Suudi Arabistan’a silah ihracatı katlanarak artan Kanada hükümeti, Türkiye’ye “değerler” gerekçesiyle 29 askeri ürünün satış iznini iptal etti.
Kanada hükümeti, gerçekten “değerleri” olsaydı, Suudi Arabistan’a sinek raketi bile satmazdı.
Her neyse, satış izni iptal edilen ürünler arasında en dikkat çekici olanı, Bayraktar TB2 SİHA’larda kullanılan Wescam MX-15D modeli ürün.
Hedef tespit, hedef takip, lazer işaretleme gibi özellikleri barındıran bir sistem bu. Çok basit yazdım, aslında bu sistemlere Ataletsel Stabilzasyon Platformları deniliyor ve SİHA’lar için olmazsa olmaz denecek kadar önemli parçalar.
Kanada şimdi bu sistemlerin ihracatını yasakladı ama ASELSAN’ın ürettiği CATS sistemleri zaten Bayraktar TB2’de denendi, test çalışmaları da başarıyla sonuçlandı.
Burada Türkiye’nin canını sıkabilecek tek fark, Wescam’ın ürettiği sistemin taret ağırlığı 48.7 kilogram, ASELSAN’ın ürettiği sistemin taret ağırlığı 61 kilogram.
Bu 12.3 kilogram farkın giderilmesi için ASELSAN aylardır çalışıyor. Kaldı ki ASELSAN’ın üretimi olan CATS’ler optik açıklık sayesinde Kanada üretimi sisteme oranla hedefleri daha uzak mesafeden tespit edebiliyor.
ANKA insansız hava araçlarında da kullanıldığı için, saha sonuçları da biliniyor CATS’lerin.
Peki ya ASELSAN’ın hafifletme ve geliştirme çabaları başarılı olmazsa diye endişe edecek olanlara da ASELFLIR300 T sistemlerini hatırlatmam gerek.
ASELSAN’ın ürettiği ilk sistemin ağırlığı 120 kilogramdı, sonra 60 kilogram ağırlığında ve daha gelişmiş olan CATS üretildi.
Kanada hükümeti “değerleri”yle birlikte Suudi Arabistan’a silah satmaya devam edebilir, üzerlerinde taşıdıkları fiyat etiketini de ASELSAN dijital hale getirebilir.
Bu sayede daha da ucuzladıklarında etiket değiştirmekle uğraşmazlar.
KOLTUK KRİZİNİN PERDE ARKASI
Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı’nda yaşanan koltuk krizinin perde arkası ortaya çıktı.
Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Michel ile AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen arasında yaşanan rekabet neden olmuş krize.
Von der Leyen, koronavirüs yüzünden protokol ekibini Ankara’ya yollayamayınca, oturma düzeni Michel’in ekibi ayarlamış.
Yani, bir kadını ayakta bırakarak Türkiye, AB’ye bir mesaj vermedi, tepki göstermedi. Yaşanan, iki AB temsilcisi arasında süren “Kim daha önemli” kavgasının Ankara ayağı oldu.
İtalya’nın Kemal Derviş’i, AB Merkez Bankası’ndan İtalya Başbakanlığına getirilmiş olan Draghi, ortaya çıkan bu gerçek için şimdi ne diyecek acaba?
Annesini idam eden kız
Mart ayının son haftasında İran’da bir olay yaşandı.
Kendisine yıllardır şiddet uygulayan eşini öldürmekten suçlu bulunan Maryam Karami’nin idam cezasını kızı infaz etti.
Kızı, “Diya” adı verilen kan parasını kabul etse, Maryam Karami idam edilmeyecekti.
Babasını öldüren annesini ölüme göndermekle yetinmeyip, idamını infaz etmek nasıl bir ruh halidir acaba?
Ve Maryam Karami, kızının celladı olduğunu gördüğünde ne hissetmiş olabilir?
Şaşırtıcı olaylara dair haberleri okuduğumda, kafamda konuşma balonları açıp, birbirlerine ne söylediklerini düşünürüm.
Bu anne ve kız birbirlerine ne demiş olabilirler diye düşündüğümde, tek bir cümle bile gelmedi aklıma.
GÜNAYDIN DİYEBİLENLERİN ZAFERİ
Bir otel çalışanı sabah işe geldiğinde amirine “Günaydın” demiş.
Amiri cevap vermeyince de “Günaydın dedim, duymadınız mı?” diye sormuş.
O günaydın özürlü amir de bu lafa kızıp, çalışanı işten tazminatsız çıkarmış.
Yerel mahkeme çalışanın işten tazminatsız çıkarılmasını haklı bulmuş ama Yargıtay 9. Hukuk Dairesi çalışana hak vermiş ve kararı bozmuş.
Kendisine bağlı çalışan insanlara “Günaydın” ya da “İyi akşamlar” demeyi seviye meselesi yapan, demekten vazgeçtim, cevap bile vermeyen kompleks abidelerine ders olsun bu karar.
Para, pul değil, unvan ve koltuklarını kaybettikleri zaman sıfır değerde yaşamak olacak onların asıl cezası...