Sağlık Bakanlığı verilerine göre, pazartesi akşamı 29 milyon 60 bin olan aşılama sayısı çarşamba 29 milyon 535 bin, perşembe günü de 29 milyon 789 bin oldu.
İki hafta 210 bin olan günlük ortalama, 50 yaş üzeri nüfus için randevuların açılmasına rağmen 243 bin kişide.
Türkiye’nin nüfusu 83 milyon 154 bin kişi, bu nüfusun 25 milyon 296 bini 19 yaş altı.
Bu tabloya göre aşılanması gereken kişi sayısı 57 milyon 858 bin kişi yani hedef 115 milyon 716 bin doz aşılamaydı.
Şu ana kadar iki doz aşı olanların sayısı 12 milyon 676 bin oldu.
Geriye kalan nüfus 45 milyon 182 bin kişi, bu kişilerin de 16 milyon 861 bini ilk doz aşısını olmuş durumda.
Yetişkinlerin yüzde 100’ünün aşılanmış olması için, 28 milyon 321 bin kişi için iki doz, 16 milyon 861 bin kişi için de bir doz daha aşılamaya ihtiyaç var.
Bu da yaklaşık eşit 73 milyon doz aşı uygulaması anlamına geliyor.
Toplumsal bağışıklık için gereken oranı yüzde 80 kabul edip, aşı olmayı kabul etmeyenleri de kabaca hesaplarsak en kötü ihtaimalle 50 milyon doz daha aşı yapılması gerek.
Günlük 243 bin ortalamayla bu hedefe ancak 205 günde ulaşabiliriz ama aslında ulaşamayız.
Zira gelecek 205 günde şu ana kadar iki doz aşı olmuş 12 milyon 676 bin kişinin, 3. doz aşılarının yapılması gerekecek.
Bu tabloya 12-18 yaş grubunu da eklersek, iş iyice uzayacak.
Sağlık Bakanlığı, yaz mevsiminde aşılama meselesini bitirmek istiyorsa günlük 600 bin aşı ortalamasına hemen ulaşmalı...
LGS’de adaletsizlik olmasın
Pazar günü LGS sınavı var. Sınava girecek çocuklar, çocukların aileleri için fotosentez tarzı yaşam bitecek.
Yerine alınacak puan, tercih listesi, yerleştirme heyecanı, hesaplamaları ve çilesi başlayacak.
Her sene yaşanan bu keşmekeşin en önemli safhalarından biri de aynı okulu seçmiş aynı puanı almış öğrencilerin Okul Puanı’na bakarak yerleştirilmesi.
Bu durum, 100 ile öğrenci mezun etme garantisi veren ticarethane okullar yüzünden zaten istismar ediliyordu ama bu sene iş daha da karmaşık hale gelecek.
Zira sınavda aldığı puan ile Okul Başarı Puanı aynı olabilen öğrenciler için 7. ve 8. sınıftaki Yılsonu Başarı Puanı ve devamsızlık günlerinin sayısına bakılıyor.
Son 1.5 yıldır neredeyse hiç okul yüzü görmemiş çocuklardan bahsediyoruz.
Ne doğru düzgün sınav yapılabildi ne de televizyondan ders izleyen çocukların yoklamaları alındı.
Küresel salgın döneminde Okul Puanı’nı halen yürürlükte tutmak not satan okullara ödül dağıtmaktan başka bir işe yaramaz.
Milli Eğitim Bakanlığı en azından bu sene için durumu gözden geçirmeli.
Peki, çocuklar aynı puanda aynı okulu istediklerinde ne olacak diyenlere hatırlatayım, hani çocukların sanat üzerine aldıkları eğitim, hani sosyal aktiviteleri okullara girişte bir avantaj sağlayacaktı ya, o seçenek bu sene devreye alınabilir.
Kötü niyetliler için peşin peşin ekleyeyim: Ne kızım LGS’ye giriyor ne de bir akrabam.
Eğitim üzerine yazıp çizmemin nedeni, kızımın gelecekte mutlu bir ülkede yaşaması hayali.
Çocuklarımızın gideceği doktor, tutacağı avukat, iş yerinde dost olacağı ya da rekabet edeceği kişiler için de birlikte uğraşmamız gerek.
Ezgi Mola meselesine tersten bakalım
ATV’nin Canım Ailem dizisiyle ünlendi Ezgi Mola, yardımcı karakterdi, oyun gücüyle ana karakter haline geldi.
Sinema filmleri, dizileri, verdiği kilolar falan çok konuşuldu, benim için değerli ve kafası çalışan bir oyuncu oldu her zaman.
Son 48 saattir sosyal medya Ezgi Mola adından geçilmiyor zira hakkında hapis cezası istemiyle bir dava açıldı.
Davanın sebebi, Ezgi Mola’nın Batman’da intihar eden İpek Er’e cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılanan Musa Orhan hakkında yazdığı mesaj.
Musa Orhan’ın avukatı, Ezgi Mola’nın “Tecavüzcü. şerefsizi serbest bıraktınız...” diye başlayan paylaşımıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurunda bulunmuş ve dava açılmış. Türk Ceza Kanunu ve Yargıtay’ın çeşitli kararları “Şerefsiz” lafını kullandığınız zaman dava açılmasını kaçınılmaz hale getiriyor.
Dava kaçınılmaz olarak açıldı ama kaybeden Ezgi Mola mı oldu yoksa sanık Musa Orhan mı?
Ezgi Mola’nın suçlamaya konu olan mesajı tüm sosyal medya platformlarında paylaşıldı, kamuoyu İpek Er’in dramını ve Musa Orhan’a yöneltilen suçlamaları hatırladı ya da şimdi fark etti ve dönüp baktı.
Musa Orhan’ın avukatının Ezgi Mola’ya destek veren 16 ünlü hakkındaki suç duyurusu olsa olsa davaya ilgiyi arttırmaya yarayacaktır.
Evladını kaybetmiş bir babayı, kızını korumamakla suçlayan savunma makamının, bu adımları atması şaşırtıcı değil.
Kamuoyu ilgisini tazelediği, bundan böyle her duruşmanın çok daha büyük bir dikkatle takip edilmesi gerektiğini hepimize hatırlattığı için belki de o avukata teşekkür etmeliyiz.
Avukatın adını bilmiyor değilim sadece eğer ünlü olmak gibi bir çaba varsa, bu çabaya hizmet etmek istemedim...
Sevindim doğrusu
Fırat Aydınus özel bir sözleşmeyle bir sene daha hakemliğe devam edecekmiş; sevindim doğrusu.
Maçları iyi ya da kötü yönettiği için değil, Türkiye’de evine kameralarla baskın yapılan tek hakem olduğu için mutlu oldum.
Kariyerinde tırmanışta olduğu dönemlerde, hakkında daha fazla eleştiri yazısının çıkması için, rekabet ettiği kişilerin aile bireylerinin devreye girdiğini öğrendiğimden beri zaten Fırat Aydınus’a daha fazla sempati duyardım.
Ekran başında seyrederken beğenmediğim, kızdığım, küfrettiğim kararları da mutlaka olmuştur ama fark etmez, Fırat Aydınus, son düdüğü çaldıktan sonra sahadan alkışlarla gitmesi gereken biri benim için.