Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir F-16 savaş uçağının ömrü 8 bin saat. Gövde modernizasyonu sayesinde bu süre 12 bin saate çıkarılabiliyor. Türkiye Havacılık ve Uzay Sanayii şu anda Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-16’ların ömrünü uzatıyor ama onların en önemli işi bu değil, yerli avcı uçağı projesi TF-X ama o ayrı bir yazı konusu.

Türkiye hava savunmasında boyut değiştiriyor

Silahlı İnsansız Hava Aracı anlamına gelen yerli SİHA’lar, bugüne kadar havadan karadaki hedefleri tüm dünyanın dikkatini çekecek bir başarıyla vurdu. Türkiye uzunca bir süredir havadan-havaya ateş gücü sağlayacak insansız uçaklar üzerinde çalışıyor.

Haberin Devamı

Havadan havaya füzelerle donatılsa bile normal bir SİHA’nın, bir avcı uçağına karşı fazla bir şansı yok. Fakat bu işlevsiz olacağı anlamına da gelmiyor. Yunanistan, Türkiye’ye ait İHA ve SİHA’ları düşürmek için sahip olduğu 45 adet T6 uçağını silahlı hale getirmeye başladı. Üzerine yüklenecek küçük bir algılama sistemiyle havadan havaya füzelerle Yunanistan’ın T6 uçakları etkisiz hale getirilebilir.

Diğer bir fayda da şu: Bir F-16’ya havada yakıt ikmali yapmak mümkün ama mühimmat ikmali yapmak imkânsız. Havadan-havaya füzelerle donatılmış bir SİHA, savaş gemilerine torpido atma yeteneği olan helikopterler ve düşman nakliye uçaklarını kolaylıkla indirebilir ve bu sayede F-16’ların sahip oldukları mühimmatı doğru yerde kullanmasını sağlayabilirler.

Bir başka önemli proje de TUSAŞ’ın, saatte bin 600 kilometre hıza ulaşabilecek insansız hava aracı Göksungur. Bu yıl ilk uçuşunu yapacak olan Göksungur şu an avcı uçaklarında kullanılan Gökdoğan ve Bozdoğan füzelerini fırlatma kabiliyetine sahip olacak Göksungur, uydu yardımıyla yönetilecek ve kullanıma alındığında yerli avcı uçağıyla beraber görev yapabilecek, radar yanıltmasında da kullanılacak. 

Baykar da şu sıralar iki ayrı proje üzerinde çalışıyor. Projelerden uzun vadeli olanı, 4.5 ton kalkış ağırlığına sahip, yaklaşık 13 bin 300 metre irtifada görev yapacak jet motorlu bir İHA üretimi. Bu İHA’nın tam yüklü hızı saatte 850 km olacak, havada farklı görevler yapacak. Baykar’ın kısa vadeli diğer projesi de hava savunma gücüne de sahip İHA’lar üretmek. Diyelim ki Ege’deki savaş gemilerinden Türkiye’ye doğru bir seyir füzesi fırlatıldı. Akıncı TİHA, ASELSAN üretimi AESA radarıyla füzeyi tespit edip, Göktuğ havadan-havaya füzesiyle Türkiye’ye doğru gelen füzeyi imha edecek. Bu noktada Akıncı’ya radar yüklemenin ağırlığı artıracağı ve uçuş süresini kısaltacağı tartışmaları var ama ağ merkezli hareket ve artık birbiriyle konuşan makineler sayesinde bu durum sorun olmaktan çıkacak.

Haberin Devamı

Ukrayna’nın havacılık tecrübesi Türkiye’den çok daha fazla ama onlar da Baykar’dan SİHA aldılar. Niye sorusunun cevabı çok basit: Havada kalabilen bir İHA ya da SİHA yapmaktan daha zor olanı onu gözetleme ve imha konusunda yetkin hale getirmek, elektronik karıştırıcılara karşı dirençli kılmak. Türkiye işte bu noktada büyük fark yarattı.

Fark yaratan firmalarımızdan biri olan ASELSAN üzerinden bir örnek vereyim; ASELSAN’ın F-16’lar için geliştirdiği, 300 kilometre menzili olan burun radarı 600 kilometre ve ötesini görecek. EIRS erken uyarı radarı ve yerli firkateyn projesinde kullanılacak 400 kilometre menzilli, aynı anda 2 bin hedefi takip edebilen ÇAFRAD radarı oldukça önemli.

Haberin Devamı

İHA sürüleri de günümüzde devam eden çalışmalar arasında. Güvenlik birimlerine teslimi başlayan kamikaze İHA’lar da var, yapay zekâ destekli, GPS teknolojisi olmadan çalışabilecek Serçe isimli İHA sürüleri de. Bu sürüler, arama kurtarma faaliyetlerinde de kullanılabilir, askeri hedeflere karşı da görev alabilir.

İtalyan medyası Trieste adında helikopterli çıkarma gemisini, Türkiye’nin TCG Anadolu’ya konuşlandıracağı SİHA ve İHA’ları örnek göstererek, “Bu hale getirmemiz gerek” diye yazdı. Türk medyası bu övgüden çok mutlu oldu. TGC Anadolu, “Amiral Gemisi” olarak hizmete girdiği gün, sadece İtalya değil bir sürü ülke bu projeyi konuşmaya başlayacak.

Aşı cahili medya ve son rakamlar

Aşı konusunda son derece kötü bir sınav veriyor Türk medyası, hangi aşının nasıl üretildiğine dair bilgileri bile eksik.

Şu an üç farklı türde üretilen koronavirüs aşılarını kullanıyor dünya.

Bizim kullandığımız Çin üretimi aşılar inaktif aşılar, hasta etme kabiliyeti yok edilen, zayıflatılmış virüslerin vücuda enjekte edilmesi prensibiyle çalışıyor.

mRNA aşılarda, virüsün genetik bilgisini taşıyan RNA zincirinden kritik bir kısım vücuda enjekte ediliyor. BioN-Tech-Pfizer ve Moderna marka aşılarda bu yöntem kullanıldı.

Viral vektör aşılardaysa, gen teknolojisi kullanılarak virüsün genetik materyalinin bir kısmı başka bir virüsün içine yerleştirip vücuda veriliyor. Rusların üretimi Sputnik 5 ve Oxford Üniversitesi Astra-Zeneca ortaklığıyla üretilen aşılar da viral vektör aşılar.

Aşıların üretim cinsleri güvenlik açısından belirleyici değil. Piyasa çıkışı sonbahardan 2021 sonuna ertelenen yerli aşı da mRNA teknolojisiyle üretiliyor.

Gelelim rakamlara... Sağlık Bakanlığı’nın Sputnik 5 ve Astra Zeneca aşılarının temini konusunda fazla soğukkanlı davranması konusundaki eleştirilerim halen geçerli. AB aşı pasaportu uygulamasına başlıyor, turizmde de çok belirleyici olacak aşılama oranları. Bizim kullandığımız aşı geçerli sayılacak mı, orası henüz muamma.

Tüm eleştirilere rağmen Sağlık Bakanlığı’nın hakkını da teslim etmem lazım. İki farklı marka aşı kullanan ve nüfusunun 4 katı kadar aşı alım anlaşması yapan Kanada’da 100 kişi başına 8.02 doz aşı ulaşımı sağlanmış. Üç farklı marka aşı kullanan Almanya’da bu rakam 10.08, yine üç farklı marka aşı kullanan Fransa’da 11.17. Türkiye şu an 13.03’lük gibi bir oran yakaladı ki bu dünya üzerinde ilk 5 içerisinde olmamızı sağlıyor.