mi yok zaman zaman mı akıntı oluşmaktadır ? dalınacak grup kimlerdir ve tecrübeleri nedir ?
Maalesef ülkemizde çoğu derin dalış mantığı, 42 metre , hatta bazen 42 bile değil. Balık adamı indirip iki işlem yaptırdıktan sonra, dalıcıya derin dalış uzmanı denmesi... bu açıkçası çok yanlış bir yaklaşım olmakla beraber, hemde bu işi öğrencinin hafife alarak bakmasına sebep olmaktadır. Derin dalış kendi içinde riskleri olan ama bu risklerin artması yada azalması yine balık adamın
Doğal Afetler ve Sebepleri
Merhabalar!!!
Bugün sizlerle, günümüz konusu olan vede önemli bir konu bulduğum, dogal afetler ve sebepleri hakkında düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım.
Doğal afet dediğimiz, başta seller,depremler, volkanik ve tektonik faaliyetler kendi kendinemi olmakta? yoksa, sizce onları bir şeyler tetiklemektemi ?
Aslında bana göre her ikisi, ama günümüz teknojisi ve koşullarında bu döngüyü bozan tek bir canlı varsa, oda maalesef ki insanoğlu. Bazen, insalar konuşurken kulak misafiri oluyorum ve diyorlarki “Biz ne yapıyoruz ki, ne yaptık ki ? ”
Ne yapmadık ki. Öncelikle, doğanın bütün dinamiklerini, prensiplerini hiçe sayarak hareket ediyoruz. Doğanın bize vermiş olduğu eşşiz nimetleri bir kenara koyup, sadece kendi egolarımızı ve düşüncelerimizi herşeyden üstün tutuyor gibi hareket etmek, bizi yavaş yavaş yok eden sebeplerden biri. İnsan türü olarak bu şekilde yaşamaya devam edersek, çok üzüleceğimizi ve canımızın çok yanacağını düşünüyorum. Herşeyin başında kültürel eğitim, farkındalık gelmesi gerektiğini ve çocuklarıda o şekilde, o bilinçle yetiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde zincirleme reaksiyon, onlarıda kısa sürede yok edicektir.
Dalış ve Kaliteli Yaşam
Tekrar Merhabalar!!!
Bugün, yeni bir konu ile sizlere düşünce ve duygularımı aktarmaya çalışacağım.
Günlük yaşantımıza baktığımız zaman, birçoğumuz yaşantımızın çoğunu dört duvar arasında, kapitalist sistemin pençesinde yaşıyarak yok etmekteyiz. Düşünün ki ,insanların kaçta kaçı sevdiği, istediği meslekten para kazanabilmekte ?
Yada, iş hayatı haricinde kendine zaman ayırabilmekte?
Aslında çoğumuz, farkındalıktan uzak, neyin nasıl işlediğinden bile bir haber yaşayıp durmaktayız. Çünkü, bize dayatılan hep şudur “Çok kazan ve çok tüket, merhamet etme, kazanmak için her yolu dene“ tarzı yaşamlar, günden güne bizim hayatlarımızı yok ettiğini gözlemlemekteyim.
Peki bundan kurtulmak için ne yapmamız lazım ?
Yoksa hep aynı rutinde, hayatımızın sonuna kadar böyle mi gidicek ve biz buna alın yazgısı, kader mi diyerek kendimizi rahatlatmaya çalışacağız ?
DALIŞ ÖNCESİ YAPILMASI GEREKENLER
Tekrar merhabalarrrr.....
Bu yazımda sizlere dalış öncesi yapılması gerekenler hakkında naçizane fikirlerimi paylaşmaya çalışıcam.
Öncelikle, seyahat edeceğiniz bölgeye göre, ister arabayla gidin yada uçakla, dalış öncesi çok iyi dinlenin. Tabiki arabayla seyahat daha yorucu olucağından daha dikkatli ve özenli olmakta yarar var. Gidilecek bölgeye, bir gün öncesi, akşam yemeklerini çok yağlı ve ağır bir şekilde yememekte yarar vardır. Ağır ve yağlı gıdalar, hem midenizi yorucaktır, hemde bedeninizde yağ olarak depolanıcaktır ki, dalış esnasında vücüdunuzda birikicek azotun daha fazla artması ve atılması daha güç olucaktır. Çünkü fazla yağlı bedenler, daha fazla azot emilimi ve tutulması demektir. Tüketilen fazla alkol sizi susuz bırakacağından, buda dalış esnasında istenilen bir şey değildir. Tam tersi bol su tüketilmelidir. Bu kan akışını daha aktif ve akıcı hale getireceğinden, vücüdunuzdan azot atılımınızda daha hızlı ve efektif olucaktır. Gazlı içiceklerden uzak durmaya özen gösterin. Sebebi midede şişkinlik ve asidik etkisi yüksek olucağından, nitrojenle yan etkisi olup, dipte gaz sıkışmaları ve geğirmelere, ağızda kötü bir tat
Dalışta Tecrübenin Önemi
Herkese merhabalar!!!
Nasıl gidiyor hayat ? İstediğiniz gibi herşey yolundamı ? Hayır seslerini duyar gibiyim, zaten insan ne zaman mutluki. Hep bir hoşnutsuzluğu var malesef.
Ne ise esas konumuza geri dönelim. Bugün, genel olarak tecrübenin gerek dalışta olsun, gerekse hayatımızda olsun, önemini anlatmaya çalışacağım.
Sizce tecrübe nedir ? Genetik, doğuştan kodlarımıza yazılmış bir şey mi ? yoksa sonradan öğrenilebilen, gözlem doğrultusunda gelişebilen bir şey mi ?
Bana göre her ikiside. Genetik olarak kodlarımızda zaten yazılı olan bir çok kod ve bilgi var. Bunu ben mevcut kullandığımız bilgisayarlardaki işletim sistemlerine benzetmekteyim. Biz, bu kodlarımızda saklı verileri ortaya çıkarmasını öğreniyor ve bunu zaman içinde tecrübe doğrultusunda geliştiriyoruz. Bu yüzden, herşeyde olduğu gibi tecrübe insan hayatında çok önemli bir yer teşkil etmekte. Tecrübe, aynı zamanda yapmış olduğunuz hatalardan da çıkaracağınız dersler doğrultusunda ilerliyen birşeydir. Burda önemli olan aynı hatayı tekrarlamamak. Aslında buna hatada dememek lazım belkide. Sadece, yaptığınız her neyse beklenenin dışında bir cevap aldıysanız,alıyorsanız ve bu size